Erdemle yönetmek
İlk bölümde Konfüçyüs’ün 76.ncı neslinden Minzu (Azınlıklar) Üniversitesi Marksizm Okulu Dekanı Prof. Kong’u dinliyoruz. “Günümüzde Çinlilerin düşüncelerinin ve davranışlarının Konfüçyüs’ün öğretilerinden derinden etkilendiğini” söylüyor ve “erdemle yönetmeyi ve durmaksızın kendini geliştirme çabasını” örnek gösteriyor. Geleneklerle politika arasındaki güçlü bağlara dikkat çekiyor. “Gelenekler iyi değilse, kurumlar iyi olsa bile iyi yasalar uygulanamaz” diyor.
Tarihi 5 bin yılı bulan Çin uygarlığının sürekliliğinde Çince karakterler ve her hanedanın tarih yazma bilincinin olması da önemli rol oynuyor. Çinli yöneticiler farklı geçmişelere ve etnik kökenlere rağmen birleşik bir Çin ulusu ve meşru bir Çin kültürü inşa etme konusunda kararlı oluyorlar. Çince karakterlere olan bağlılıkları ise tarihçiler tarafından Çin kültürünün devamlılığını sağladığı kabul ediliyor.
Dizinin yabancı sunucusu Mahir Çinlilerin yabancı ülkelerden gelenlere “arkadaş” veya “yabancı arkadaş” demelerine işaret ediyor ve bunun Çinlilerin gösterdiği saygının yanı sıra yakınlığın,birlikteliğin ve başkalarıyla çok iyi ilişkiler kurmanın sembolü olarak değerlendiriyor.
Geleneksel kültürün önemi
Prof. Kong’a göre geleneksel kültür Çinlilerin günlük yaşamında, Çin halkının modernleşme yolunda ve çağdaş Çin devletinin oluşumda önemli bir rol oynuyor. Çin, Çin‘e özgü sosyalizmi geliştirdi ve modernleşmeye doğru bir yol açtı. Çin, başka ülkelerden kopyalamak yerine yeni bir modernleşme modeli ortaya koyuyor. Çin modernizasyonu Çin medeniyetine yeni bir soluk getiriyor ve Çin tarihinin bir devamı.
Bölümün finalinde şu sözleri dinliyoruz:
“Bu, kadim siyasi fikirden esinlenerek herkes içi,n ortak refahın modernizasyonu. Kişinin endişesi yoksulluk değil, eşitsiz dağılımdır. Bu, kadim bilgelikten ilham alan insan ve doğa arasınmdaki uyumun modernizasyonu; cennet ve insasnlığın birliği.. Bu antik dünya görüşünden ilham alan barışçıl kalkınmanın modernizasyonu. Bütün uluslar barış ve uyum içinde yaşasın.”
Çin kültürünün kapsayıcılığı
İnsanlığın kadim tarihinde Çin kadar büyük bir medeniyet devletinin, uzun vadeli birlik sağlama kapasitesine sahip olmasına son derece ender rastlandığı açıktır. Çin uygarlığı neden yalnızca kesintisiz olarak varlığını sürdürmekle kalmadı, aynı zamanda yüksek düzeyde bir birliği de korudu? 'Çin Düşüncesi Klasikleri' serisinin üçüncü bölümünde ünlü siyaset bilimci Profesör Zhang Weiwei ve sunucu, Çin uygarlığının yıldızlı gökyüzünden çoğulculuğun birliğine uzanan yolculuğunu tartışıyor.
"Uyum her şeyin ortaya çıkmasına neden olur, halbuki her şey aynıysa ve yalnızca tekdüzeyse, o zaman her şey ölür." Bu, eski Çin'in şeylerin çeşitliliğine dair anlayışını yansıtıyor. Çin uygarlığı bu kadar cömert bir kapsayıcılık karakterini nasıl besledi? "Çin Düşüncesi Klasikleri" serisinin dördüncü bölümünde sunucu, genç bilim adamı Xiang Shuchen ile birlikte antik İpek Yolu'nun başlangıç noktası olan tarihi Xi'an şehrinde bir yolculuğa çıkılıyor. Çin medeniyetinin kucaklayıcı doğası konuşuluyor.
Çin medeniyetinin barışı, dostluğu ve uyumu savunmasının ardındaki sebepler nelerdir? Barışa değer veren müreffeh bir dünya inşa etmede insanlık hangi sorumlulukları üstlenmelidir? "Çin Düşüncesi Klasikleri" serisinin beşinci bölümünde sunucu, güzellik ve zarafet şehri Hangzhou'yu ziyaret ediyor ve Fudan Üniversitesi'nden Profesör Bai Tongdong ile Çin uygarlığının barışçıl doğasını tartışıyor. Prof. Bai, yeşim taşını örnek gösteriyor: “Sıcak rengi insanların sıcak kalbini ve ahlaki özelliklerini temsil eder. Serttir, ama kaba değildir.”
Prof Bai, uyumlu bir dünya için büytük güçlerin birlikte çalışması ve ortak sorumluluklar üstlenmesi gerektiğini vurguluyor.
Çin lideri Xi Jinping’in ortaya koyduğu Kuşak ve Yol, Küresel Medeniyet ve Küresel Güvenlik inisiyatiflerinin tarihsel boyutunun ele alındığı dizinin sunucusunun dediği gibi:
“El ele yaşayabilir, el ele gelişebiliriz. Daha iyi bir insan toplumu ve daha iyi bir dünya yaratabiliriz.”
YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYIN