Egger, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi'nin 58. Oturumu'nda konuşma yaptı.
Bir zamanlar nefret uyandırıcı olarak kabul edilen ihlallerin, dünyanın dört bir yanındaki çatışmalarda rahatsız edici bir şekilde normalleştiğini kaydeden Egger, bunların ihanet olduğunu söyledi.
Egger, "Bu gerçeğe duyarsızlaşmamalıyız, aksi takdirde savaşta vahşeti bir zamanlar sınırlayan engellerin ortadan kalktığı bir dünyaya uyurgezer gibi girme riskine gireriz. Tanık olduğumuz acının ölçeği kaçınılmaz değil. Bu, uluslararası insancıl hukukun küçümseyici yorumlarının doğrudan sonucudur." diye konuştu.
Siviller ve hayatta kalmak için güvendikleri altyapının sistematik olarak hedef alınmasının yaşam hakkını olumsuz etkilediğini vurgulayan Egger, "Uluslararası insancıl hukuk, onları savaş zamanlarında korumak için var. Savaşların bugün yürütülme biçimi, yarın yürütülme biçimlerini etkileyecek. Temel insani kurallar ihlal edildiğinde, yeniden inşa maliyetleri artar ve yeni güvenlik tehditleri ortaya çıkar. Yaşamı, istikrarı ve refahı teşvik eden farklı bir yol seçebiliriz. Bu, uluslararası insancıl hukuka bağlı kalmak ve bunu politik bir öncelik haline getirmekle başlar." ifadelerini kullandı.
Egger, bu süreçte büyük politik değişimlerin yaşandığını kaydederek, "İnsani yardım kuruluşlarının bir taraf seçmesi yönündeki baskı zirvede. Biz, ICRC olarak buna boyun eğmeyeceğiz. Eğer eğilirsek, dünyanın en çekişmeli silahlı çatışma alanlarındaki tüm taraflara yardım etme yeteneğimizi kaybederiz." diye konuştu.
Ülkelerin tarafsız olmasının gerekmediğini ancak ICRC'nin bu rolü yerine getirmesi gerektiğini belirten Egger, tarafsız bir insani yardım kuruluşunun, uluslararası barış için hayati bir özellik olduğunu ve bu olmadan tüm sistemin zayıflayacağını dile getirdi.