Başkent Havana'da yaşayan Kübalılar, Küba Komünist Partisi Birinci Sekreteri ve Küba Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in çağrısıyla, tüm Küba halkını temsilen ABD Büyükelçiliği'ne yürüyerek ablukayı ve ABD'nin ülkelerine yönelik saldırgan politikasını reddetti.

Sol Haber'in aktardığına göre Küba halkı, 20 Aralık günü gerçekleştirdiği “Mücadeleci halkın yürüyüşü” başlığını taşıyan mitingle ABD'nin Küba'ya 65 yıldır uyguladığı ablukayı ve Küba'yı uydurma “Terörü Destekleyen Devletler” listesinde tutmasını reddetti. 

Yürüyüşte, ABD’nin Küba Devrimi'ni yok etmek için milyonlarca dolar harcayarak karşıdevrimci saldırılarda bulunması da kınandı. 

Yürüyüşe, Küba Komünist Partisi Birinci Sekreteri Miguel Diaz-Canel ile birlikte Küba Devrimi'nin 93 yaşındaki lideri Raul Castro da en ön safta katıldı.

Son dört yılın en kitlesel eylemi

Küba Devrimci Hükümeti, yürüyüşe katılımı örgütlerken, ABD ablukası nedeniyle yaşanan yakıt kısıtlarının göz önünde bulundurulacağını açıklamıştı. Dolayısıyla, yürüyüşe katılımda motorlu araçlarla ulaşımdan kaçınıldı. Bununla birlikte, son dört yılın en kitlesel eylemi olarak nitelenen yürüyüşe, yaklaşık 2 milyon nüfuslu olan Havana’dan 700 bin kişinin katıldığı tahmin ediliyor.

Eski ABD Başkanı Clinton hastaneden taburcu edildi Eski ABD Başkanı Clinton hastaneden taburcu edildi

Küba halkının, başta Küba Komünist Partisi (PCC) ve Genç Komünistler Birliği (UJC) olmak üzere, sahip olduğu ve titizlikle sürekli koruduğu bütün örgütleri de yürüyüşe etkin olarak katıldılar. Bunlar arasında bütün Kübalı işçilerin örgütlü olduğu Küba İşçi Sendikaları Konfederasyonu (CTC), bütün Kübalı kadınların örgütü niteliğindeki Küba Kadın Federasyonu (FMC), yine ülkedeki bütün üniversite öğrencilerinin örgütü olan ve bugünlerde 102. yaşını kutlayan Üniversite Öğrencileri Federasyonu (FEU) ve orta ve lise öğrencileri örgütü (FEEM) ile ilköğretim öğrencileri örgütü (OPJM) de yer aldı.

Trump'ın yeni döneminde ABD'nin saldırgan politikalarının şiddetlenmesi bekleniyor
Trump'ın 2016'da başkan seçilmesi sonrasında ABD, Küba’ya uyguladığı iktisadi, ticari ve finansal ablukayı görülmemiş ölçüde sertleştirdi. Trump ayrıca, başkanlığı Biden'a devrederken, Küba'yı ABD'nin keyfi bir şekilde oluşturduğu “Terörü Destekleyen Devletler” listesine dahil etti. Küba'nın uluslararası finans/kredi sisteminden dışlanmasına yol açan ve ülkenin dış ticaretine büyük darbe vuran bu listeyle iyice sıkılaştırılan abluka politikası, Biden’ın başkanlık döneminde de harfiyen sürdürüldü.

Trump’ın bu yılki seçimlerde yeniden başkan seçilmesiyle birlikte, ABD’nin Küba Devrimi’ni yok etmeye yönelik saldırgan politikalarını daha da şiddetlendirerek sürdürmesi bekleniyor. Bu da Küba halkının ve Küba ile uluslararası dayanışma hareketinin saflarının sıklaştırılmasını yaşamsal bir zorunluluk haline getiriyor. Küba halkının, Küba Komünist Partisi ve Küba Devrimci Hükümeti önderliğinde Havana’daki ABD Büyükelçiliği’ne gerçekleştirdiği yürüyüş böyle bir kesite denk düşüyor.

'Küba'nın 'terörü destekleyen devletler' listesine dahil edilmesi ahlak dışı'

Yürüyüşün bitiminde, Küba Komünist Partisi Birinci Sekreteri ve Küba Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel, yaklaşık çeyrek asır önce ABD Büyükelçiliği önünde kurulan Antiemperyalist Kürsü’de bir konuşma gerçekleştirdi. 

Konuşmasına, "Sevgili Küba halkı" ifadesiyle başlayan Küba Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel, Beyaz Saray'daki mevcut yönetimin acımasız ablukayı hafifletmek bir yana, Trump'ın vahşi politikasını aynen uyguladığını belirterek, son aylarda uluslararası tanınırlığı olan birçok kişinin Biden'a, Küba'yı “Terörü Destekleyen Devletler” listesinden çıkarma çağrısı yaptığını hatırlattı.

Diaz-Canel, Küba'nın bu listeye dahil edilmesinin ahlak dışı olduğunu belirterek, tam tersine, Küba'nın ABD topraklarında serbestçe örgütlenen karşıdevrimci mafya örgütlerinin terör saldırılarına maruz kaldığını ve bu saldırılarda çok sayıda Küba yurttaşının yaşamını yitirdiğini vurguladı.

Küba'nın terörü desteklediğine dair ABD’nin elinde hiçbir verinin olmadığının görevde olan dışişleri bakanı Blinken tarafından bizzat ifade edildiğini anımsatan Küba Devlet Başkanı, buna rağmen Küba'nın ekonomisini ve halkının sosyal yaşamını olumsuz yönde etkileyen bu listede tutulmaya devam edildiğini ifade etti. Ablukanın ve bu listede sayılmanın Küba halkına verdiği zararlara örnekler veren Diaz-Canel, bunlar arasında en büyük zararın sağlık hizmetlerinde yaşandığını vurguladı.

ABD'nin aradan geçen onlarca yıla rağmen, Küba halkını tanıyamadığını, onun sahip olduğu yurtsever, antiemperyalist ve devrimci değerleri anlayamadığını belirten Küba Komünist Partisi Birinci Sekreteri, ABD emperyalizminin Küba'nın bağımsızlığını, ulusal egemenliğini ve Küba sosyalizmini hedef alan her girişimde, karşısında Küba halkının asiliğini ve uzlaşmazlığını bulacağının altını çizdi. 

Söz konusu yürüyüşü, ABD'nin Küba'ya müdahalelerinin sona ermesi, Küba halkını rahat bırakması, Küba'ya uyguladığı ablukayı ve diğer zorbaca yaptırımları sonlandırması ve Küba'yı “Terörü Destekleyen Devletler” listesinden çıkarması için örgütlediklerini belirten komünist lider, konuşmasını şu sözlerle noktaladı: 

"Ya sosyalizm ya ölüm”, “Ya vatan ya ölüm”, “Yeneceğiz"...