Küresel ısınmada işler karışık

AVRUPA'DA KÖMÜRE DÖNÜŞ Yedi ülkenin (ABD, Çekya, Dominik Cumhuriyeti, İzlanda, Kosova, Norveç ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi), kömürü enerji kaynağı olmaktan çıkarma anlaşmasına (Powering Past Coal Alliance) katılması, COP28'deki başka bir olumlu gelişme. Kömür, atmosfere karbon salımı en yüksek enerji kaynağı. Dünyanın en büyük üçüncü kömür ülkesi olan ABD, 2035 yılında enerji sektöründe kömür kullanımına son verme hedefini açıkladı. Çekya 2033, Kosova 2050 hedefini koydular. Dominik Cumhuriyeti ise kömürden çıkış stratejisi hazırlamayı üstlendi. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, İzlanda ve Norveç'te zaten faaliyette olan kömür santrali bulunmuyor. Bunlara karşılık, Avrupa'da genel olarak kömürün enerji üretiminde kullanılmasında ciddi artış var. Uluslararası Enerji Ajansı'nın (IEA) “Kömür 2022” raporuna göre, 2022'de küresel kömür tüketimi önceki yıla göre yüzde 1,2 artarken, sözde temiz enerji şampiyonluğu yapan Avrupa Birliği'nde (AB) artış yüzde 6,5'i buldu. 2021'de 449 milyon ton olan AB ülkelerinin kömür tüketimi, 2022'de 478 milyon tona ulaştı. Almanya Federal İstatistik Ofisi (Destatis) verilerine göre, ülke elektriğinin üçte birinden daha fazlasını kömürden üretiyor. 2022 yılının üçüncü çeyreğinde Almanya'nın kömür kaynaklı elektrik üretimi, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 13,3 artış gösterdi. Ukrayna çatışması öncesinde Avrupa'daki toplam 324 termik santralin yaklaşık yarısının 2030'a kadar tamamen kapatılması planlanmıştı. AB ülkeleri ile İngiltere'de, kömür santrallerinden elektrik üretimi 2015-2020 arasında yüzde 40 gerilemişti. Avrupa'da kömürün elektrik üretimindeki payının 2022'de yüzde 20'yi bulduğu tahmin ediliyor. Kömür santrallerini işletmeyi sürdüren ülkelerden bazıları şunlar: Almanya, Fransa, İngiltere, Hollanda, İspanya, İtalya, Yunanistan, Macaristan, Avusturya, Polonya, Danimarka, Çekya, Kosova ve Romanya. ABD'DE FOSİL YAKIT ÜRETİMİ ARTIŞTA ABD İçişleri Bakanlığı Arazi Yönetimi Bürosu (BLM), 28 Kasım Salı günü Wyoming'deki bir alanda petrol ve gaz sondaj haklarını 3,4 milyon dolara sattı. Bunu New Mexico, Nevada, Kuzey Dakota, Oklahoma ve Utah'ta toplam 63'ü bulan başka satışlar izledi. Son satış COP28'in bittiği tarih olan 12 Aralık'ta planlandı. Biden yönetimi, geçen yıl ConocoPhillips petrol şirketine, Alaska'nın kuzey kıyısında, ren geyiklerinin, kutup ayılarının, Alaska'nın yerli hayvanlarının ve kimi nadir kuş türlerinin göç yollarında petrol kuyuları açma izni verdi. İzin verilen alan Willow Projesi diye biliniyor ve ABD'de yönetimler ile projeyi “karbon bombası” diye isimlendiren çevreci gruplar arasında büyük çekişmelere konu oldu. Projeye başkan olduğu 2020'de Donald Trump ilk onayı verdi. Trump'ın onayı, günde 180 bin varil petrol çıkarılacak beş alanı ve boru hatlarını kapsıyordu. Çevreci tepkilerin yükselmesi üzerine federal bir mahkeme Trump yönetiminin verdiği onayı iptal etti. Biden yönetimi beş sondaj alanını üçe indirerek projeyi onayladı. Bölgede halen ConocoPhillips tarafından işletilen iki sondaj alanı daha bulunuyor. AB'nin Ukrayna