Cumhurbaşkanı Erdoğan, İtalya ve İspanya ziyaretleri dönüşünde uçakta gazetecilere açıklamada bulundu ve soruları yanıtladı.
"Suriye'de terör örgütünün yapmaya çalıştığı sözde seçim Türkiye'nin kararı ve tutumu sonrasında ertelendi ama iptal edilmedi ve yeniden deneme ihtimalleri bulunuyor. Eğer yeniden bu seçimi yapmaya çalışırlarsa Türkiye'nin tavrı ne olur?" sorusuna karşılık Erdoğan, "Ortada seçim falan yok, öncelikle bunu belirtelim. Ortada terör örgütünü meşrulaştırma ve bölgede bir teröristan kurmak için tertiplenmiş bir oyun var." diye konuştu.
Oyun bozma konusunda ne kadar mahir olduklarını bundan önceki süreçlerde net şekilde gösterdiklerini belirten Erdoğan, şunları söyledi:
"Tabii burada Suriye yönetimi de kesinlikle onlara bu noktada rahat adım atma veya hareket etme müsaadesini vermeyecektir, vermez. Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan Moskova'daydı. Moskova'da Sayın Putin'le bu konuları etraflıca görüştüler. Rusya Dışişleri Bakanı Sayın Lavrov'la görüşmeleri oldu. Suriye'de PKK terör örgütünün ve diğerlerinin rahat hareket etme imkanı inşallah olmayacaktır. Böyle bir durum olduğu anda zaten biz de ilgili birimlerimizi gerekli şekilde seferber ederiz. Burnumuzun dibinde bir teröristan kurdurmayız. Bunun için gereken ne ise yapmaktan da asla ve asla imtina etmeyiz."
"Bizim için şu anda Eurofighter önemli"
"Bu ziyaretinizde Eurofighter meselesi gündeme geldi mi? Almanya'nın bir blokajı var bunu aşmak mümkün olacak mı?" sorusu üzerine de Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bu konuyu Sayın Sanchez'le görüştük. İspanya'nın biliyorsunuz eğitim uçakları önemli. Bu eğitim uçaklarından bize verebilme şansları veya kabiliyetleri var. Ama Almanya'yla temas noktasında bu konuda bize yardımcı olma durumunu kendilerine söyledim. Eurofighter'la ilgili böyle bir görüşme yapabileceğini ifade etti. Ama hepsinden öte bizim için şu anda Eurofighter önemli. Bu konuda Almanya da artık yumuşadı. İlgili bakanlarımız muhataplarıyla gerekli görüşmeleri yapıyorlar, yapacaklar. Bizim temel yaklaşımımız bellidir, ihtiyaçlarımızı öncelikle NATO müttefiklerimizden karşılamak isteriz. Fakat sürecin sonunda olumsuz bir sonuç elde edilirse alternatifsiz de değiliz. KAAN'ımız artık kanatlandı. İlerleyen dönemlerde seri üretimin başlaması ve envantere giriş sürecinin tamamlanması sonrası bu konuda sıkıntımız da kalmayacak. Bir dönem benzer süreci insansız hava araçlarında da yaşamıştık. O zaman da müttefiklerimizden bunları alamamıştık. Sonra ne oldu, insansız hava araçlarımızı en yüksek kalitede ürettik. Şimdi birçok ülke bunları alabilmek için Türkiye’nin kapısını çalar hale geldi."
"İbre bizden yana dersem abartmış olmam"
Avrupa'da aşırı sağ ve ırkçı partilerin yükselişinin görüldüğü belirtilerek, "Son olarak Avrupa Parlamentosu seçimlerinde birçok ülkede sandıkta ciddi bir güç elde ettiler. Bu durum Türkiye- Avrupa Birliği ilişkilerini nasıl etkileyecek, Türkiye oluşan bu yeni durumla ilgili yeni bir strateji belirleyecek mi?" sorusuna karşılık Erdoğan, "Şu anda özellikle bizim Avrupa Birliği üyesi ülkelerle atacağımız adımlarda ibre bizden yana dersem abartmış olmam." ifadesini kullandı.
