Recep Erçin 

Orta Vadeli Program'da (OVP) hedefler güncellendi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından açıklanan 2025-2027 dönemini kapsayan OVP'de enflasyon tahminleri bir miktar yukarı çekilirken, büyüme beklentileri ise bir miktar düşürüldü. Buna göre geçen yıl açıklanan OVP'de 2024 için büyüme yüzde 4 iken bu yıl yüzde 3.5'e, 2025 için yüzde 4.5 iken yüzde 4'e, 2026 için yüzde 5 iken yüzde 4.5'e çekildi. 2027 için ise yüzde 5'lik büyüme tahmini aynı kaldı. Buna karşın enflasyona baktığımızda 2024 için yüzde 33 olan tahmin yüzde 41.5'e, 2025 için yüzde 15.2 olan tahmin yüzde 17.5'e ve 2026 için yüzde 8.5 olan tahmin de yüzde 9.7'ye çıkarıldı. 2027 için ise yüzde 7 sabit tutuldu.

İşsizlik düşecek ama... 

OVP'ye göre; 2024 sonunda kişi başına düşen milli gelir; 15.5 bin dolar 2027 sonunda da; 20 bin dolar olacak.

OVP dönemi boyunca toplamda 2,3 milyon ilave istihdam oluşturulması hedefleniyor.

İşgücüne katılım oranının 2023 yılında yüzde 53,3 iken, 2027 yılı sonunda yüzde 56’ya çıkması öngörüldü.

İşsizlik oranında da 2023'teki yüzde 9,4 seviyesinden 2027'de yüzde 8,8 seviyesine kademeli bir düşüş öngörülüyor.

Yani 2027 sonunda milli gelirimiz 1,8 trilyon dolar; kişi başına düşen gelir 20,4 bin dolar ama yine aşağı yukarı yarışı çalışmayan ( işgücü dışında ) bir nüfus ve işgücüne olanın da yüzde 8,8'inin de işsiz olduğu bir ülke.

OVP'ye göre enflasyonun 2026 yılına geldiğimizde yüzde 9,7 ile tek haneli seviyelere gerilemesi ve 2027 yılında yüzde 7’ye gerilemesi öngörülüyor.

 Dış açık kalıcı 

OVP'ye göre cari açık bu yıl yüzde 1.7'ye inecek. 2025'te yüzde 2 ; demek ki ekonomi hızlanacak.

2026'da yüzde 1.6 ve 2027'de yüzde 1.3 olacak.

OVP'deki dış ticaret öngörülerine bakalım;

2024 yılında ihracatın 264 milyar dolar; ithalat 345 milyar dolar. Dış ticaret açığı: 81 milyar dolar. 2027'de ihracat 319,6 milyar dolar; ithalat 417,5 milyar dolar. Dış ticaret açığı: 97.9 milyar dolar. Bu öngörüler elbette enerji başta olmak üzere küresel hammadde fiyatlarının ılımlı seyretmesi varsayımına dayanıyor. Şu halde bile mal ticaretinde 100 milyar dolara yakın açık veren bir ekonomiden söz ediyoruz.

Gelelim OVP'deki bütçe açığına;

2024 yılında, bütçede öngörülenin 503 milyar TL altında, 2 trilyon 149 milyar TL düzeyinde gerçekleşeceği tahmin ediliyor. 2025 yılında da bütçe açığının 1 trilyon 931 milyar TL olması ve 19 milyar TL faiz dışı fazla verilmesi hedefleniyor. 

