Genel

Eğitimciler "tarikat, cemaat" protokolüne tepkili

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in açıklamaları, eğitim camiasında tartışma yarattı.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in, 2023 yılı itibarıyla geçerli olan 2 bin 709 protokolünden 10 tanesinin "tarikat, cemaat" olarak adlandırılan yapılarla yapıldığını belirtmesi, eğitimciler arasında tepkilere neden oldu. Bakan Tekin, bu yapılarla yapılan protokollerin çocukların dağa çıkmasını engellediğini öne sürdü.

Eğitimciler, Bakan Tekin'in bu sözlerine karşı çıkarak, eğitim sisteminin tarafsız ve laik bir yapıda olması gerektiğini savundu. Eğitimciler, "STK" (Sivil Toplum Kuruluşları) şeklinde adlandırılan bu yapıların, öğrencilerin eğitim sürecine dini veya ideolojik etkilerde bulunmasından endişe ediyorlar. Eğitimciler ayrıca, protokollerin seçme ve denetleme konusunda da daha fazla şeffaflık talep ediyorlar.

CGTN TÜRK Özel yayınında konuşan Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, “Burada bir itiraf var. Kamusal sorumluluklar üstlenilmeyerek, eğitimde hem piyasanın hem de tarikat ve cemaatlere alan açılmış durumda. ‘Topu topu 10 tane’ dendi ama sayının bundan katbekat fazla olduğunu biliyoruz” dedi.

“Bu sayede çocuklar dağa gitmiyor” sözlerini de eleştiren Özbay, “Bu ülkede çocukların teröre bulaşıp bulaşmaması, dağa çıkıp çıkmaması tarikat ve cemaatler sayesinde mi engelleniyor? Devlet engelleyemiyor mu? Bakanlık engelleyemiyor mu? Onlar sayesinde mi engelleniyor?” diyerek tepki gösterdi.

15 TEMMUZ HATIRLATMASI

15 Temmuz darbesini hatırlatan Özbay, “Meclise bombalar yağdı. Bunu yapanlar bir zamanlar STK olarak, hizmet hareketi olarak adlandırılıyordu. Bu ülke paralel bir devlet yapılanması oluşturmuş, terör eylemine kalkışmış bir tarikatı gördü. Şimdi yenilerini mi görmemiz gerekiyor” dedi.

Eğitim camiasında dikkat çeken bir diğer tartışmada müfredat değişikliğine ilişkin. Bakanlık okullarda "adabı muaşeret" müfredatı oluşturdu. Buna göre; ortaokullarda "görgü kuralları ve nezaket", liselerde ise "adabı muaşeret" adı altında seçmeli dersler olacak. Bu derslerin içeriğine ilişkin bir ayrışma var. Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, eğitimin tüm bileşenlerinin fikirlerinin alınmamasını eleştiriyor. Milli Eğitim Bakanlığı'nın bu tür kararları alırken daha geniş bir paydaş katılımını sağlaması gerektiğine işaret etti. Özbay şunları söyledi: Eğitim, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda kültür devriminin temelini oluşturuyordu. Tüm yurttaşların, tüm çocukların eşit eğitim hakkını ve toplumsal değişimin, kültür devriminin temelinde eğitim olduğunu çok net bir şekilde teşhis etmiş ve tedaviyi de ona göre uygulamıştır. Yaptığı en önemli şeyde eğitim öğretim birliğiydi. Şu tarif yapılmıştı. Bir toplumun bireylerine farkı farklı eğitimlerden geçirirseniz orada kafaları ayrıştırmış olursunuz. Kafalar ayrıştığında toplum da ayrışmış olur. Eğitimi bilimden, akıldan, çağın gereklerinden uzaklaştırdığında da toplumsal olarak dünyadaki gelişmeleri yakalayamayacağınızı tarif etmişti. Eğitim de bunun üzerinden inşa edildi. Anayasanın da ve ona bağlı olarak müfredatının da laik, bilimsel temelli olması gerekirdi tarif edilmişti. Bu yüzden müfredatlar ülkelerin en az anayasaları kadar önemli. Bunlarla ilgili tüm değişiklikler eğitimin tüm bileşenleri ile tartışarak değerlendirilmesi lazım. 2002 yılından bugüne yapılanlara bakınca üç defa müfredat değiştirildi, 16 defa sistem değişikliği yapıldı. Artık sistemin bile başının döndüğünü görüyoruz. Eğer müfredat değiştirecekseniz önce uygulamalar yapmanız gerekir. Nasıl bir sonuç ortaya çıktığına bakarsınız. Bu değişim isteğinizin bilimsel bir altyapısı olması lazım. Ancak siyasi iktidarın tarifinin böyle olmadığını görüyoruz. Aslında kendisinin de tarif ettiği nesil yetiştirme projesinin dayanağı olarak eğitimi kullanmak istiyor. Bu dersin içeriğinde de saygı, görgü, nezaket kurallarının evrensel tarifleri ve temel eğitim düzeyindeki çocuklara kazandırılmak istenenler değil iktidarın kendi değer yargıları üzerinden oluşturmak istediğini anlıyoruz.”

"ÖĞRETMENİN ROL VE İŞLEVİ, BAŞKA UNSURA DEVREDİLEMEZ”

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylani de sosyal medya hesabından "tarikat-cemaat protokolü" ilişkin bir paylaşım yaptı. Geylani, “Okul ve öğretmenin rol ve işlevi, başka hiçbir unsura devredilemez!” dedi. 15 Temmuz hatırlatması da yapan Geylani, “Özellikle eğitimci kimliğinden yoksun, pedagojik formasyonu olmayan, çocuk ve öğrenci psikolojisinden bihaber profillerle örgün eğitim sürecine dahil olmak, geleceğimize ihanet anlamı taşımaktadır. Hele ki, okullarımız ve öğrencilerimiz, adı ve sıfatı ne olursa olsun hiçbir oluşum ve grubun, proje ve deney sahası olamaz! Ülkemiz bu husustaki tedbirsizliklerin bedelini 15 Temmuz’da acı şekilde ödemiştir. Milletimize benzer travmaları yaşatmaya kimsenin hakkı yoktur! Tarihi vebali vardır…” dedi.

https://youtu.be/mKa3ZeWGtRc?si=O9m8ZIq6U3lrL3I0

ü

ü