Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Yüzyılın Dönüşümü İstanbul Programı"nda konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti;

Yüzyılın Dönüşümü İstanbul Programı münasebetiyle sizlerle birlikte olmaktan memnuniyet duyuyorum. Bu anlamlı buluşmaya vesile olan Çevre Bakanlığımıza, Sayın Bakan ve ekibine, ilgili tüm kurumlarımıza teşekkür ediyorum. Bugün İstanbul'umuzu depreme hazırlama noktasında tarihi nitelikte adımları eş zamanlı olarak atmanın gururunu yaşıyoruz. Hatırlarsanız nisan ayında şehrimizin en acil ihtiyaçlarından olan kentsel dönüşüm ile ilgili özgün bir projeyi kamuoyumuz ile paylaşmıştık. Kentsel dönüşümde yarısı bizden adını verdiğimiz kampanyamıza İstanbullu kardeşlerimiz çok yoğun teveccüh gösterdi. Kampanyaya bugüne kadar 1 milyon 233 bin bağımsız bölüm için başvuru yapıldı. Yarısı bizden kampanyası ile toplamda 350 bin konutun dönüşümünü gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.

"1,5 milyon liralık destek vereceğiz"

Kampanyamız kapsamında her bağımsız bölüm için toplamda 1,5 milyon liralık destek vereceğiz. Bunun 100 bin lirası kira desteği olmak üzere 800 bin lirası hibe, 700 bin lirası çok uygun şartlarda kredi şeklinde verilecektir. Kredilerin ödenmesi evler tamamlandıktan sonra başlayacak ve ilk yılı faizsiz olarak tahsil edilecektir. Kalan yıllarda kredi maliyet oranı TÜFE'nin yarısı kadar olacak. Vatandaşımız alacağı bu 1,5 milyon liralık destekle inşallah evini yapacak, yeni yuvasında güvenli, huzurlu, mutlu bir şekilde oturacaktır.

Kampanyamıza başvurup yüzde 100 anlaşmaya varan bağımsız bölüm sayısı 71 bini aştı. Yine başvuru yapıp yüzde 50 ve üzerinde mutabakat oluşan bağımsız bölüm sayısı ise 158 bine ulaştı. Bu insanlarımızla aralarındaki pürüzleri giderip anlaşma sağlayabilirse kampanyadan faydalanma imkanına kavuşacaklardır. Marmara Kentsel Dönüşüm Hizmet Ofisi'ne canlı bağlanarak 100 binadaki 500 insanımızla ilk sözleşmelerini imzalayacağız. Böylelikle toplamda 350 bin konutu dönüştürmeyi amaçlayan yarısı bizden kampanyasını bismillah diyerek fiilen başlatmış olacağız. Kampanyamızın İstanbul'umuza ve İstanbullu kardeşlerimize şimdiden hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

"İstanbul'da Yüzyılın Dönüşümü Projemize start veriyoruz"

Bugün atacağımız bir diğer kritik adım İstanbul Kentsel Dönüşüm Yıkım Programı'nın başlatılmasıdır. Şehrimizdeki kentsel dönüşüm çalışmaları kapsamında toplam 17 yapıda yer alan 261 bağımsız bölümün yıkımını gerçekleştireceğiz. Bugün ayrıca Bağcılar'da 371, Gaziosmanpaşa'da bin 96, Tuzla'da 3 farklı noktada bin 570 olmak üzere toplam 3 bin 37 konutun temellerini atıyoruz. Dolayısıyla bugünkü programımızla imza, yıkım ve yapım dahil tüm aşamalarıyla İstanbul'da Yüzyılın Dönüşümü Projemize start veriyoruz. Bu projelerde emeği geçen tüm bakanlarımızı ve ilgili kurumlarımızı canı gönülden tebrik ediyorum. Buradan özellikle yüzde 50 oranlarında anlaşma sağlamış vatandaşlarımı henüz evet dememiş komşularını da ikna etmek suretiyle bir an evvel yarısı bizden kampanyasında yer almaya davet ediyorum.

6 Şubat'ta yaşadığımız Kahramanmaraş merkezli şiddetli sarsıntılar miller olarak bize deprem gerçeğini tekrar hatırlatmıştır. 50 binden fazla canımızı toprağa verdiğimiz 11 ilimizdeki 14 milyon insanımızı doğrudan etkileyen böylesine büyük bir afetten sonra artık hiçbir şeyin eskisi gibi olması düşünülemez. Devlet ve vatandaş olarak deprem konusunu önceliklerimizin en başına almamız gerekiyor. Nitekim yakın zamanda Marmara Bölgemizde meydana gelen depremler çalışmalarımızı daha da hızlandırmamız gerektiğini gösteriyor. Burada bir hususa özellikle dikkatlerinizi çekmek isterim.