İhracatçının mesajı manalı 

OVP'ye ilişkin iş dünyası temsilcileri de birçok mesaj yayınladı. İşte onlardan bazıları.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe: 2025-2027 dönemi yol haritamız olan Orta Vadeli Program, ülkemizin kalkınması adına büyük önem taşıyor. OVP hazırlık sürecinde TİM olarak yorum ve görüşlerimizi toplantılarda arz etmiştik. Gerçekleştirdiğimiz projeksiyonlarda ihracat beklentimizin 264 milyar dolar seviyesinde olduğunu pek çok kez ifade etmiştim. Nitekim yeni hedefimiz de bu şekilde revize edildi. 2025 ihracat hedefi 279,6 milyar dolar, 2026 hedefi 296,1 milyar dolar, 2027 hedefi ise 319,6 milyar dolar şeklinde belirlendi. Bir önceki OVP’ye göre 3 yıllık periyodun toplamında 13 milyar dolarlık bir hedef düşüşü var. Bu arzu ettiğimiz bir tablo değil. İhracat ailemizin yaşadığı sorunların net bir göstergesi olan bu rakamları iyi okumamız gerektiğine inanıyorum. Diğer yandan dış ticaret açığı noktasında programda önemli bir iyileşme öngörülüyor. Özellikle ithalatta beklenen düşüş bir önceki OVP’ye göre 71 milyar doları aşıyor. Toplam dış ticaret hacmi de bu eksende negatif yönde revize edilmiş durumda. Büyüme hedefimiz kısmen gerilerken, enflasyon beklentisi ise yükseldi. İşsizlik oranlarında da bir iyileşme mevcut.

Büyüme adil olmalı 

Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Orhan Aydın: Bir önceki OVP’de gördüğümüz üzere 2025-2027 yıllarını içeren yeni orta vadeli programda ekonomi yol haritamız; rekabetçi serbest piyasa kuralları içinde tasarruf odaklı, israfı önleyici, verimliliği artırıcı politikaları uygulama üzerine odaklı. Bu bağlamda çok yönlü, katılımcı bir anlayışla ekonomi rotasını oluşturulmuş, para politikaları, maliye politikaları, yapısal reformları buna göre hazırlanmıştır.  Vergi gelirleri, tasarruf programları, sıkı para politikaları, büyüme, enflasyonla mücadele, dezenflasyon, cari açık, dengeleme bütün bunlar bir önceki OVP’den elde edilen sonuçlar üzerine revize edilmiştir. 2025-2027 dönemini kapsayan yeni orta vadeli program da ekonomimizin temel yapısını güçlendirmek üzere bu hedefler kapsamında mesajları içermektedir. 

Önümüzde seçimlerden uzun vadede uzak olduğumuz bir süreç içerisindeyiz. Dolayısıyla ekonomi politikalarının harfiyen uygulanabileceği bir zemin üzerindeyiz. Bu fırsat iyi değerlendirilmelidir. Bu süreçte ülkemizin en büyük sorunlarından biri olan verimlilik yoksunu büyümeyi verimlilik odaklı büyümeye çevirecek yapısal adımları bir an önce somut, net adımlarla atmalıyız. Atılacak bu adım gelir adaleti olarak topluma yansıyacak, özellikle orta ve alt gelir grubunun satın alma gücünü artırarak toplumun büyük bir kısmını memnun edecektir. 

Entübe oluruz 

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “2024-26 yıllarını kapsayan OVP’de 2024 yılı için yıllık enflasyon yüzde 33 olarak öngörülmüştü. Bugün bu hedefin yüzde 41,5’a yükseltildiğini görüyoruz. Yıllık ihracat hedeflerinin 2024 yılı için 267 milyar dolardan 264 milyar dolara, 2025 yılı için 283,6 milyar dolardan 279,6 milyar dolara, 2026 yılı için 302,2 milyar dolardan 296,1 milyar dolara indirildiğini üzülerek görüyoruz. Türk lirasındaki aşırı değerlenmenin 3 yılda 13 milyar dolar ihracat kaybına yol açacağı programda yazılmış. Gerçekleşmenin daha da kötü olmasından endişe ediyoruz.” diye konuştu. Türkiye’deki enflasyonun 2021 Eylül ayından sonraki tırmanması sonrasında döviz kurlarının aynı oranda artmadığını, oluşan maliyet farklarını müşterilere aynı oranda yansıtamadıklarını vurgulayan Eskinazi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Küresel pazarda rekabetçiliğimizi kaybettik. Dünya genelinde talebinde nazlı olduğu bir süreçten geçiyoruz. Rakiplerimize göre yüzde 40 civarında pahalı konumdayız. Türk ihracatçısı müşteri kaybetmemek için öz sermayesinin erimesini göze alarak kar etmeden ya da zararına işlerini sürdürüyor. Enflasyon rakamlarından düşük artan döviz kurlarıyla 3 yıl daha devam edemeyiz. Türk ihracatçısına cansuyu verilmediği takdirde bu ihracat hedefleri şaşar, ihracatçılarımız Pazar kaybeder bu da Türk ekonomisinde farklı noktalarda kötü gidişi domino etkisiyle artırır. İhracatçılara performansına göre yeni bir devlet destekleri hayata geçirilmeli. Aksi takdirde ihracat entübe olur. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın dolar kuru üzerindeki baskıyı kaldırmasını ve dolar kurunun serbest piyasada olması gerektiği noktaya gelmesi gerektiğinin altını çiziyoruz.”

