Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen, Geleneksel Büyükelçiler İftarı'na katıldı.

Buradaki konuşmasında Ramazan-ı Şerif'in İslam alemi başta olmak üzere tüm insanlığa barış, huzur ve esenlik getirmesini niyaz eden Erdoğan, ramazan ve orucun sadece bir ay boyunca aç ve susuz kalmak anlamına gelmediğini söyledi.

"Ramazan ve oruç merhum bir şairimizin ifadesiyle 'İnsanların her yıl bir ay süreyle katıldığı bir ruh şölenidir.' Bu ruh şöleninde bir taraftan kendi iç alemimize doğru deruni bir yolculuğa çıkarken diğer taraftan da yakın çevremizden başlayarak dışarıya doğru bir yolculuk gerçekleştiriyoruz." ifadesini kullanan Erdoğan, Ramazan-ı Şerif boyunca yardımlaşmayı, dayanışmayı, paylaşmayı daha fazla yüceltirken, dünyanın dört bir ucundaki ihtiyaç sahiplerinin yaşadıklarının da kalplerde hissedilmeye çalışıldığını dile getirdi.

Erdoğan, "Elimizdeki tüm imkanlarla o kardeşlerimize ulaşmanın ramazan sevincimize onları da ortak etmenin gayretindeyiz. Rahmeti, bereketi ve huzuruyla ramazan iklimi, sadece İslam ülkelerini değil en ücra köşesine kadar tüm dünyayı kuşatmıştır. Şu an etrafında bir araya geldiğimiz sofra, bir insanlık sofrasıdır. Bu sofra ramazanın ruhuna can veren bir muhabbet sofrasıdır. Türkiye'nin bütün gönül dostlarını 16. kez buluşturan bu soframızın bölgemizde ve dünyada barışa vesile olmasını temenni ediyorum." diye konuştu.

Ramazanın temsil ettiği değerlere hiç olmadığı kadar ihtiyaç duyulan günlerden geçildiğine işaret eden Erdoğan, Kovid-19 salgını ile başlayan daha sonra patlak veren savaşlarla iyice derinleşen ekonomik sıkıntıların dünyanın birçok ülkesinde halen devam ettiğine dikkati çekti.

Bu durumun olumsuz yansımalarına siyasi istikrarsızlıklardan sosyal barışın zedelenmesine, kutuplaşmanın artmasından marjinal konumda kalması gereken ırkçı ve aşırı sağcı partilerin önlenemez yükselişine kadar geniş bir yelpazede şahit olunduğunu ifade eden Erdoğan, İslam düşmanlığı, göçmen karşıtlığı, ticaret savaşları ve çatışmaların kural ve hukuk temelli uluslararası sistemi çıkmaza sürüklediğini dile getirdi.

Erdoğan, küresel güvenlik mimarisine ve kural temelli sisteme güven azaldıkça tedirginliğin arttığını, "Her koyun kendi bacağından asılır" anlayışının yayıldığını ve orman kanunlarının öne çıktığını söyledi.

Bakan Yumaklı: Sigortası olmayan üreticilerimizin de maliyetlerini karşılayacağız Bakan Yumaklı: Sigortası olmayan üreticilerimizin de maliyetlerini karşılayacağız

"Gelen tehlikeye kayıtsız kalarak hiçbir yere varamayız"

Gücü elinde bulunduranın zayıfı tahakküm altına almasının ciddi sorunları da beraberinde getirdiğinin altını çizen Erdoğan, zayıfın, mağdurun, mazlumun, güçsüzün hakkını arayabileceği kapıların teker teker kapandığını belirtti.

Kelimenin tam anlamıyla altta kalanın canının çıktığı daha adaletsiz, daha acımasız bir uluslararası gerçekliğin inşa edildiğine işaret eden Erdoğan, artan yabancı düşmanlığının, terörizmin, faşist partilerin ve hemen her krizin süratle çatışmaya evrilmesinin bu yeni gerçeklikten bağımsız okunamayacağını vurguladı.

"Biz 'dost acı söyler' prensibine yürekten inanan bir ülkeyiz"

Yaşanan gelişmelerin önüne geçilmemesi halinde varılacak yerin askeri veya siyasi patlamalar olacağı uyarısında bulunan Erdoğan, şunları söyledi:

"Bunun işaretleri şimdiden görülmeye başlanmıştır. Dolayısıyla sorunları zamana bırakarak, sorunlara gözlerimizi kapatarak gelen tehlikeye kayıtsız kalarak hiçbir yere varamayız. 'Dünya 5'ten büyüktür' şiarıyla verdiğimiz mücadele, bırakın sorun çözmeyi kendisi sorun üreten işte bu küresel sistemin yerine daha kuşatıcı bir yapının inşası içindir. Şunu bugün bir kez daha açık ve net ifade etmek isterim. Küresel karar alma mekanizmalarının dünyanın değişen şartlarına uyum sağlamasının vakti çoktan gelmiştir. En basitinden dünya nüfusunun dörtte birini oluşturan Müslümanların artık karar alma süreçlerinde hak ettikleri şekilde temsil edilmesi gerekiyor."

"Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde veto yetkisine sahip bir İslam ülkesinin bulunması ihtiyaçtan öte artık bir zorunluluktur." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ancak 5 daimi üyenin adaleti esas alan bir güç paylaşımına gitmek yerine güç temerküzüyle sorunları bastırmaya çalıştıklarını görmekteyiz. Şurası unutulmasın ki bu değişim dalgasına direnildikçe sorunlarımızın hem sayısı hem de ölçeği büyümeye devam edecektir. Tabii bizim bütün bu gerçekleri açık yüreklilikle dillendirmemizin kimi dostlarımızı memnun etmediği bilincindeyiz. Ama biz 'dost acı söyler' prensibine yürekten inanan bir ülkeyiz. Eleştiriye uğrasak dahi hakkı, hakikati ve tüm insanlık için en doğru olanı söylemekten geri durmadık. Bundan sonra da geri durmayacağız."

"Pusuda bekleyenlere, ellerini ovuşturanlara fırsat vermeyeceğiz"

Suriye'de 8 Aralık'ta Esad rejiminin devrilmesiyle yeni dönem başlamıştır. Toprak bütünlüğü, siyasi birliğini sağlamış, tüm komşular için güven ve istikrar kaynağı olan Suriye'nin inşası en büyük temennimizdir. Yeni yönetimin gayretlerini takdirle karşılıyor, kendilerine gereken her türlü desteği sağlıyoruz. Dünyadaki hemen hiçbir ülkenin böyle ağır yükün altından tek başına kalkması mümkün değildir. Hepimizin Suriye halkının ülkelerini yeniden ayağa kaldırma çabalarına güçlü destek olması gerekiyor. Suriye'deki etnik ve dini aidiyetleri kışkırtarak bu ülkenin istikrarsızlığından medet umanlar hedeflerine ulaşamayacaklarını bilmelidir. Bölgemizin 1 asır önce olduğu gibi tekrar yeni haritalar üzerinden parçalanmasına, dizayn edilmesine müsaade etmeyeceğiz. Pusuda bekleyenlere, ellerini ovuşturanlara fırsat vermeyeceğiz. Terörsüz Türkiye hedefiyle yürüttüğümüz çalışmaların amaçlarından biri de bu kirli ve kanlı planlara engel olmaktır. Kulaklara fısıldanan senaryoları da çok iyi biliyoruz. Emperyalist senaryolara figüranlık yapanların akıbeti eninde sonunda buruşturulup bir kenara atılmaktır. Tarihin tekerrür etmesi istenmiyorsa izlenmesi gereken yol bellidir. Türkiye olarak güvenliğimize yönelik her türlü tehdidi kaynağında etkisiz hale getirme kudretine hamdolsun ziyadesiyle sahibiz. Ne ülkemizin ne bölgemizin geleceğine, teröre yer olmadığını herkesin anlamasını, kabullenmesini, sonu hüsranla bitecek ham hayallerle bitecek planlara koşmak yerine planlarını bununla ilgili yapmasını tavsiye ediyoruz.

"Türkiye'siz bir Avrupa güvenliği düşünülemez"

Ermenistan'la normalleşme sürecini ilerlettiğimiz gibi Azerbaycan ile Ermenistan arasında kalıcı barışı tesis edecek anlaşmayı bekliyoruz. Doğu Akdeniz ve Ege'deki istikrar ortamının korunmasını arzu ediyoruz. Komşumuz Yunanistan'la karşılıklı adımlarla tesis ettiğimiz olumlu atmosferden yanayız. Ata yurdumuz Orta Asya'daki kardeş cumhuriyetlerle her alanda yakın ilişkilerimiz sürüyor. Uzaktaki gönül coğrafyamızda ilişkilerimizde Asya, Latin Amerika, Afrika politikalarımızın somut sonuçlarını alıyoruz. Avrupa Birliği'ne üyelik sürecimizi stratejik önceliğimiz olarak görüyoruz. Türkiye'nin yer almadığı Avrupa'nın küresel aktör olarak varlığını sürdürmesi giderek imkansız hale geliyor. Türkiye'siz bir Avrupa güvenliği düşünülemez.

"Kutsal kitabımıza yönelik menfur saldırıların fikir özgürlüğü ile meşrulaştırılması asla kabul edilemez"

Avrupalı dostlarımızın bu hakikatle yüzleşmesini, vizyoner bakış açısıyla tam üyelik sürecini ilerletmesini bekliyoruz. İslam düşmanlığı ve kültürel ırkçılık milyonlarca müslümanın yaşadığı Batılı ülkeleri zehirli sarmaşık misali sarmaktadır. Kutsal kitabımıza yönelik menfur saldırıların fikir özgürlüğü ile meşrulaştırılması asla kabul edilemez. Bu yıl devralacağımız İslam İşbirliği Teşkilatı Dış İşleri Bakanlığı Konseyi dönem başkanlığımızda İslam düşmanlığı ile mücadelemizi sürdüreceğiz. Sizlerden önümüzdeki dönemde daha fazla dayanışma, daha samimi destek beklediğimizin altını bir kez daha çiziyorum. Antalya Diplomasi Forumu'nun 11-13 Nisan tarihleri arasında düzenleyeceğimiz toplantısını takip etmenizi sizlerden özellikle rica ediyorum.