Zülal Çelik
UNRWA eski yöneticisi Dr. Lex Takkenberg, CGTN Türk’e verdiği röportajda, İsrail’in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarının büyüyen insani krizlere yol açtığını ve bu saldırıların soykırım niteliği taşıdığını ortaya koydu. Takkenberg, bölgedeki durumun sadece iki ülke arasında bir savaş değil, daha derin bir etnik temizlik ve yok etme planı olduğunu vurguladı.
“Bu açıkça bir soykırım”
Takkenberg, İsrail’in Gazze'ye yönelik operasyonlarının yalnızca Hamas’ı hedef almakla kalmadığını, aynı zamanda Filistin halkını bir bütün olarak yok etme amacını güttüğünü belirterek, "İsrail’in Gazze'ye ve orada yaşayan Filistinlilere yönelik saldırıları, açıkça bir soykırım olarak tanımlanabilir. Bu, sadece bir savaş değil, bölgedeki halkın fiziksel olarak ortadan kaldırılmasına yönelik bir çaba." dedi.
İsrail hükümetinin, Filistinlilerin yaşam alanlarını yok etmek için üniversiteleri, hastaneleri, camileri ve hatta UNRWA gibi insani yardım kuruluşlarını hedef aldığını söyleyen Takkenberg, "İsrail, bu saldırıları Hamas’ı ortadan kaldırmak için yapıyor gibi görünüyor, ama gerçekte bu saldırıların boyutları, ve politika yapıcılarının – cumhurbaşkanından başbakana kadar – söyledikleri, bunun bir soykırım olduğunu açıkça gösteriyor." şeklinde konuştu.
UNRWA'ya yönelik saldırılar
Takkenberg, UNRWA'nın hem Gazze'de hem de Lübnan'da İsrail’in saldırılarıyla karşı karşıya kaldığını belirterek, uluslararası toplumun bu konuda yeterli tepkiyi vermediğine dikkat çekerek "Barış gücü askerlerine yönelik saldırılar, yalnızca uluslararası hukukun ihlali değil, aynı zamanda İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının da açık bir ihlali." dedi.
Uluslararası toplumun ve BM'nin, bu saldırılara karşı daha güçlü ve etkili önlemler alması gerektiğini vurgulayan Takkenberg, özellikle İtalya ve diğer BM üyelerinin İsrail'e yönelik sert tepkilerinin önemli olduğunu söyledi. Takkenberg, bununla birlikte, görüşmelerin ilerlediğini ve umudunun bir ateşkesin sağlanması yönünde olduğunu ifade etti.
“On binlerce Filistinli açlıktan ölebilir”
Takkenberg, İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ablukanın, bölgedeki insani krizi daha da derinleştirdiğini belirterek "İsrail, Filistinlilerin gıda yardımlarına erişimini engelliyor ve bu durum, soykırımın bir uzantısı olarak görülmeli." dedi. Takkenberg ayrıca, bu tür insanlık dışı uygulamaların, dünya kamuoyunun gözleri önünde sürdüğünü belirterek, "Bu, tamamen insan eliyle yaratılmış bir açlık krizi. Eğer dünya müdahale etmezse, binlerce, on binlerce Filistinli açlıktan ölebilir." uyarısında bulundu.
Gazze'deki durumun giderek daha kötüye gittiğini belirten Takkenberg, 21. yüzyılda bu tür olayların yaşanmasını akıl almaz bir durum olarak değerlendirdi ve "Ben de 10 yıl boyunca Gazze’de yaşadım. Şu an gördüklerim karşısında şoke olmuş durumdayım. Arkadaşlarım ve eski meslektaşlarım bana telefonla, sosyal medya üzerinden yaşadıkları durumu anlatıyorlar, inanılır gibi değil." şeklinde konuştu.
Uluslararası Hukuk ve Ceza Mahkemesi neden yavaş işliyor?
Takkenberg, İsrail’in uluslararası hukuku ihlal etmesine karşı bazı ülkelerin çeşitli adımlar attığını ifade etti. Güney Afrika’nın açtığı davanın diğer ülkelerden gelen destekle büyüdüğünü belirten Takkenberg, Türkiye ve diğer ülkelerin de İsrail'in uluslararası mahkemelere taşınması konusunda aktif rol üstlendiğini söyledi.
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin, İsrail’in işlediği suçlarla ilgili soruşturma başlattığını hatırlatan Takkenberg, bu davaların önemli olduğunu ve adaletin sağlanması için daha fazla çaba harcanması gerektiğini vurguladı. Takkenberg, "Birçok ülke, kendi vatandaşlarını da göz önünde bulundurarak, ulusal mahkemelerde dava açmaya başladı. Bu, küresel Güney'deki insan hakları örgütleri ve hukukçular tarafından destekleniyor." diye konuştu.
Takkenberg son olarak, 15 aydır süren bu çatışmaların ve insani krizin hızla derinleştiğini ve uluslararası toplumun bir ateşkes sağlaması gerektiğini söyleyerek "Uluslararası hukukun harekete geçme hızının sınırlı olduğunu ve özellikle ABD’nin BM Güvenlik Konseyi’nde yaptığı vetoların mekanizmanın işlemesini engellediğini gözlemliyoruz. Bu yüzden, maalesef 15 ay geçmesine rağmen hâlâ bir ateşkes sağlanabilmiş değil." dedi.
Takkenberg, küresel toplumun daha etkin bir şekilde harekete geçmesi gerektiğini ve bir an önce Gazze'deki soykırımın durdurulması gerektiğini ifade etti.