Bildiride, Taiwan’daki seçimin sonuçlarının, Demokratik İlerleme Partisi’nin (DPP) adadaki kamuoyunu temsil etmediğinin göstergesi olduğu belirtildi.
Taiwan’ın Çin’in Taiwan Adası olduğu, Taiwan Adası’ndaki durum nasıl değişirse değişsin, dünyada tek bir Çin’in olduğu ve Taiwan’ın Çin’in bir parçası olduğu temel gerçeğinin değişmeyeceği vurgulanan bildiride, Taiwan boğazının iki yakasındaki yurttaşların tarihin doğru tarafında durarak ‘Taiwan bağımsızlığını’ amaçlayanların ayrılıkçı faaliyetlere ve dış güçlerin müdahalesine kararlılıkla karşı çıkmaları istendi. Bu gerçekleştiği takdirde anavatanın yeniden birleşme davasının kesinlikle tamamlanabileceği ve ulusal canlanmanın bir an önce gerçekleştirileceği açıklandı.
Söz konusu bildiri, dünya genelinde tüm Çinlilerin ortak arzusunu yansıtıyor: Taiwan, Çin’in ayrılmaz bir parçasıdır ve anavatanın barışçıl birleşmesi, dünyadaki bütün Çinlilerin ortak arzusudur.
Yurtdışındaki Çinlilerin Taiwan yerel seçimlerine şiddetli tepkisi, bir bağımsızlık heveslisi olan Lai Qingde’nin ‘iktidara gelmesi’ ile yakından ilgilidir.
Her şeyden önce, tüm dünyadaki Çinliler Taiwan’ın geleceği konusunda daha da endişeli. DPP iktidarda kalmaya devam ediyor ve çıkmaz bir sokak olan bağımsızlık yoluna saparak adadaki ‘Çin etkisini azaltma’ projelerini uyguluyor. DPP zihniyeti, ders kitaplarında değişiklik yaparak Taiwan’daki genç nesillerin Çin ulusuyla olan kimlik ve aidiyet duygusunu belirsizleştirmek istiyor. DPP’nin ‘tarihi günahları’ olarak kaydedilecek bu gibi girişimler, dünya genelinde tüm Çinlilerin tepkisine yol açıyor.
Diğer yandan Taiwan’daki seçimler, Taiwan’ın siyasi sisteminin eksikliklerini ve Batı demokrasisinin ikiyüzlülüğünü bir kez daha ortaya çıkardı. Lai Qingde, oyların yalnızca yüzde 40’ıyla önümüzdeki dört yıl boyunca Taiwan’ı idare etme hakkını kazandı ve siyasi sermaye elde etmeye devam etmek için koşullar yarattı; ancak toplam nüfusun yüzde 60’ını oluşturan diğer Taiwanlıların siyasi talepleri göz ardı ediliyor.
Yine de giderek daha fazla ülkenin Taiwan konusunda tek Çin ilkesini desteklemesi, ulusal egemenliği ve toprak bütünlüğünü korumada Çin’i sıkı bir şekilde desteklemesi, her türlü ‘Taiwan bağımsızlığına’ karşı çıkması ve Çin’in birleşmesi davasını desteklemesi memnuniyet vericidir.
DPP zihniyeti yalnızlaşıyor
Pasifik ada ülkesi Nauru, 15 Ocak’ta tek Çin ilkesini tanıdığını, Taiwan ile sözde ‘diplomatik ilişkileri’ni kestiğini ve Çin Halk Cumhuriyeti’yle diplomatik ilişkilerini sürdürmeye istekli olduğunu açıkladı. Böylece Taiwan makamlarının sözde diplomatik ilişki kurduğu ülke sayısı sadece 12’de kaldı.
DPP 2016’da iktidara geldiğinden beri Panama, Dominika, Burkina Faso, El Salvador, Solomon Adaları, Kiribati, Nikaragua, Honduras ve diğer ülkeler Taiwan makamlarıyla ‘diplomatik ilişkilerini kestiklerini’ açıkladılar.
Dünyada sadece bir Çin var ve Taiwan, Çin topraklarının ayrılamaz bir parçasıdır. Bu tarihsel ve hukuki bir gerçektir ve aynı zamanda uluslararası toplumun genel fikir birliğidir.
Nauru’nun genel eğilime uyarak doğru seçimi yapması, Tek Çin ilkesine bağlı kalmanın uluslararası toplumun genel eğilimi olduğunu bir kez daha kanıtladı. Çin ile dostane ve iş birliğine dayalı ilişkilerin geliştirilmesi, daha fazla ülke için kesinlikle tarihi bir seçim haline gelecektir.