 KOBİ'ler desteklenmeli 

DEİK Başkanı Nail Olpak: Bugün açıklanan Orta Vadeli Programa baktığımızda; başta enflasyonla mücadele olmak üzere dengesizliklerin olabildiğince giderilmesinin hedeflendiği, öngörülebilirliği daha makul hale getiren sağlıklı bir büyüme ve kalkınma için gerekli alt yapının hazırlandığı bir çerçeve ile çok boyutlu bir yaklaşımla ele alındığını görüyoruz. Ana hatları ile geçen seneki programın devamı niteliğinde olan programda, enflasyon ve büyüme rakamlarında teknik bazı güncellemeler yapılmış ki, bunların mevcut gelişmeler ve ekonominin şartları çerçevesinde yapılması gerekli olan düzenlemeler olduğu kanaatindeyiz. Bu süreçte gerek ihracatçılara gerekse KOBİ’lere yönelik, programı bozmayacak şekilde  uygulanacak makul destekleri de çok önemli buluyoruz. İş dünyası olarak programın başarısının öneminin farkındayız.

 Fiyat istikrarı önemli ama 

Birleşmiş Markalar Derneği Başkanı Sinan Öncel: Ülkemizin belirlenen hedeflere ulaşabilmesi için yeni OVP’nin tüm sektörlerin beklentilerini asgari düzeyde de olsa karşılaması gerekiyor. Markalı ve katma değerli üretimin ana eksenini oluşturan perakende sektörümüz sıkıntılı bir dönemden geçiyor. Üç yıllık bir dönemi kapsayan yeni OVP’de finansal istikrar, enflasyonla mücadele, sürdürülebilir büyüme ve yapısal reformlar gibi başlıklar öne çıktı. Ancak içinden geçtiğimiz zor dönemde katma değerli üretimin ve perakendenin sorunlarını öncelikleyen bir yaklaşım bizim açımızdan büyük önem taşıyor. OVP’nin uygulama sürecinde bu yönde de adım atılmasını bekliyoruz. Öte yandan fiyat istikrarının sağlanması, OVP uygulamalarının sonuçlarının hızlı bir şekilde sokağa yansıması programın başarı şansını daha da artıracaktır. Son birkaç yıldır içinden çıkmadığımız sorunların sona ermesine katkı sunacaktır.

FİYAT REKABETİNİ KAYBETTİK

İş dünyasından çalışma hayatına ilişkin 12 talep İş dünyasından çalışma hayatına ilişkin 12 talep

Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği Başkanı Berke İçten: Türk ayakkabı sektörü olarak uluslararası rekabette zorlandığımız bir dönemden geçiyoruz. Üretimde, istihdamda ve ihracatta kayıplar yaşıyoruz. Ancak yine de ülkemizin ekonomik menfaatleri gereği üzerimize düşeni yapmaya devam ediyoruz. Ülkemizde ekonomik şartların dengelenmesi için alınan önlemlerin bugüne kadar yanında olduk, olmaya devam ediyoruz. Bugün açıklanan yeni Orta Vadeli Programın hedeflerini tutturabilmesi için bütün kesimlerin fedakarlık yapması gerekiyor. Büyüme oranlarında düşüş yapılsa da büyümeden nispeten çok vazgeçilmemesini olumlu değerlendiriyoruz. FiYat avantajımızı kaybederek Avrupa ile başa baş noktaya geldiğimiz bu dönemde döviz kurunda iyileştirme olmaması sektörü zorlayacaktır. Bu dönemde sektörün ayakta kalabilmesi için yan sanayi ve hammadde ithalatında uygulanan önlemlerde ayakkabı sektörünün istisna edilmesi maliyetler açısından can suyu olacaktır.