Bu konuyla ilgili olarak şu anda Avrupa Birliği'nden Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılan partilerin çoğunun Türkiye'nin ne denli haklı olduğunu kabul ettiğini dile getiren Erdoğan, "Mesela onlardan biri İspanya Başbakanı Sanchez. Türkiye'nin duruşunu takdirle karşıladığını bizlere ifade etti. Almanya Başbakanı Olaf Scholz da bu noktada olumlu duruş sergiliyor. O da Türkiye'ye bakışı lehte olanlardan. Biz işimize bakacağız. Bu süreçte Türkiye'nin gerek Almanya'da gerek İngiltere'de gerek Fransa'da yakaladığı şanslar var. Biz bu şanslarımızı da güçlü durarak denemeye devam edeceğiz." değerlendirmesini yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, uzun zamandan beri, yaklaşan tehlikeyi işaret ettiklerini, özellikle Avrupa'da yükselen ırkçılığın bir tehlike olduğunu, buna imkan verilmemesi gerektiğini muhataplarına anlattıklarını belirterek, şöyle devam etti:
"Sokaklarını, meydanlarını insanların kutsallarına hakarete, yabancı karşıtlığına açan, onların sırtlarını işlerine geldiği için sıvazlayan ülkeler, şimdi görmezden geldikleri gerçekle yüzleşti. Sık sık söylediğimiz bumerang etkisi işte tam olarak budur. Avrupa'nın 'zararın neresinden dönersek kardır' anlayışıyla hareket etmesi ve gerçekçi tedbirleri hayata geçirmesi elzemdir. Yoksa bu ateş herkesi yakacak boyuta ulaşır. Terör konusunda da benzer bir tehlike söz konusudur. Testi kırılmadan Avrupa'ya çağrımızı tekrarlıyorum. Gelin terörün her türlüsü ile ayrım gözetmeksizin mücadele edelim. Gelin terör belasını birlikte gündemimizden nihai biçimde çıkartalım."
"Asla duruşumuzdan taviz vermeyeceğiz"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 12 Haziran'da yaptığı yazılı açıklaması sorulan Erdoğan, şunları söyledi:
"Sayın Devlet Bey'in yapmış olduğu açıklama bir devlet adamı yaklaşımıyla, sakin, herhangi bir tartışmaya fırsat vermeden yapılmıştır. Konuyu bu şekilde kapatmış olması, bence gayet isabetlidir. Bizler Cumhur İttifakı olarak asla duruşumuzdan taviz vermeyeceğiz. Parti sözcümüz Ömer Çelik Bey zaten gereken açıklamaları detaylıca yaptı. Bu açıklamalarda da dikkat ederseniz tahrik ve dalaşma yoktur. Sadece net bir duruş vardır. Cumhur İttifakı'nın bir tarafı olarak partimizin duruşunu belirtmesi bakımından Ömer Bey'in açıklaması isabetli olmuştur. Diğer taraftan CHP'den yapılan bazı açıklamalar oldu. Biz iadeiziyareti yapmak suretiyle siyasete bir yumuşama, bir kibarlık getirelim dedik. Ama bu kibarlıktan anlamayanlar İstanbul'da basın toplantısı yaptılar ve orada belli ki birilerinin etkisi altında kaldılar. Demek ki bazı yerlerden onay aldılar. Bunlar tabii doğru şeyler değil, güzel şeyler değil. Sürece katkı sağlayan şeyler değil. Yani bu, yumuşama değildir. Siyasete yeni bir başlangıç getirme değildir. Bizim iadeiziyaretimizi demek ki hazmedemediler. Eğer bu iadeiziyaretimizi CHP'nin başındaki arkadaş hazmedebilseydi, bu tür bir açıklamayı yapmaya gerek duymazdı. Böyle bir açıklama karşısında ben Cumhurbaşkanı olarak, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin başkanı olarak, buna cevap vermeyi dahi yanlış bulurum. Ama onlar ne yaparsa yapsın. Biz Cumhur İttifakı olarak aynı duruşumuzu, aynı dayanışmamızı devam ettireceğiz. Şunu da söyleyeyim, Cumhur İttifakı bir altılı masa değildir. Altılı masanın içinde yer alanlar, bildiklerini okusunlar."
