Kübra Karasu
Beşar Esad yönetiminin batı destekli Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) tarafından devrilmesinin ardından İsrail’in Suriye’ye saldırıları arttı. İsrail, bir yandan Suriye ordusunun altyapısına ve devlet kurumlarına saldırırken bir yandan da fiili olarak Suriye’yi işgal etmeye başladı.
Emekli Tuğgeneral Haldun Solmaztürk, İsrail’in bölgedeki saldırılarını ve hedeflerini CGTN Türk'e anlattı.
"İsrail'in tutum ve davranışı şaşırtıcı değil"
"Bugün gördüğümüz İsrail'in tutum ve davranışı şaşırtıcı değil" diyen Haldun Solmaztürk, İsrail'in Suriye'deki işgalinin kalıcı olup olmayacağını değerlendirdi:
"İsrail belli bir süre kalıp kendi uygun gördüğü bir zamanda çekilecektir. Bu işgalin Şam'daki yeni yönetim üzerindeki baskıyı devam ettirmeye dönük olduğunu düşünüyorum. Yani bir nevi bir tehdit veya aba altından sopa gösterme denir Türkçede. Ama işgali kalıcı mı? Golan'daki işgali biliyorsanız, kalıcı; burayı ilhak etti 1981 yılında ve Trump da birinci başkanlık döneminde bu ilhakı tanıdı. Yani bir taraftan İsrail çok açık bir şekilde uluslararası hukuku çiğneyerek güç kullanarak bir başka ülkenin toprağını ilhak etti ve Amerika Birleşik Devletleri gibi bir ülke de devlet başkanı aracılığıyla bu uluslararası hukuk ihlalini tanıyarak o da uluslararası hukuku çiğnedi. Dolayısıyla bugün gördüğümüz, takip ettiğimiz, şahit olduğumuz İsrail'in tutum ve davranışı şaşırtıcı değil. Bu, geleneksel dış politika davranışının bir devamı, ne yazık ki."
"Bir harekât başlatacaksanız, bu harekâtı rahatlıkla buradan başlatabilirsiniz"
Solmaztürk, askeri açıdan son derece önemli olarak gördüğü ve İsrail tarafından işgal edilen Golan Tepeleri, Hermon dağı ve diğer stratejik bölgelerin önemini şöyle anlattı:
"Buralar çok kritik bölgeler; askeri açıdan son derece önemli. Yani burayı elde bulundurmakla askeri anlamda önemli avantajlı konumlara geliyorsunuz. Bir kere bir harekât başlatacaksanız, bu harekâtı rahatlıkla buradan başlatabilirsiniz. İkincisi, bu alan aynı zamanda Suriye'nin içlerine kadar askeri tabirle keşif, gözetleme yapabileceğiniz, dolayısıyla bir yaklaşmayı çok uzaktan tespit edebileceğiniz yerler, silahların menzilini uzatma açısından da büyük avantaj sağlıyor. Ama tabii buranın en büyük avantajı askeri avantajının yanında, belki de onun da ötesinde çok önemli su kaynaklarına sahip olması. Malum, artık su, bölgede de, bütün dünyada da neredeyse petrol kadar kıymetli bir kaynak haline gelmeye başladı. Dolayısıyla neresine bakarsanız bakın, çok önemli bir bölge. İsrail anlaşıldığına göre, bu bölgeyi terk etmek bir yana, kontrol ettiği bölgeyi fiilen genişletiyor ve bunu yaparken de çok açık bir şekilde, örneğin 1974'teki tampon bölgeyle ilgili anlaşmayı bile çiğnemekten çekinmiyor."
Röportajı izlemek için aşağıdaki linke tıklayınız