İranlı terörizm analisti ve İranlı Terör Kurbanları Aileleri - Habilian Derneği Genel Sekreteri Seyyid Mohammd Javad Hasheminejad, İran’ın Kirman eyaletinde yaşanan ve 89 kişinin hayatını kaybettiği patlamalarla ilgili bir analiz yazısı kaleme aldı. "Bu saldırının en başından itibaren gündeme gelen ilk soru, bu eşi benzeri görülmemiş olayın faili ile ilgiliydi. Bu soruyu yanıtlamak için Batı Asya’da son birkaç hafta içinde meydana gelen olayları analiz etmek gerekir. Ancak, soruyu Kerman terör saldırısının planlanmasının ardındaki nedenlere yöneltmek daha doğru görünüyor" diyen Hasheminejad'ın Harici'de yayınlanan yazısı şu şekilde:

Kerman’daki terör saldırısında sivillerin feryatları, kadınların, çocukların ve masum ailelerin cansız bedenlerinin toza ve kana bulanmış görüntüleri o kadar üzücüydü ki, İran’daki benzer olaylar karşısında genellikle sessizliğini koruyan ülkelerin önemli bir kısmı bu trajik terör olayını kınamak ya da buna karşı bir tavır almak zorunda kaldı. Bu saldırının en başından itibaren gündeme gelen ilk soru, bu eşi benzeri görülmemiş olayın faili ile ilgiliydi. Bu soruyu yanıtlamak için Batı Asya’da son birkaç hafta içinde meydana gelen olayları analiz etmek gerekir. Ancak, soruyu Kerman terör saldırısının planlanmasının ardındaki nedenlere yöneltmek daha doğru görünüyor.

Olayın faili kim?

Olaydan sonraki ilk saatlerde medya, bu terör olayının sorumluluğunu hangi grup ya da oluşumun üstlenebileceğine dair bir cevap arıyordu. Aynı zamanda hem İran içinde hem de yurtdışında bir dizi siyasi analist olayın faili olarak İsrail’i işaret etmekten çekinmedi.

Bu boş bir spekülasyon değil. Son yıllarda İran’a karşı, bölgedeki İranlı bilim adamlarına ve askeri danışmanlara suikast, uluslararası sularda İran gemilerine saldırı ve siber saldırılar da dahil olmak üzere çok sayıda terör operasyonu gerçekleştirildi. Her durumda, mevcut kanıtlar işlenen suçların faili ya da faydalanıcısı olarak İsrail’i işaret etmektedir. Bu eylemler İsrail tarafından hiçbir zaman inkâr edilmedi ve diplomatlar ve ABD’li gazeteciler gibi Batı’daki pek çok isim İsrail’i fail ve planlayıcı olarak tanımladı. Gerçek şu ki, İsrail ve İran arasında on yılı aşkın bir süredir çeşitli cephelerde bir savaş devam etmekte ve her iki taraf da tüm güvenlik alanlarında hakimiyet kurmaya çalışmaktadır. Bu konu herkes için şeffaftır.

Ancak bu kez Batı Asya’daki olayların seyri öyle bir hal aldı ki, IŞİD’in saldırının sorumluluğunu üstlenmesine rağmen pek çok analist hala İsrail’i ana planlayıcı olarak görüyor.

İranlı komutan Seyyid Razi Musavi’ye 25 Aralık’ta ve Hamas’ın üst düzey lideri Salih el-Aruri’ye 2 Ocak’ta düzenlenen suikastlar ile 3 Ocak’ta Kerman’da düzenlenen bombalı terör saldırısı, İsrail rejiminin 7 Ekim operasyonunun ardından azalan ihtişamı ve Hamas hareketinin yok edilmesi olarak ilan edilen hedefin gerçekleştirilmesindeki başarısızlığının devam etmesi sonucunda benimsenen bir güvenlik stratejisi ile özellikle uyumludur. Ayrıca, bazı analistlere göre İsrail’in söz konusu operasyonlarının ardındaki amaç, Gazze’de devam eden korkunç savaş suçlarından dikkatleri başka yöne çekmekti.

İsrail, Direniş Ekseni olarak adlandırılan İran, Suriye ve Lübnan’da bu tür eylemlerde bulunarak, başarısızlıklarını Filistin sınırları içindeki potasından uzakta telafi etmeye çalışıyor. Üstelik İsrail Başbakanı Netanyahu, ordunun ve muhalif siyasetçilerin artan baskısı nedeniyle, baskıyı azaltmak için bu tür sınır ötesi operasyonları bir başarı olarak nitelendirmeye çalışıyor.

Terörün Anatomisi

İsrail’in Ekim ayından bu yana ve daha önce masum Filistinli sivilleri katletmesi, hastaneleri ve okulları bombalaması, bu apartheid rejiminin insan hayatına en ufak bir saygı duymadığını kanıtlamaktadır. Andrew Sinclair’in An Anatomy of Terror (Terörün Anatomisi) başlıklı kitabında belirttiği gibi: “Yeni İsrail’in kuruluşu cinayet ve terörizmle başladı…. Bu taktikler, yeni askeri zırhlı şövalyeler olan tank tugaylarının misillemeleri ve ani saldırıları, ayrıca çeşitli gizli ve istihbarat servisleri tarafından gerçekleştirilen sınır ötesi baskınlar ve cinayetlerdi”.

Paris'te binlerce kişi Filistin ve Lübnan için yürüdü Paris'te binlerce kişi Filistin ve Lübnan için yürüdü

Filistinliler İsrail terörizminin tek kurbanları değildir, zira İran gibi diğer ülkelerin vatandaşları da ya doğrudan terör operasyonları yoluyla ya da PJAK, KDP, Komala ve MeK gibi vekil terör gruplarını içeren terör ağı aracılığıyla bu suç rejiminin terörist ve yıkıcı eylemlerinin kurbanı olmuştur. Ancak İsrail’in büyük askeri harcamalara ve Batı’nın tam desteğine rağmen bir direniş grubunu yenemediği Aksa Tufanı operasyonu, İran gibi güçlü bir Batı Asya ülkesiyle olası bir çatışmada ihtimallerin İsraillilerin aleyhine olduğunu göstermektedir.

Dünya haberlerinin tamamı için tıklayın