"Türkiye'nin artık darbe anayasası ayıbından kurtulması gerekiyor"
Gündemdeki önemli konulardan birinin de yeni anayasa olduğu belirtilerek, "Özgür Özel'le görüşmenizde de bu gündeme geldi. Türkiye artık çağdaş ve sivil bir yeni anayasa yapabilecek mi? Neler düşünüyorsunuz?" sorusu üzerine Erdoğan, Türkiye'nin bu yeni dönemde yeni anayasayı gündemine almak suretiyle bir adım atabileceğini söyledi.
"Bizim bu ziyaretleri yapmamızın altında yatan gerçek de 'her ne kadar ters görünse de CHP ile de böyle bir anayasa yapma başlığı altında buluşabilir miyiz?' arayışıydı." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Teklifimizi yaptık. Onlardan 'niye olmasın' noktasına gelen bir yaklaşım gördüm. Fakat iki gün sonra ortaya maalesef arzu etmediğimiz bir yaklaşım çıkınca bu durum da bizi üzmedi değil. Türkiye'nin artık darbe anayasası ayıbından kurtulması gerekiyor. Bu, siyaset kurumunun ve Meclisin millete karşı asli görevidir. Hiçbir siyasi parti bu yükümlülükten kaçamaz. Gerek Meclis Başkanımız Numan Kurtulmuş'un girişimleri, gerek bizim temaslarımız, artık yeni anayasa için adım atmanın zamanının geldiğini ortaya koymuştur. Mevcut anayasada birtakım değişiklikler yapılmış olması, darbe ruhunun anayasamızdan silindiği anlamına gelmiyor. Kaldı ki 1982 yılından bu yana dünya değişti, Türkiye gelişti ve yeni ihtiyaçlar ortaya çıktı. Milletin ihtiyaçlarına tam hizmet eden ideal anayasa bu millete siyasetin borcudur."
"İşi sıkı tutuyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Enflasyonla ilgili uygulanan politikalarda hedefe doğru yaklaşıldığı görülüyor. Tam olarak rahatlama için hedef nedir?" sorusu üzerine de şunları kaydetti:
"Yılın son çeyreğini bekleyeceğiz. Yılın son çeyreğinde inşallah bunlar tam manasıyla görünecek. Şu anda işi sıkı tutuyoruz. Ama bütün mesele yine geliyor, faiz olayına dayanıyor. İnşallah faizde atacağımız adımlarla enflasyonu son çeyrekte çok daha olumlu bir konuma taşımış olacağız. Nitekim ekonomide dengelenmeye yönelik politikalar meyvelerini veriyor. Cari işlemler açığı önemli ölçüde azaldı. Mayıs itibarıyla yıllık ihracatımız 260 milyar doları aştı. İthalatımızdaki düşüş aynı şekilde sürüyor. Merkez Bankası rezervlerimiz 146,2 milyar dolarla tarihimizin en yüksek seviyesine çıktı. Rezervlerdeki artış devam edecek. Hayat pahalılığını tetikleyen sebeplerden olan fahiş fiyat artışları ve fırsatçılıkla mücadelemizden de taviz vermiyoruz. Milletin aşına ve ekmeğine kan doğrayanlara göz açtırmayacağız. Bu kritik süreci bir taraftan mali disiplini koruyup, kamuda tasarrufu teşvik ederek, diğer taraftan denetimleri artırarak hassasiyetle yürüteceğiz."