2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar cezaevinden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi ile bağlandı.
Duruşmada, hayatını kaybedenlerin aileleri ile taraf avukatları katıldı.
Duruşmada dinlenen binanın müteahhidi tutuklu sanık Bilal Karakuş, apartmanı yaparken kural dışı hareket etmediğini, binayı teslim ettikten sonra kaçak kat yapıldığını savundu.
Karakuş, "Bu binayı kendim yaptım kimse bana yardım etmedi. Tüm sözleşmeler benim adımaydı kimsenin yardımını istemedim hiç kimse bina yapılırken müdahale etmedi ve yardımcı olmadı. Bu bina hatırladığım kadarıyla zemin artı 7 ile 8 katlıydı binayı ne zaman teslim ettiğimi hatırlamıyorum. Arsa sahibi Celal Canpolat yapım kullanım belgesi aldıktan sonra binaya kaçak kat yapmış, bu katın ne zaman yapıldığını bilmiyorum ben o sırada Adıyaman'da değildim." dedi.
Binaya ait kolonların kesildiğini öne süren Karakuş, şöyle konuştu:
"Depremden sonra kendisine daire satışı yaptığımız Rıza Önge, Celal Canpolat'ın apartmanın altında bulunan iş yerinin kolonunun kesildiğini kendisinin de gördüğünü söyledi. Binanın altındaki iş yerleri Celal Canpolat'a aittir. Binanın altı tamamen dükkandı. Kural dışı hiçbir eylemim olmadı, suçsuzum beraatımı talep ediyorum. Ben 74 yaşında hastayım gözelerim kataraktan dolayı görmez oldu, ameliyat olmam gerekiyor, tahliyemi talep ediyorum. Eğer olmazsa da bana 15-20 gün verilmesini bu süre içerisinde de ameliyat olmamı talep ediyorum."
Müteahhit sanık Yavuz Karakuş ise inşa edilen binada herhangi bir yetkisinin ve imzasının olmadığını savunarak, alakasının olmadığı bir dosyadan tutuklu olduğunu öne sürdü.
Babası, kendisi ve kardeşinin de ayrı ayrı şirketlerinin olduğunu belirten Karakuş, "Kardeşim ve babamın şirketleri ayrıdır herkes kendi işini yapmaktadır. Dosyada yer alan kat karşılığı sözleşmenin tarafları arsa sahibi Celal Canpolat'la babamdır. Benim hiçbir resmi evrakta imzam yoktur. Dosya içerisinde yer alan inşaatın babam Bilal Karakuş tarafından yapıldığı açıkça söylenmiştir. Ben bu binanın 100 metre ilerisinde yine aynı arsa içerisinde 2011 yılında başka bir inşaata başladım ve 2013 yılında da tamamladım." diye konuştu.
Babasının ikinci evliliği yapmasının ardından hesaplarının ayrıldığını aktaran Karakuş, şunları anlattı:
"Ben mobilya işi yapıyordum. Kendime ait Zümrüt Taşımacılık İnşaat Limited Şirketi kurmuştum. Kardeşim Ertuğrul Karakuş ise Zümrütsan İnşaat isimli firmayı işletiyordu. Babam Bilal Karakuş'ta Zümrüt İnşaat isimli şirketi işletiyordu. Kimse kimseye ortak değildi, herkesin hesabı ayrıydı. Babam 2011 yılında müteahhitlik işini bıraktı bu bina sonrasında başka bina yapmadı."
"Benim bu binada herhangi bir imzam yoktur"
Vatandaşların mağduriyetini giderdiklerini aktaran Karakuş, "Babam bu işi bıraktıktan sonra tamamlayıp teslim ettiği dairelerde bazı bir takım eksiklikler olursa bizden yardım istendiğinde vatandaşlar mağdur olmasın diye yardımcı oluyorduk. Bu yüzden ortak hareket ettiğimiz düşünüyor olunabilir. Benim bu binada herhangi bir imzam yoktur." ifadelerini kullandı.
Tahliyesini talep eden sanık, "Yaklaşık 1 yılı aşkın süredir benimle ilgili olamayan bir inşaat yüzünden tutuklu bulunmaktayım dosyada sanık sıfatıyla yer alan binanın fenni sorumlusu Sedat Gökay Harıkçı, beni inşaatta hiç görmediğini söylemektedir. Beyanlara bakıldığında benim inşaatla alakam olmadığı anlaşılacak bu nedenle tahliyemi talep ediyorum." dedi.
Binanın teknik uygulama sorumlusu tutuklu sanık Sedat Gökay Harıkçı da bilirkişi raporundaki donatı detaylandırılması eksikliğini kabul etmediğini öne sürerek kendini şöyle savundu:
"Böyle bir olayın yaşanması istemezdim asrın felaketi olan bir depreme maruz kaldık. Dosyada karot numunelerinin nereden alındığına dair fotoğraf bulunmamaktadır. Donatı detaylandırılması eksikliğini kabul etmiyorum Adıyaman'da fenni mesullerden birçoğu hakkında soruşturma başlatılmış ise de tutuklu olan tek fenni mesul benim. Dosyada yer alan bilir kişi raporu eksik düzenlenmiştir. Tahliyemi talep ediyorum."
Sanıkların alınan ifadelerinin ardından müştekiler sanıklardan şikayetçi olduklarını belirtti. Sanık avukatları ise tanıkların dinlenmesini talep etti.
Mahkeme heyeti, sanıkların mevcut hallerinin devamına karar vererek eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı 15 Mayıs'a erteledi.