İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin TBMM grup toplantısında konuştu. Dervişoğlu, 2025 yılı merkezi yönetim bütçesinin vatandaşların dertlerine çare olamayacağını belirterek, "'Bütçe kanunu' diye geçen şey, boşa giden milyonlarca dolar kaynak, yandaşa dağıtılan ve dağıtılacak ulufeler, vatandaşa reva görülen sadakadan başka bir şey değildir. Geldiğimiz noktada emekli yine hakkını alamayacaktır. Memur yine ay sonunu göremeyecektir. Öğrenci yine tek öğünle günü geçirecek, işçi grev yasaklarıyla susturulacak, hastalar yine kuyrukta bekleyecek, diplomalı yoksul gençler yine çaresizce iş arayacak, anaların, babaların endişesi artarak devam edecektir. Kısaca 2025 zulüm bütçesinde yandaşa güven, millete korku, yandaşa huzur, millete endişe, yandaşa zenginlik, millete yoksulluk, yolsuzluğa kaynak yaratma dışında bir şey yoktur. En acısı ise vatandaşta yoksunluk duygusunu yerleşik hale getirmiştir. Yani bu bütçe ile hayatlarımızda yeniler değil, yineler olacaktır" ifadelerini kullandı.
'Ocak ayı itibarıyla yine kuşa dönecek'
Asgari ücret zammına ilişkin konuşan Dervişoğlu, "Dün akşam saatlerinde yine oldubittiye getirip, asgari ücreti ilan ettiler. Yani bu aceleye getirmelerinin sebebi herhalde bugün AK Parti grup toplantısında Cumhurbaşkanının konuşacak olmasıdır. 'Belki bu asgari ücretin üzerine bir şeyler ekler' diye umut ediyordum; ama asgari ücreti kendi sosyal medya hesabından paylaşınca umutlarımı yitirdim. Açlık sınırının 21 bin lira, yoksulluk sınırının ise 72 bin lira olduğu bir ülkede işçiye reva görülen 22 bin 104 liralık asgari ücret, sadaka bile değildir. İlan edilen artış oranı, hiçbir yaraya merhem olmayacaktır. Ocak ayı itibarıyla gelecek zamlarla birlikte daha ilk ayında yine kuşa dönecektir. Asgari ücreti sanki bir derde çare olacakmış gibi sosyal medya hesabından millete duyuran Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'a buradan sesleniyorum; sarayın penceresinden, halkın sofrası gözükmez" diye konuştu.
'Gerekirse grev yerlerinde gönüllü olacağız'
Enflasyon oranlarının yüksek seyirde devam ettiğini kaydeden Dervişoğlu, "Enflasyonun vatandaşı ezdiği bir ekonomik düzende, asgari ücrete yılda 2 kere zam yapılmasının zaruretine işaret ettik. Bu sadece bir vatandaşlık hakkı değil, bir insan hakkıdır. İktidarın diplomasi gösterileri, vatandaşın karnını doyurmamaktadır. Türk milletinin alın teri de en az kanı kadar kıymetlidir. Bu noktadan sonra Adalet ve Kalkınma Partisi; gençlere gelecek, çalışanlara umut, emekçiye refah verme niyetinde olmadığını açıkça göstermiştir. Bakınız, Mehmet Şimşek göreve başladığı günden itibaren milletimiz 2 kelime ile yatmakta ve uyanmaktadır; zam ve vergi. Elbette ki zam maaşlara değildir, vergiler de iktidarın zengin ettiklerine değildir. Hesabı kitabı bir türlü tutturamayan, bütçe açığını kapatamayan, yolsuzlukların, yasakların, yoksulluk ve yoksunlukların iktidarı, 'Çözüm' diyerek vatandaşımın delik deşik hale getirdiği cebini kurcalamaktadır. Ben buradan sesleniyorum; çekin artık vatandaşın cebinden ellerinizi, bırakın artık vatandaşın ümüğünü sıkmayı. Varsa cesaretiniz, yetiyorsa yüreğiniz çıkın sokağa, vatandaşın gözünün içine bakarak konuşun. Alacağınız her cevaba da hazır olun. Buradan size sesleniyorum; bundan sonra uğradığı haksızlıklar için yollara ve meydanlara düşen herkesin yanında olacağız. İşçinin hak ve hukukunu savunmak üzere gerekirse grev yerlerinde gönüllü olacağız" dedi.