TEDBİRLERE İHTİYAÇ VAR

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan: Yeni OVP dönemi boyunca ekonomik büyüme, istihdam, finansal istikrar ve fiyat istikrarı hedeflerine ulaşmak için kapsamlı ve çok boyutlu bir yaklaşımın benimsenmiş olduğunu görüyoruz. Özellikle enflasyonla mücadeleyi iş ve ekonomi dünyamızın en büyük hedefi olarak gördüğümüzden dolayı; yeni OVP’de bu konunun temel felsefe olarak ele alınması noktasındaki kararlı duruşunu çok önemli ve değerli buluyoruz. Ancak toplumun bu mücadeleye olan inancının oluşması için yapılması gereken fedakarlıklar noktasında bir uyumun olması da kaçınılmaz. Bu bağlamda yine OVP yılları için konulan büyüme oranlarını bu enflasyon hedeflerine ulaşılmasında biraz iyimser bulduğumuzun bilinmesini isteriz. Çünkü OVP’de 2025-2027 arası enflasyon tahminleri ile büyüme tahminleri arasında bir tutarsızlık bulunmaktadır. Enflasyonla mücadeleye halkın güvenmesi çok büyük önem taşırken bu tür tutarsızlıklardan kaçınılması gerektiğini, sağlıksız bir yüksek büyüme yerine; ekonominin gerçekleriyle uyumlu, sürdürülebilir nitelikli bir büyümenin hedeflenmesi gerektiğini düşünüyorum. Sanayinin üretiminde uzun vadeli katma değer ve nitelik artışı için konulan hedefler de önemli. Fakat dezenflasyonist süreçten kaçınılmaz olarak etkilenecek olan reel sektörümüzün, başta finansmana erişim olmak üzere bu sürece adapte olmasına dönük, güçlü, proaktif tedbir ve önlemlere de ihtiyaç olduğunun altını çizmek durumundayız. Her zaman belirttiğimiz istihdam odaklı hedeflerin ve politikaların yeni OVP’de bulunmasını da çok olumlu buluyoruz. Ama unutmamalıyız ki nitelikli istihdam yaratabilmenin yolu uzun vadeli eğitim politikalarından geçmektedir. Bu nedenle Türkiye’nin uzun vadeli istihdam ihtiyaçlarını gözeten eğitim politikalarının da artık OVP’lerde yön belirleyici bir şekilde bulunması gerektiğinin altın çizmek isteriz. Kabul etmek gerekirse geçtiğimiz yıl açıklanan OVP, hedeflerini önemli ölçüde tutturması açısından toplumsal bir referans olmuştur. Umuyoruz ki bu OVP de kararlılıkla uygulanacak. Böylece geçen yıldan gelen olumlu motivasyonla, kredisini güçlü bir şekilde koruyacak bir OVP dönemi daha yaşayacağız.

ÜRETME AZMİNİ KIRMADAN... 

Ankara Sanayi Odası Başkanı Seyit Ardıç: Belirlenen stratejik adımlar, son dönemde bozulan makroekonomik dengenin yeniden tesis edilmesine katkı sağlayacaktır. OVP’de yapısal reformlarla destekli makro istikrara yönelik politika hedeflerini görmek bizleri umutlandırıyor. Özellikle fiyat istikrarının sağlanması için kapsamlı ve koordineli bir yaklaşım olumlu olacaktır. Beklentilerin yönetilmesi, güvenin yeniden tesisi açısından çok önemlidir. Parasal sıkılaşma, mali disiplin ve yapısal reformlar, istikrara giden yolda ülkemizin temel politikası olacaktır. OVP’de yapısal dönüşüme ilişkin somut bir yol haritasının ortaya konulduğunu düşünüyorum. Sanayide sektörel dönüşüm sağlanarak yüksek katma değerli üretim yapısına geçişin hedeflenmesi, sanayicilerimizin rekabet gücünü yükseltmeye, dış pazarlara erişimini kolaylaştırmaya, üretim, istihdam ve ihracatımızı artırmaya katkı sunacaktır. Ülkemizin OVP’de belirlenen hedeflere ulaşabilmesi için topyekûn hareket etmeliyiz. Sanayicimizin üretme azmini kırmadan bu hedeflere hep birlikte ulaşabilmek için uygun koşullar sağlanmalıdır. Programın kararlı bir şekilde uygulanması, makroekonomide istikrarın sağlanmasında oldukça önemli olacaktır.