Kolektif Batı, Ukrayna’da yeni bir 11 Eylül mü tezgahlıyor?

Batılı kibir abidesi elit bunu yapmıyor ve muhtemelen yapmayacak. Küba Füzeler Krizi (Ekim 1962) başladığı anda diplomasi de devreye girmiş ve kriz üç haftada sonlandırılmıştı; ama şimdiki Batılı elit başkalarıyla kendi istemediği anlaşmaların doğrudan veya dolaylı müzakeresini yenilgi olarak görüyor ve reddediyor. Dünyanın herkese yetecek kaynaklarını başkalarıyla bölüşmeyi Batı’nın çöküşü olarak kabul ediyor ve bunları demokrasilerle otoriter rejimlerin kavgası gibi soslayarak satmaya çalışıyor. Rusya ile müzakere etmeyi kendi tek kutuplu dünya fantezisi için ciddi bir tehlike addediyor. Kendi bakış açısıyla yanlış da sayılmaz. Öte yandan bu elitin başı kendi halklarıyla belada. Amerika’da Trump’ın gelişi, Avrupa’da savaş karşıtı partilerin iktidara hızlıca yürümekte olmaları bu eliti tamamen sıkıştırmış durumda. Trump gelmeden ve Avrupa’daki savaş karşıtı partiler iktidara tam yerleşmeden bir şeyler yapmaları lazım. Putin her yeri işgal edecek korkusu yayarak Avrupa halklarını kandıramadıklarını görüyorlar. Ukrayna’ya verdikleri füzeler ve dronların Rusya içindeki hedefleri vurmak için de kullanılmasına izin vermeleri bundan dolayı olsa gerek. Bu yazıyı kaleme alırken Ukrayna’nın ATACMS füzeleri ile Sevastopol’de sivilleri vurduğu haberleri düşmüştü ajanslara. Acaba Macaristan Başbakanı Orban’ın dediği gibi birkaç ay içinde Batı dünyasını savaşa zorlayacak bir provokasyona mı hazırlanıyorlar? 11 Eylül’den daha sansasyonel bir provokasyon… Putin’in bunları ciddiye aldığı anlaşılıyor ki, bir yandan taktik nükleer silahlarla başlayacak bir tırmandırmadan öte yandan da Amerika ve Batı ile savaş halinde olan devletler ve gruplara yüksek teknoloji ürünü füze ve silah sağlamaktan söz ediyor. Kuzey Kore ve Vietnam gezileri de bu yeni siyasetin bir parçası… Bu derin yapının varsayımı Rusya’nın ne olursa olsun nükleer tetiğe bas(a)mayacağı… Gürcistan ve Ukrayna’da da Moskova’nın askeri gücünü kullanmayacağı varsayımıyla hareket etmişleri ama o varsayımlar hızla çöp sepetini boyladı. Avrupa devletleri Birinci Dünya Savaşı’na girerken (temmuz-ağustos 1914) o yılın Noel gününe (25 Aralık) kalmadan savaşın çoktan sona ereceği varsayımıyla hareket etmişlerdi. Prof. Dr. Hasan Ünal