Amerika'nın Sesi (VOA) Direktörü Michael Abramowitz, 15 Mart’ta sosyal medyadan yaptığı paylaşımda, kurumdaki bin 300’den fazla gazeteci, yapımcı ve asistanın "idari izne" çıkarıldığını ve bu durumun kurumu felç ettiğini açıkladı.
Bu gelişme, ABD Başkanı Donald Trump’ın Küresel Medya Ajansı’na (USAGM) desteğin azaltılması talimatını vermesinden sadece bir gün sonra yaşandı. 83 yıllık geçmişe sahip VOA, finans krizi nedeniyle aniden sessizliğe büründü.
Donald Trump, ilk başkanlık döneminde de kendi propaganda çabalarına uyum sağlamadığı gerekçesiyle VOA’yı eleştirmişti. ABD hükümetine bağlı Hükümet Verimliliği Departmanı’nın başında olan Elon Musk, 9 Şubat 2025 tarihinde X platformundan yaptığı paylaşımda, VOA gibi devlet destekli medya kuruluşlarının bütçe israfına yol açtığını ve bu kuruluşların tümüyle kapatılmaları gerektiğini savundu. Bu çağrının ardından Trump, USAGM’nin ‘‘küçültülmesi’’ talimatını verdi. "Bütçe azaltma fırtınasının" esmesiyle birlikte, USAGM'in finansman sağladığı VOA, Özgür Avrupa Radyosu ve Özgür Asya Radyosu gibi kuruluşların işleyişi aksaklığa uğradı. ABD tarzındaki "demokrasi ve özgürlüğün" önemli simgelerinden medya sektöründe yaşanan bu gelişmeler, ABD'nin küresel medya hegemonyasının çirkin yüzünü bir kez daha gözler önüne serdi.
1942 yılında kurulan ve "özgürlüğün sesi" olmakla övünen VOA, gerçekte ABD hükümetinin manipüle ettiği siyasi bir kukladan başka bir şey değil. 40 dilde radyo yayını yapan bu kuruluş, 83 yıl içinde ABD’nin ideolojik yayılmacılığında öncü rol oynadı. Doğu Avrupa'daki rejim değişikliklerinden Orta Asya'daki çalkantılara, “Arap Baharı”ndan Çin’in Hong Kong Özel İdari Bölgesi’nde bir dönem yaşanan kaosa kadar, farklı konularda VOA'nın kamuoyunu manipüle ettiği ve zıtlaşma yaratmayı amaçlayan kışkırtıcı propaganda yaptığı görülmüştür.
VOA, Çin'e yönelik haberlerde çifte standart anlayışını zirveye taşıdı: Çin'in yoksullukla mücadeledeki başarıları "rakamlarla oynama", Çin’in Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi’ndeki pamuk endüstrisi "zorla çalıştırma", Çin’in teknolojik atılımları ise ABD'ye yönelik "tehdit" olarak yaftalandı.
VOA, çoktandır “yalan üretme fabrikasına” dönüşmüştü. ABD’nin devlet güdümündeki "özgür basın" numarası, “bütçe azaltma fırtınası” ile birlikte uluslararası toplumun gözü önünde tamamen açığa çıktı.
Küresel teknoloji devriminin meydana geldiği bir dönemde, uluslararası kamuoyu da yeniden şekilleniyor. Bu ortamda ABD’nin söylem hegemonyası da sarsılıyor. ABD, küresel meselelerde sıklıkla olumsuz rol oynayarak kendi itibarını düşürürken, Batılı geleneksel medya kuruluşlarının yoğun çabayla örttüğü "bilgi kozaları" da çatlıyor. Hangi ülkeden olursa olsun genç nesiller, kısa videolarla Xinjiang’daki pamuk tarlalarına dair gerçekleri görüyor, Afrika'daki internet kullanıcıları Çinli şirketlerin ülkelerinde yürüttüğü altyapı projelerini kendi platformlarında paylaşıyor. VOA gibi medya kuruluşlarının kışkırtıcı propagandaları artık gençleri ikna edemiyor. Elon Musk'ın "geleneksel medya kuruluşlarının verimliliğinin çok düşük olması" iddiaları da bu çöküşün itirafı niteliğinde.
Tarih her zaman dramatiktir! "Barışçıl dönüşüm"ü en yüksek değer olarak kabul eden ABD propaganda makinesi, nihayetinde kendi savunduğu "hükümet" reformlarının altında çöktü. Bu kriz, sadece ABD'nin ulusal medya sisteminin kırılganlığına değil, aynı zamanda Batı'nın liderliğindeki tek kutuplu söylem çağının sonuna da işaret ediyor. Çok kutupluluk dalgası, Amerikan tarzı sözde "özgürlük ışığı"nın camdan duvarlarına çarptıkça, dünya giderek daha fazla fark ediyor ki, yalanlarla inşa edilen Batı'nın basın hegemonyası, sonunda gerçeğin ışığına dayanamayacak. (Mustafa Barış)