Gökhun Göçmen “ABD, Avrupa ve Japonya tarafından kontrol edilen dünyanın eski bilim düzeni sona erdi”

Bu ifadeler 2019 yılında “Çin bilimsel bir süper güç olabilir mi?” araştırması yapan ünlü Economist dergisine ait. Dergi aradığı sorunun yanıtı 2024 yılında buldu ve kapağına taşıdı. Dergi haziran sayısında “Çin’in bilimsel yükselişi: Memnuniyet mi endişe verici mi?” başlığı ile okurlarıyla buluştu.

Economist'e göre Çin’in üstünlüğü tartışmaya kapatan iki tane temel veri bulunuyor. Bunlardan ilki Çin’in ürettiği yüksek kaliteli bilimsel makalelerin alıntılanma sayısı. Clarivate isimli araştırma şirketine göre Çin merkezli makalelerin alıntılanma sayısı Amerika Bileşik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birliği’ni (AB) geride bıraktı. Oysa çok değil 2000’li yılların başında ABD merkezli makaleler Çin’den 20 kat daha fazla alıntılanıyordu.

Cumhurbaşkanı Xi, Makao’dan ayrıldı Cumhurbaşkanı Xi, Makao’dan ayrıldı

Çinli bilim insanlarının birbirlerinin makalelerine daha fazla alıntı yapmasının böylesine bir tabloya neden olduğu yönündeki eleştirilere de yanıt veren Economist, Nature Index isimli saygın bilimsel kurumun sonuçlarına işaret etti. Seçkin bir hakem kurulunun makalelerin kalitesini test ettiği Nature Index raporunda ABD merkezli makalelere Çin’den 3 kat daha fazla vurgu yapılırken, ibre 2023’te Çin’i göstermekteydi.

"Çin mucizesine sınır koymak akıllıca değil"

Bilimsel başarının arkasında Çin’in yükselen üniversitelerinin yer aldığını vurgulayan Economist “Henüz Batı’da bilinen isimler olmayabilir ancak Şanghay Jiao Tong, Zhejaing ve Pekin (Beida) üniversitelerinin Cambridge, Harvard ve Zürih ile aynı anda duyulmasına alışın.”  tavsiyesinde bulunuyor.

Oxford Üniversitesi’nden Profesör Simon Margison dergiye verdiği demeçte Tshinghua Üniversitesi’nin dünyadaki bilim ve teknoloji alanında bir numara olduğu” tespitinde bulunarak “Bu inanılmaz. Bunu bir nesilde başardılar.” ifadelerini kullandı. Profesör Margison, Çin’in yönetim sisteminin bilimsel buluşları yavaşlatacağı yönündeki iddialara da “Çin mucizesine sınır koymanın çok akıllıca olmayacağını düşünüyorum. Çünkü şimdiye kadar hiçbir sınırı yoktu.” yanıtını verdi.

Çin’in bilimsel üstünlüğünün bir diğer parametresi de ülkenin aldığı patent sayısı. Çin şu anda patent sayısı bakımından liderliğini korurken, uzmanlar patentlerin Batı’dakilerin aksine “sıfırdan buluş” değil, var olanların geliştirilmesi olduğuna dikkat çekiyor. Buna karşın Economist Çin’in tercih ettiği bu yöntemin bir dezavantaj olmadığının altını çiziyor. Dergiye göre Çin emek gücü avantajını ve güçlü endüstriyel sistemini harekete geçirerek büyük ölçekte üretime geçebiliyor.

Türkiye’nin “deniz kaplumbağaları” nasıl dönecek?

Çin’in elde ettiği başarıların Ay’ın karanlık yüzünde çalışmalar yapacak kadar ilerlemesinin altında Türkiye’nin de alabileceği dersler var. Bunlardan ilki ve en önemlisi yurt dışına giden parlak araştırmacılarımızı nasıl geri döndürebileceğimiz olabilir. Economist’e göre Çin yönetimi beyin göçünün üstesinden Çincede eve dönüş ile özdeşleştirilen “deniz kaplumbağaları” projesi ile geldi. “Bin gençlik yeteneği” başlığıyla duyurulan kampanya uyarınca Çin, yurtdışındaki 40 yaşının altındaki araştırmacılarına eve dönmeleri için 500 bin yuan (satın alma paritesine göre 150 bin dolar) teklif ederken, bu kişilere üniversitelerinde laboratuvar kurma garantisi sundu. Netice şaşırtıcı olmayacak biçimde başarıyla sonuçlandı. Geçen yıl Science dergisinde yayınlanan bir çalışma, programın yüksek vasıflı genç araştırmacıları geri getirdiğini ortaya çıkardı ve dahası bu kişiler ortalama olarak akranları arasında en üretken %15'lik dilimdeydi.

