Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Yakutiye Buz Hokeyi Salonu'nda düzenlenecek Erzurum 8. Olağan İl Kongresi'ne katılmak için kente geldi.
Havalimanında protokol tarafından karşılanan Erdoğan, kongrenin yapıldığı buz hokeyi salonuna bar ekibi ile girdi. AK Parti İl Başkanı İbrahim Küçükoğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen ile sahne kenarında 'hançer barı'nı izleyen Erdoğan, bar ekibiyle hatıra fotoğrafı çektirdi. AK Parti Erzurum Teşkilatı ile eş zamanlı olarak il kongrelerini gerçekleştiren Afyonkarahisar, Batman, Bartın, Bayburt, Çankırı ve Edirne'deki teşkilat mensuplarını da selamlayan Erdoğan, konuşmasının başında pazartesi günü Isparta'da kaza yapan helikopterde şehit olan Astsubay Çavuş Taha Nergiz'e Allah'tan rahmet, yakınlarına ve tüm Erzurumlulara başsağlığı diledi. Erzurum'un Ekonomik İşbirliği Teşkilatı tarafından 2025 yılı turizm başkenti olarak seçildiğini belirten Erdoğan, tarihi, tabiatı, kültürü ve mutfağıyla Erzurum'un tüm dünyaya tanıtılacağını bildirdi. Erzurum'a 20 bin kişilik stadyum yapılması konusunda hazırlıkların da tamamlandığını ifade eden Erdoğan, yakın zamanda inşaatının başlayacağını kaydetti.
"Etrafımızdaki yangının ülkemize sıçramasına asla müsaade etmedik"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dünyamız ve bölgemiz, son dönemde gerçekten sancılı günler yaşıyor. Küresel sistem, son 70-80 yılın en ciddi krizleriyle karşı karşıya. Koronavirüs salgını, ekonomiden, ticarete güvenlikten sosyal hayata her alanda yeni sıkıntıları ortaya çıkardı. Bilhassa Türkiye'nin etrafında çok kritik hadiseler vuku buluyor. Rusya-Ukrayna savaşı önümüzdeki Şubat'ta 4'üncü yılına girecek. İsrail'in Gazze'ye yönelik katliamları başlayalı 440 gün oldu. 50 bin 000 Filistinli kardeşimiz bu saldırılarda şehit edildi, 110 bin yaralı var. Ateşkese rağmen İsrail, Lübnan'ı taciz etmeye devam ediyor. Elbette tüm bu olaylardan, savaşlardan krizlerden ülkemiz de etkileniyor. Komşunun evi yanarsa ya alevi ya dumanı mutlaka size ulaşır. Bütün bunlara rağmen Türkiye, bu kargaşanın ortasında bir istikrar adası olarak takdir topluyor. Bölgenin kilit ülkesi, kimliğiyle öne çıkıyor. Etrafımızdaki yangının ülkemize sıçramasına asla müsaade etmedik. Dengeli, itidalli ve hakkaniyetli politikalarla bütün bu süreçleri hamdolsun başarıyla yönettik, yönetmeye de devam ediyoruz" dedi.
"Türkiye'yi hiç olmadığı kadar huzurlu, müreffeh ve güzel günler bekliyor"
Erdoğan, "Bir de bu dönemde asrın felaketi denilen 53 binden fazla canımızı kaybettiğimiz 6 Şubat depremlerini yaşadık. Sadece depremin Türkiye ekonomisine faturası ne, biliyor musunuz? 104 milyar dolar. Diğer krizlerin ve çatışmaların da ekonomimize bazı olumsuz yansımaları oldu. Küreselleşen dünyada bunu engellemek maalesef mümkün değil. Lakin şunu biliyoruz; bu sorunların sıkıntıların, zorlukların tamamı gelip geçicidir. Türkiye, Allah'ın izniyle hepsinin üstesinden gelecek kabiliyete sahiptir. Şimdi bazı güçlüklerimiz olsa da Türkiye'yi hiç olmadığı kadar huzurlu, müreffeh ve güzel günler bekliyor. Üstat Necip Fazıl ne diyordu 'vur kazmayı da Ferhat çoğu gitti, azı kaldı.' Evetİ milletçe biraz daha sabredersek, inşallah her alanda hedeflerimize çok yaklaşmış olacağız. Bunu da son 22 yıldır olduğu gibi yine siz Dadaşların desteği ve duasıyla yapacağız" diye konuştu.
"Millete sürekli karamsarlık aşılıyor"
Muhalefeti eleştiren Erdoğan, "Ülkemizde başını muhalefetin çektiği bir kesim tali sorunları büyüterek, dönemsel sıkıntıları abartarak, millete sürekli karamsarlık aşılıyor. Millette aynı yöne bakmak, aynı sevinci paylaşmak, aynı yolda yürümek yerine rüzgar gülü misali, yel nereden eserse yönlerini oraya dönüyorlar. Bunlardan bir şey olmaz. Öyle bir ruh hali içindeler ki milletin kazanmasına tahammülleri yok. Öyle bir girdaba girmişler ki ülkenin kazanmasına tahammülleri yok. AK Parti kaybetsin, AK Parti ve Cumhur İttifakı yıpransın da gerekirse, Türkiye batsın diyecek kadar muvazeneyi yitirmiş vaziyetteler. Cehalet adeta paçalarından akıyor. Dünyada ne olup bittiğini zaten bilmiyorlar. Sınırlarımızın ötesinde olanlar, umurlarında bile değil. Ezberlerinin ideolojik saplantılarının esiri olmuşlar" dedi.
"Bu sevinci, bu coşkuyu paylaşmaktan bile aciz durumdalar"
Suriye'de Beşar Esad yönetiminin sona ermesinin ardından yaşanan gelişmelere değinen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Geçtiğimiz günlerde komşumuz Suriye'de kelimenin tam anlamıyla bir halk devrimi gerçekleşti. 61 yıllık zulmün, baskının, katliamın ve karanlığın ardından Baas rejimi artık tamamen tarihe karıştı. Ülkesinde 1 milyon masumun ölümüne sebep olan Esed, kuyruğunu kıstırıp, bir gecede Şam'dan kaçmak zorunda kaldı. Suriye halkı 13 yıl süren çetin mücadele neticesinde kendileriyle birlikte bizleri de gururlandıran muhteşem bir zafere imza attı. Halep'in, Hama'nın, Humus'un, Lazkiye'nin, Şam'ın sokaklarında yıllar sonra insanların yüzü gülüyor. 13 yıl sona ilk defa Suriyeli kardeşlerimiz geleceklerine umutla, sevinçle, heyecanla bakıyor. Suriyeli mazlumlar, 13 senedir kendilerine kol kanat geren Türkiye ve Türk milletine en samimi duygularla teşekkür ediyor ve dua ediyor. Ay yıldızlı al bayrağımız, Özgür Suriye bayraklarıyla yan yana Suriyeli kardeşlerimizin evlerini süslüyor. Suriyeli mazlumlar, 'Allah Türkiye'den, Türk milletinden razı olsun' diyor. Ama bakıyorsunuz; birileri buna tahammül edemiyor. Bu sevinci, bu coşkuyu paylaşmaktan bile aciz durumdalar. Suriyeli kardeşlerimizin zaferini gölgelemek, bu önemli başarıya çamur atmak adına akla ziyan komplo teorileri üretiyorlar. Neymiş? 'Suriye halkının arkasında emperyalist mahfiller' varmış. Neymiş? 'Baas rejiminin yıkılması, Türkiye'nin çıkarlarına zarar verirmiş.' Daha bunun gibi akla, mantığa, dış politikanın temel öğretilerine aykırı bir sürü zırvayı arka arkaya sıralayarak, siyaset yaptıklarını zannediyorlar. Burunların ucunu görmeyecek kadar cehalet çukuruna batmışlar fakat Suriye'deki güya büyük oyunu hemen çözüveriyorlar."