Depreme karşı hazırlık yapmak bizim için tercihten öte zorunluluktur. Çünkü coğrafi olarak biz depremle burun buruna yaşayan bir ülkeyiz. Ülkemiz topraklarının yüzde 66'sı nüfusumuzun ise yüzde 71'i deprem açısından riskli alanlarda yer alıyor. Son bir asırda 6 ve üzeri büyüklükte 230'dan fazla depreme maruz kaldık. Bu depremlerde 130 bini aşkın kardeşimiz vefat etti. Sadece insani açıdan değil, ekonomik açıdan da çok ağır bedeller ödedik. 17 Ağustos Marmara depreminin ekonomimiz üzerindeki menfi etkilerini yıllarca hissettik. Son olarak 6 Şubat depremlerinin Türk ekonomisine maliyeti 104 milyar dolardan fazladır. Her deprem sonrasında madden ve manen toparlanmak için yıllarımızı harcadık. Bunlar depremin mali yüküdür. Toprak altında yitirdiklerimizin kalbimizde açtığı yaralar ise muhtemelen hiç kapanmayacaktır. Yarım kalan umutlar, enkaza dönen evlerin hafızalarda bıraktığı tortular, özellikle depremzedelerimizin yüreğini yakmaya devam edecek. Hal böyle iken hiçbirimizin depremi hafife alma, deprem gerçeğine gözlerini kapama gibi bir lüksü olamaz. Bu topraklarda yaşamaya devam edeceksek ki biz buna inanıyoruz. Böyle deprem riskini bir an olsun aklımızdan çıkaramayız. Bunu unutmak demek Allah korusun 17 Ağustos ve 6 Şubat benzeri felaketlerle yeniden karşılaşmak demektir.

"Kentlerimize yapılacak en büyük iyilik kentsel dönüşümdür"

Teşhisi doğru koymak tedavinin yarısıdır. Sorunla yüzleşmek kabullenmek çözümün ilk adımıdır. Dolayısıyla depremle mücadeleyi önce zihinlerde başlatmamız gerekiyor. Deprem değil çürük, sağlıksız, dayanıksız bina öldürür ilkesini tamamen özümsemeden hiçbir yere varamayız. Tartışmasız bir şekilde Türkiye'nin birincil meselesi yapı stokunun süratle yenilenmesidir. Bu sebeple başta İstanbul olmak üzere 81 vilayetimize yapacağımız en büyük iyiliğin kentsel dönüşüm hamleleri olduğuna inanıyoruz.

"Kentsel dönüşüme 480 milyar liralık kaynak harcadık"

Aynı şekilde bu çabaları dinamitleyenler de ülkeye ve millete ihanet ediyor demektir. Bunu sadece biz değil esas rakamlar söylüyor. Bakınız burada sizlere ve ekranları başında bizleri izleyen vatandaşlarıma fikir vermesi için bazı istatistikleri paylaşmak arzusundayım. Türkiye genelinde 31 milyon konut ve 5 milyon ticari alandan oluşan 36 milyon bağımsız bölüm bulunuyor. Bunların 6 milyonu şu anda risk altında. 2 milyonun ise acilen dönüşmesi lazım. Bu gerçeklerin ışığında göreve geldiğimiz andan itibaren bu meseleye özel önem ve öncelik verdik. 2012 yılında tarihimizde ilk defa kentsel dönüşüm yasasını çıkardık. Toplam 2 milyon 200 bin bağımsız bölümün dönüşümünü tamamladık. Kentsel dönüşüm çalışmaları için 480 milyar liralık kaynak harcadık. 400 bin bağımsız bölümün dönüşümü halen devam ediyor. TOKİ başkanlığımız vasıtasıyla 1 milyon 300 binden fazla konut ürettik. Milyonlarca vatandaşımızı gecekondu denilen sağlıksız yapılardan kurtararak modern, güvenilir, dayanıklı yuvalarına kavuşturduk. Yalnızca kentsel dönüşüm ve sosyal konut projeleri ile 13 milyonu aşkın insanımızın hayatına dokunduk.

"TOKİ binalarımız deprem imtihanını alnının akıyla vermiştir"

Bilhassa 6 Şubat depremlerinde TOKİ'nin depreme karşı mücadelede ne kadar hayati, ne kadar kritik bir rol oynadığı ortaya çıkmıştır. Yıllardır CHP zihniyetinin acımasızca eleştirdiği TOKİ binalarımız tekniği ve inşaatı ile deprem imtihanını alnının akıyla vermiştir. TOKİ'miz tarafından yapılan binalarda hamdolsun hiçbir sıkıntı, hiçbir can kaybı yaşanmadı. Muhalefete ve medyadaki kalemşörlerine rağmen TOKİ'mize böyle bir misyon yükleyerek milyonlarca konut ürettiğimiz için bugün hamdediyoruz. İnşallah bundan sonra da TOKİ'nin lokomotifliğinde Türkiye'nin konut stokunu yenilemeye devam edeceğiz.