çatışmasına tepki olarak Rusya'dan doğalgaz alımını kesmesinden ve Kuzey Akım boru hatlarına düzenlenen sabotajdan sonra Avrupa'da tekel konumuna yükselen ABD, doğalgaz üretimini de artırdı. ABD'nin sıvılaştırarak Avrupa'ya sevk ettiği gaz ağırlıklı olarak kaya gazı. Hidrolik kırmayla çıkarılan kaya gazının hem üretimi çevreye büyük zarar veriyor, hem emisyon salım oranı Rusya'nın doğalgazına göre daha yüksek. Kasım başlarında yayınlanan bir BM raporu, aralarında ABD, Avustralya ve Kanada'nın da bulunduğu en büyük 20 enerji üreticisi ülkenin hükümetlerini “fosil yakıt üretimini tam tamına ikiye katlamakla” eleştirdi. ABD'nin petrol üretimi yıllık 13,2 milyon varile ulaşarak rekor kırdı. DAHA AZ ENERJİYLE DAHA YÜKSEK BÜYÜME BM Çevre Programı eski Genel Müdürü Erik Solheim, Beijing'deki “BAE COP28'e Doğru” forumunda video aracılığıyla yaptığı konuşmada, son 20 yılda Çin'in yeşil kalkınmaya ilişkin her konudaki başarısıyla gelişmekte olan ülkelere “ilham verebileceğini” söyledi. Solheim, Çin'in en önemli dört başarısını yenilenebilir enerji, ulaşım, yeşil çevre ve geri dönüşüm ekonomisini geliştirmek diye saydı. Solheim'ın açıkladığı verilere göre, Çin'in yenilenebilir enerjisinin yüzde 60'ı rüzgar, yüzde 80'i güneş kaynaklı. Çin dünyadaki en uzun metro mesafesine sahip ülke ve elektrikli araç üretiminde lider. Yeşil çevre açısından en büyük milli park sistemini inşa ediyor. Dünyanın önde gelen geri dönüşüm ülkesi. Çin, hızlı ekonomik kalkınmayı sürdürürken, aynı zamanda enerji tasarrufu ve emisyon azaltımı konusunda da parlak sonuçlara ulaştı. Resmi rakamlara göre, 2012 yılından bu yana yıllık ortalama yüzde 3 enerji tüketimi artışıyla yıllık ortalama yüzde 6,6 ekonomik büyüme sağladı ve dünyada enerji yoğunluğunu en hızlı azaltan ülkelerden biri oldu. Gelişmiş ülkeler hava kirliliği sorununu çözmek için 50-60 yıl harcarken, Çin bu aşamayı 10 yılda tamamladı. Yakın zamanlara kadar hava kirliliğiyle anılan Beijing bu konuda örnektir. COP28'in oturum aralarında Çin pavyonundaki bir etkinlikte bilgi veren Beijing Belediyesi Ekoloji ve Çevre Bürosu Başkanı Chen Tian, son 20 yıl içinde kentin kömür tüketiminin 30 milyon metrik tona kadar çıktığını, ancak geçen yıl 1 milyon tonun altına düştüğünü söyledi. Chen'in açıklamalarına göre, Beijing'in ortalama yıllık enerji tüketim artışı yüzde 1'in altında olmasına karşın, yüzde 6'nın üzerinde yıllık ortalama ekonomik büyüme gerçekleştiriyor. Enerji tüketiminin yüzde 98,5'i doğalgaz ve elektrikten sağlanıyor. 21 milyon nüfuslu kentte metro hatları 1172 kilometreyi buluyor. Toplu taşımacılığı teşvik eden kent yönetimi, petrolle çalışan 2,3 milyon eski aracı kullanımdan kaldırdı. 1 Aralık'ta yayınlanan 2022 Yılı Çin Sera Gazı İzleme Raporu'nda, ortalama karbondioksit yoğunluğunun geçen yıl yaklaşık 2,3 ppm (parçacık/milyon) arttığı, bunun son on yılda 2,46 ppm olarak kaydedilen küresel ortalama artışın altında kaldığı belirtiliyor. Çin'de 2013-2022 yılları arasında ortalama yıllık artış 2,16 ppm oldu. Çin'deki ortalama metan yoğunluğu ise geçen yıl 14 ppb (parçacık/milyar) oranında arttı. Bu oran 16 ppb olan küresel ortalama artıştan daha düşük.