Mondenard, CGTN kanalına verdiği demeçte, “Geçen yüzyılda, durumun en ciddi olduğu noktada birçok ABD’li atletin dinlenme odasında üzerinde renkli haplar bulunan bir tabak olurdu. Atletler avuç avuç hap yutarlardı. ABD’li sporcuların atletizmdeki hakimiyeti böyle sürüyordu. Örneğin, Carl Lewis’e yönelik 3 doping testinin de sonucu pozitif çıktı. Ancak, Lewis’e yarışlardan men edilmedi. Bu nedenle, ABD’nin başka ülkelere ders verme hakkı yok.” ifadelerini kullandı.
ABD’nin baskılarının uluslararası dopingle mücadele çalışmalarına zarar verdiğini belirten Mondenard, Coca-Cola’nın girişimleriyle kafeinin yasaklı ilaçlar listesinden çıkarıldığını kaydetti.
Fransa Uluslararası Stratejik İlişkiler Akademisi’ne bağlı Spor ve Jeopolitika Enstitüsü Başkanı Lukas Aubin, Batılı olmayan sporcuların kaydettiği başarıları bir tehdit olarak nitelendiren Batı ülkelerinin, Çinli sporcuların kaydettiği başarılardan şüphe duyduklarını, bu önyargının Batı ülkelerinde yaygın olduğunu ifade etti.
Aubin, “Olimpiyatlar, uluslararası ilişkilerin bir yansıması. Paris Olimpiyat Oyunları sırasında Çinli sporcularla ilgili tartışmalar, Çin ile ABD arasındaki rekabet bağlamında düşünülmelidir. İki ülke, uzun zamandır madalya sıralamasında ilk ikide yer alıyor. Doping rakiplere baskı yapma aracı hâline geldi.” ifadelerini kullandı.