"600 bin bağımsız bölüm süratle dönüştürülmek zorunda"

Kentsel dönüşüm ihtiyacının had safhada olduğu illerimizin başında hiç şüphesiz İstanbul vardır. İstanbul'da 6 milyon konut ve 1,5 milyon ticari alandan oluşan toplam 7,5 milyon bağımsız bölüm yer alıyor. Bunların 600 bini süratle dönüştürülmek zorunda. Şehrimizde 2012 yılından itibaren 800 bin bağımsız bölümün dönüşümünü gerçekleştirdik. 170 bin 941 bağımsız bölümün dönüşümü ise devam etmektedir. İstanbul genelinde yürütülen kentsel dönüşüm çalışmaları için toplamda 128 milyar lira tutarında kaynak kullandık. Hedefimiz 5 yıl içerisinde İstanbul'da 600 bini acilen olmak üzere toplam 1,5 milyon riskli bağımsız bölümü dönüştürmektir.

Bu amaçla alanında uzman isimlerin görüşünü de alarak kapsamlı bir yol haritası hazırladık. Bu yol haritasının ana başlıklarından birini mevzuatta yapılması gereken düzenlemeler teşkil ediyor. Kısa süre önce yürürlüğe giren Kentsel Dönüşüm Kanunu ile hızlı dönüşüm için gereken hukuki zemini oluşturduk. Yasa ile ilgili muhalefetin gündeme getirdiği iddialar tamamen safsatadır. Tamamen bühtandan ibarettir. CHP ve aynı zihniyete sahip çevreler her zaman olduğu gibi iş yapmanın değil yine takoz koymanın, hizmeti engellemenin peşindeler.

"İstanbul ile birlikte diğer şehirlerimizin kentsel dönüşüm sürecini başarıyla tamamlayacağız"

Çünkü kanunla ne vatandaşın evine el konulması, ne insanımızın mülkiyet hakkının ihlal edilmesi gibi bir durum kesinlikle söz konusu değildir. Düzenlemenin yegane amacı keyfi sebeplerle tıkanan kentsel dönüşüm sürecini çabuklaştırmak, bu meseleye süratle çözüm bulmaktır. Buradan bir kez daha vatandaşlarımızı muhalefetin ve marjinal örgütlerin yalanlarına itibar etmemeye çağırıyorum. Ülkenin ve milletin hayrına olan her işe saldırmaktan başka hiçbir vasıfları olmayan bu çapsızların kentsel dönüşüm meselesini rantsal dönüşüm yalanı ile sabote etmesine kesinlikle izin veremeyiz. Kendileri lüks binalarda yaşarken benim İstanbullu kardeşime dayanıksız, çürük, çirkin yapıları reva görenlere eyvallah edemeyiz. Onlar istemese de İstanbul ile birlikte diğer şehirlerimizin kentsel dönüşüm sürecini başarıyla tamamlayacağız.

Yol haritamızın bir diğer başlığı şehrimizdeki rezerv alanlardır. İstanbul'da belirlenen rezerv alanlara 400 bin konut inşa ederek dönüşüm çalışmalarını hızlandıracağız. Bugün ilk sözleşmelerini imzaladığımız Yarısı Bizden Kampanyası ile 350 bin konutun dönüşümünü sağlayacağız. Bunlara ilaveten ilimiz genelinde 100 bin sosyal konut inşa edeceğiz. Kentsel dönüşüm seferberliğimiz sayesinde elbette vatandaşlarımızın da desteği ile inşallah şehrimizin çehresini tamamen değiştireceğiz. Zihninde soru işaretleri, kalbinde tereddüt olan her bir kardeşimizi güvenli, modern, estetik ve yaşanabilir evlere mutlaka kavuşturacağız.