"Diplomasi tıpkı siyaset gibi ince bir sanattır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Diplomasi tıpkı siyaset gibi ince bir sanattır. Diplomasi tıpkı siyaset gibi akıl ister, birikim ister, öngörü ister. Basiret, feraset, stratejik sabır ister. Diplomasi birkaç hamle sonrasını değil; on hamle sonrasını hesaplamayı gerektirir. Diplomaside sadece bugünü değil, yakın ve uzak geleceği de şimdiden planlamanız, çok iyi düşünüp kapsamlı analizler yapmanız icap eder. Kendi adımlarınızla birlikte rakiplerinizin hatta hasımlarınızın hamlelerini de dikkate almak her türlü senaryoya hazır olmak durumundasınız. Bakın bu kardeşiniz yarım asırdır siyaset sahnesinde. Sizlerin takdiriyle, aziz milletimizin teveccühüyle son 22 yıldır da bir nevi kurtlar sofrası olan uluslararası arenada Türkiye'yi temsil ediyoruz. Kendi tecrübelerimizin yanı sıra 2 bin 200 yılı aşan geleneğe sahip Türk devlet aklının rehberliğinde planlarımızı yapıyoruz, adımlarımızı yine buna göre atıyoruz" dedi.
"22 yıl boyunca milletimizin başını yere eğdirmedik"
Erdoğan, "Şu ana kadar binlerce toplantıya, binlerce zirveye iştirak ettik. Çok zorlu müzakerelerde ülkemizin ve milletimizin hakkını savunduk. Allah'a hamdolsun 22 yıl boyunca milletimizin başını yere eğdirmedik. Her zaman bin düşündük ama bir söyledik. Üstad Necip Fazıl'ın o veciz ifadesiyle 'zifiri karanlıkta ak sütün içindeki ak kılı fark edecek kadar gözü keskin bir akılla' işte böyle bir titizlikle işte bu teyakkuz haliyle diplomasiyi yürüttük. Türkiye'nin büyüklüğüne, devletimizin itibarına, kuvvet ve kudretine hiçbir yerde halel getirmedik. Muhalefetin eski genel başkanı gibi ülke ülke dolaşıp, Türkiye'yi şikayet edenlerden, kendi ülkesini yabancılara kötüleyenlerden asla olmadık" diye konuştu.
"4 milyon Suriyeli kardeşimizi bu topraklarda misafir ettik"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dadaşlardan aldığımız güçle, her türlü uluslararası meselede adaletten yana, haktan yana, insani değerlerden ahlaktan yana tavır takındık. Dünyanın neresinde zulme uğrayan varsa diline, inancına, derisinin rengine bakmadan mazlumun yanında dimdik durduk. Bundan 13 yıl önce ülkelerindeki çatışma ve terörden kaçan Suriyeli muhacirlere bu hassasiyetle gönlümüzün ve ülkemizin kapılarını açtık. Batılı ülkelerin sırtını döndüğü ve ölüme terk ettiği bu mazlumlara sadece insanlık adına, kardeşlik adına, Müslümanlık adına sahip çıktık. Muhalefet bunu anlayamadı, anlayamaz. Kimi akıllar bunu idrak edemedi. Kimi gazeteciler, kimi medya mensupları bunu bir türlü kavrayamadı. Yalnız bırakıldığımız, haksızca eleştirildiğimiz çok zaman oldu. Sığınmacıları siyaset ve seçim malzemesi olarak kullanacak kadar vicdanını kaybedenler oldu. 4 milyon Suriyeli kardeşimizi bu topraklarda misafir ettik" dedi.
"Baas düşünce CHP'nin hayalleri de mi suya düştü?"