' Suriyelilerin geri dönüşü sağlanmalıdır'
Dervişoğlu, Türkiye'nin sınırlarını, güvenliğini ve çıkarlarını savunan kararları desteklediklerine işaret ederek, "Ülkemizdeki Suriyelilerin ivedilikle geri dönüşlerinin temin ve tesisi gerekmektedir. Yani Esad gitmiştir, misafirlik bitmiştir. Bölgedeki savaş ve çatışmalar, önümüzde dağ gibi duran iklim krizi dikkate alınarak, bir daha Türkiye'nin böyle bir göç dalgasına maruz kalmaması için gerekli önlemlerin zaman geçirilmeksizin alınması temin edilmelidir. Rejimin değiştiği Suriye'de, ülkemizin güvenliği açısından bir terör devletinin kurulması ihtimalinin bile taviz verilmeksizin engellenmesi gerekmektedir. Bölücü terör örgütüne devlet kurduracak muhtemel adımların önceden öngörülerek ortadan kaldırılması temin edilmelidir. Geçmiş dönemlerde önerdik, burada tekrarlıyorum; Ayn El Arap, terör örgütünün hegemonyasından ve işgalinden mutlaka arındırılmalıdır. Tabka, Rakka, Haseke ve Sincar boyutunda yeni bir güvenlik alanı oluşturulmalıdır. Süleyman Şah Türbesi en eski yerine taşınmalıdır" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin, HTŞ'yi 2018 yılından bu yana terör örgütü olarak tanımladığını söyleyen Dervişoğlu, devamında şöyle konuştu:
"Dünün terör örgütü bugünün müttefiki HTŞ'nin, hain terör örgütü PKK'nın ve Suriye'deki uzantılarının açıklamaları, Irak'ta, Lübnan'da zamanında oynanan benzer senaryolar, bu sürecin baş aktörü Amerika'nın beyanları bize gösteriyor ki büyük Türk devletini, kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri'ni ve polis teşkilatını, devlet aklı ve ahlakını temsil eden valileri, kaymakamları, terörle mücadelede yetersiz ve başarısız konumuna düşürmek pahasına, eli kanlı terörist başına yapılan davetlerin, bebek katiline umut olmanın planları, dışarıdan ithaldir. Yedek parçası ve servisi de bulunmamaktadır. 22 yıllık iktidarın karnesi, tekrarlanan hatalar ve bu hatalarda ısrarlarla doludur. Ve dediğim gibi AK Parti iktidarının sorunu; devleti bindiği makam aracı zannetmesi, iktidara gelirken medet umdukları Soros, iktidara geldikten sonra taşeronları FETÖ, 2009 yılında PKK ile Oslo görüşmeleri, 2024 İmralı canisinden barış güvercini yaratma hülyaları, hep aynı hikayenin, aynı senaryonun sıradan parçalarıdır. Şimdilerde de buna HTŞ eklenmiştir. Farkında mısınız? Bu saydıklarımın tamamı terör örgütüdür. 22 yıldır yol arkadaşları hep terör örgütleridir bunların. Bir zamanlar FETÖ'ye laf söyletmiyorlardı. Sonra açılıma halel gelmemesi için kanunlar çıkarttılar. İç Güvenlik Paketlerini Meclis'ten çektiler. Sınırları boşalttılar. Askere, 'Örgüte operasyon yapmayın' talimatı verdiler. İktidar aynı, terör örgütleri dönemsel değişiyor."