"Bizi diğerlerinden ayıran özellik ülkeye hizmet aşkımızdır"

Anadolu'nun manevi mimarı Yunus Emre'nin çok ibretlik iki mısrası var. Derviş Yunus diyor ki, "Ol imaret eylemez, sen viran olmayınca" yani sen viran olmazsan, sen çabalamazsan, sen koşturmazsan ortaya ne imar çıkar ne imaret çıkar ne de eser çıkar. Asıl mesele dert sahibi olmak. Bir dava ideal, ülkü peşinde koşmaktır. Bir derdi olmayan, bir meselesi, bir davası olmayanların çözüm peşinde, eser peşinde, hizmet ve yatırım peşinde koşması zaten beklenemez. Bizi parti, ittifak ve hükümet olarak rakiplerimizden ayıran temel vasfımız ülkeye ve millete hizmet aşkıyla viran olmamızdır. Hangi görüşten, kökenden, gelir gurubundan olursa olsun milletimizin derdi bizim derdimiz, bizim meselemizdir. Sadece bize oy verenlerin değil 85 milyonun tamamının sorumluluğunu yüreğimizde hissediyoruz.

Belgrad Ormanı'ndaki İBB tabelaları kaldırıldı; DKMP tabelaları asıldı Belgrad Ormanı'ndaki İBB tabelaları kaldırıldı; DKMP tabelaları asıldı

Aziz milletimizin teveccühü ile geldiğimiz tüm makamları siyasi sıçrama tahtası olarak değil ülkemize hizmet etme vasıtası olarak gördük. 40 yılı aşan siyasi hayatımızın hiçbir saflasında şov peşinde koşmadık, millete karşı görevlerimizi en güzel şekilde ifa etmeye çalıştık. İnsanımızın da bizim bu gayretlerimizi görmüş olması işte bizi 20 yıldır bu makamda tutmasını sağlamıştır. Benim milletim bizim çabalarımızı takdir etti, samimiyetimize inandı, bize ve hükümetimize inandı ve itimat etti. Bu güvenin bir neticesi olarak son 21 yılda girdiğimiz 17 seçimin hepsinde milletimiz bizden desteğini, duasını asla esirgemedi. Şimdi ne kaldı? Şurada 3,5 ay kaldı. 3,5 ay gece gündüz mütevazi olarak kapı kapı dolaşmak suretiyle ana kademe, kadın kolları, gençlik kolları olarak yol yürümeye var mıyız? Yeniden İstanbul diyor muyuz? Milletimizin tüm kesimleri ile aramızda kurulan bu gönül bağını siyasetteki en büyük sermayemiz olarak görüyoruz.

"İstanbul'un hizmet ve eser hasretinin dinmesi için 31 Mart kritik bir eşik"

Önümüzdeki dönemde karşılıklı güvene dayanan bu ilişkiyi inşallah daha da güçlendireceğiz. Başkaları gibi meydanlarda bol keseden atıp tutup göreve gelince bunları unutanlardan, verdiği sözlerin üzerine beton dökenlerden olmayacağız. Yerel yönetimle merkezi hükümet arasındaki vizyon, ufak, ideal ve inanç birlikteliğinin önemini hepimiz çok iyi biliyoruz. Vatandaşa hizmet etmek yerine farklı hayallere kapılan fırsat buldukça belediyeye uğrayan zihni ve kalbi sürekli başka yerlerde olan idarecilerin şehirlerini çok kısa sürede nasıl geriye götürdüklerini 2019 yılında el değiştiren belediyelerde çok acı bir şekilde hep beraber tecrübe ettik. Özellikle Fatih'in emaneti bu güzel şehrin son 5 yılının temel atmama törenleri ile engelleniyoruz yalanlarıyla nasıl heba edildiğinin, nasıl boşa harcandığının hepimiz şahidiyiz. Bunun için 31 Mart seçimleri çok önemli. İstanbul'un hizmet ve eser hasretinin dinmesi için 31 Mart kritik bir eşik. İnşallah 31 Mart'ta İstanbul'un fetret devrini kapatacak irtifa kaybına son verecek, hak ettiği hizmetlerle yeniden buluşmasını sağlayacağız.

İstanbul'a kendini vakfedecek, İstanbul'dan başka hiçbir şeyi gözü görmeyecek, İstanbul'u payidar etmekten başka bir hedefi olmayacak, İstanbul'u emanet bilip ona layıkıyla sahip çıkacak, tüm kalbi ile bu şehri sevecek, bu şehrin insanlarını kucaklayacak hasılı Fatih'in yadigarı olan aziz İstanbul'la şehremini yapmayı en büyük şeref payesi bilecek adayımızı yakında açıklayacağız. Ardından yeniden İstanbul hedefiyle inşallah hep beraber yola revam olacağız. Hiçbir insanımızı ötekileştirmeden kimseye hor, hoyrat davranmadan, kimseyi ayırmadan, ayrımcılık yapmadan milletimizin tüm fertlerini birleştirmek, bütünleştirmek, kardeşlik hukukunu yüceltmek için sabırla, tevazu ile ve kararlılıkla 31 Mart akşamına kadar çalışacağız.