Erdoğan, şöyle devam etti:
"CHP, ana muhalefet hep birlikte ne dediler; 'Biz sizi gelir gelmez tekrar Suriye'ye göndereceğiz.' Biz ne dedik? 'Hayır asla ensarız ve bu muhacir kardeşlerimizi de göndermeyeceğiz. CHP eski genel başkanının körüklediği nefret dalgasının asıl gayesinin ne olduğunu bugün daha net görebiliyoruz. Yere göğe sığdıramadıkları Baas rejiminin karanlık ve çirkin yüzü, hapishane denilen ölüm kamplarında şimdi tek tek ortaya çıkıyor. Ama bunlara rağmen ne CHP'nin eski genel başkanı ne de Sayın Özel, Suriye krizi ve sığınmacılar meselesinde bir öz eleştiri yapmadılar. Haklarına girdikleri insanlardan helallik dilemiyorlar. Son ana kadar neden Esed denilen zalimin reklamını yaptıklarını, neden Esed'den medet umduklarını millete izah edemiyorlar. Suriyeli kardeşlerimizin Türk bayraklarıyla zaferlerini kutlamasından niçin rahatsız olduklarını söylemiyorlar. CHP yönetiminin Baas diktatörlüğünü bu kadar sempati beslemesinin sebebini açıkçası milletimiz gibi biz de merak ediyoruz. Ne oldu? Baas düşünce CHP'nin hayalleri de mi suya düştü? Baas kaybedince otomatik olarak CHP'de mi kaybetmiş oldu. Rahatsızlıkları nedir? Bunu açıklığa ve açığa kavuşturmalıdırlar. Sayın Özel, önceki gün sığınmacılarla ilgili yanlış mantık yürütmeyle de olsa ilk defa doğru bir cümle kurdu. Sığınmacıların savaş yorgunu bir ülkeye dönüşlerinin zaman alacağını dolaylı bir şekilde ikrar etti."
"Suriye halkının yanında olacağız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sayın Özel'in bunu bize değil; hala mülteci düşmanlığı yapan kendi belediye başkanlarına söylemesi gerekir. Sayın Özel, bu tespitini Esed'in ölüm kampları gördüğü halde Suriyeli mazlumlara nefret kusan belediye başkanları ile paylaşmalıdır. Bunu yapmadıktan sonra sehven de olsa söylediği doğru sözlerin hiçbir kıymeti olmaz. Burada şunu açık ve net ifade etmek durumundayım. Muhalefetin kışkırtmalarına rağmen Suriye krizinde ne kadar isabetli davrandığımızı hamdolsun bugün daha iyi görüyoruz. Suriyeli kardeşlerimizi ölüme göndermeyerek, ne kadar büyük bir hayra vesile olduğumuzu bugün daha iyi anlıyoruz. Hem kardeşlik ve komşuluk görevimizi hakkıyla yerine getirdik hem de insanlık sınavından alnımız ak, başımız dik bir şekilde çıktık. İşte bugün Şam Büyükelçiliğimizi faaliyete geçiriyoruz. Suriye'nin yeniden imarı ve ayağı kaldırılmasında da tüm kesimleriyle Suriye halkının yanında olacağız. Bu vesileyle bir kez daha Erzurum'la birlikte muhacire ensar olan tüm vatandaşlarımdan Allah razı olsun diyorum" dedi.
Konuşmasının sonunda Erzurum'a yaptıkları yatırımları da anlatan Erdoğan'a, AK Parti İl Başkanı İbrahim Küçükoğlu, günün anısına hediye verdi.
Mehmet Sekmen'den ziyarete ilişkin paylaşım
Sekmen, ziyaretle ilgili şu açıklamayı yaptı:
“Sayın Cumhurbaşkanımıza hayata geçirdiğimiz projeler, devam eden çalışmalar ve gelecek hedeflerimizle ilgili kapsamlı bir brifing sunduk. Erzurum’umuzun kalkınması ve gelişimi için yürüttüğümüz yatırımlarımız hakkında detaylı bilgi paylaşarak, kadim şehrimize kazandırdığımız değerlerin istikrarla artacağına olan inancımızı bir kez daha ifade ettik. Cumhurbaşkanımızın Erzurum’a ve Can Dadaşlara olan samimi ilgisi, şehrimize yönelik güzel dilekleri ve bizlere verdiği destek, çalışma azmimizi ve hizmet kararlılığımızı güçlendirdi. Her zaman olduğu gibi bu ziyaretinde de Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliği, azmi ve vizyonu bizlere yol gösterdi. Kadim şehir Erzurum’umuz, tarih boyunca olduğu gibi bugün de milletimizin birlik ve beraberliğinin, ülkemizin aydınlık geleceğinin simgesi olmaya devam edecektir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, belediye ziyaretinin ardından kentten ayrıldı.