Türkiye’nin de kendine özgü bu tip kampanyaları uygulamaya koyması sevindirici haberleri beraberinde getirecektir. Bununla birlikte devletin mali destek sunması gereken diğer alanın Ar-Ge çalışmaları olduğuna şüphe yok. Zira Çin’in araştırma-geliştirme yani Ar-Ge’ye yaptığı yatırımı 2000’den bu yana 16 kat arttırarak 668 milyar dolara çıkartması başarıya giden yolun finansal destekten geçtiğini gösteriyor. Sadece geçen yıl Çin, GSYH’sının yüzde 2,2’sini Ar-Ge’ye ayırırken, Türkiye için bu oran yüzde 1,2 ile sınırlı kaldı.

Güçlü devlet bilimsel devrimin önünü açıyor

Liberal teorilerin aksine Çin deneyimi bilimin gelişmesinde en büyük rolü devletin oynadığını kanıtlıyor. Ekonomist dergisine göre öncelikler sıralaması yapan Çin’in nitelikli makalel alanında Batı’yı geride bıraktığı alanların başında fizik, mühendislik, çevre bilimi/botanik, matematik ve bilgisayar bilimi geliyor.

Çin liderliğinin 1 milyar 400 milyonu aşan ülkede gıda güvenliğinin en ön sıraya yazmasına paralel olarak son yıllarda tarımsal verimliliği artırmak adına önemli çalışmalara imza atıldı. Avrupalı botanik alanındaki dergilerdeki makale başvurularının neredeyse yarısı Çin’den gelirken, teorik kazanımların tarlalara da yansıdığı görülüyor. Nitekim Çinli bilim insanları geçtiğimiz birkaç yılda buğday tanelerinin uzunluğunu ve ağırlığını artıran, sorgum ve darı gibi mahsullerin tuzlu topraklarda yetişme yeteneğini geliştiren ve yaklaşık yüzde 10 oranında verimi artıran bir tohumun ekimine izin verdi.

Bilimsel gelişimde devletin öncelikleri belirlemesi kadar uzun erimli kalkınma planlarının da devlet tarafından hayata geçirilmesi Çin’in başarı sırları arasında yer alıyor. 2006 yılında 15 yıllık bilimsel gelişime dair vizyon planı hazırlanırken, 2021 yılında bu plana yapay zeka, kuatum teknolojileri, biyoteknoloji ve sinir bilimi gibi alanlar eklendi.

Şişirme makalelere karşı denetim şart

Türkiye’de akademi dünyasında sıkça tartışılan konuların başında üniversite sayısının çokluğuna rağmen yayınlanan makale sayısı ve bu makalelere verilen referansın azlığı yer alıyor. Çin’in bilimsel serüveni bize sorunun sadece Türkiye’ye özgü olmadığını ve çözülebilir olduğunu kanıtlıyor.

Çin yönetimin makalelere verdiği teşvikten yararlanmak isteyen kişilerin birbirlerine referans verdiği ve ülkede düşük kaliteli çok sayıda makale yazan grupların olduğu kamuoyuna yansımıştı. “Makale karteli” olarak adlandırılan yapılara karşı 2021 yılında savaş açan Çin yönetimi bilimsel yayınlara sıkı bir denetleme getirdi ve Ekonomist dergisinin bildirdiğine göre Çinli bilim inşalarının kendilerine verdiği referans sayısı ciddi anlamda düşüş gösterdi. Dergi “Çin’in orta düzeyli üniversiteleri de bu alanda Batılı benzerlerine yaklaşıyor.” değerlendirmesinde bulundu.