Bakırhan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, DEM Parti olarak 1 yılda ülkenin bir ucundan diğerine birlikte mücadele etmedikleri kimse kalmadığını ifade ederek, "Bu ülkenin her tarafı bizim, bu ülke bizim, bu ülkede yaşayan her insanla bir gönül bağımız olduğunu belirtmek istiyorum. Bundan ötürü, bu kapsayıcı siyasetinden ötürü DEM Parti bir Türkiye partisidir ve öyle kalmaya devam edecek." değerlendirmesinde bulundu.
DEM Parti'nin Kürt halkının yanında olduğu gibi Uygur Türklerinin, Filistin halkının, Ezidilerin, Ermenilerin, katledilen kadınların haklarını savunmaya devam edeceğini belirten Bakırhan, "farklı renklere ve kokuya" sahip olduğunu söylediği DEM Parti'yi, lotus çiçeğine benzetti.
"Türkiye koca bir sefalet ve suç meydanına dönmüşken iktidarın, vergi ve ihale vurgunu peşinde koştuğunu" öne süren Bakırhan, iktidarı, kredi kartı limitinden katılım payı almaya yönelik düzenlemeden vazgeçmeye çağırdı.
Ülkenin siyasal ve toplumsal anlamda en dipleri yaşadığını savunan Bakırhan, "Halk gittiğimiz her yerde değişim istiyor. Değişim artık Türkiye için bir zorunluluktur. Hiç kimsenin Türkiye'nin ikinci yüzyılında halkı adaletten, demokrasiden, eşitlikten, aştan yoksun bırakmaya hakkı yoktur. İktidara ve ortaklarına sesleniyoruz; Tek bir alanda yapılan bir haksızlık bile zehir gibi bütün topluma yayılıyor. Onun için bu zehrin topluma daha fazla yayılmaması için bir an önce iktidarın, muhalefetin, Meclisin, barış ve adaleti sağlaması için acilen adım atması gerekiyor." diye konuştu.
MHP lideri Bahçeli'nin sözlerini değerlendirdi
Bakırhan, özellikle ana muhalefet partisinin Kürt meselesinin demokratik çözümünde çok kıymetli bir rol oynayabileceğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"CHP statükoya sığınmadan, çözüm karşıtı bir yere savrulmadan ve bu ülkede Kürt sorunu başta olmak üzere Türkiye'nin temel meselelerinin demokratik bir şekilde çözülmesi için karşı bir yerde durmamalıdır, çözümün yanında yer almalıdır. CHP eğer böyle davranmazsa sadece ülkemize değil, aslında geleceğimize de büyük bir zarar vermiş olur. Kürt meselesinde bir çözüm programı ortaya koymayarak kendisine büyük kötülük yapar, kendisine kaybettirir. Parlamentoda bulunan bütün siyasi partilere çağrı yapmak istiyorum. Gelin bu Meclis çatısı altında barışı, demokrasiyi, hak talep edenlerin haklarını bu yasama dönemi içerisinde beraber tartışarak, müzakereyle, diyalogla hayata geçirelim. Çözüm bekleyen Türkiye'nin en büyük meselesi, Kürt meselesidir."
Bakırhan, Kürt meselesinin iktidarın da kabul ettiği bir mesele olduğunu ifade ederek, hiçbir siyasi partinin çözüm karşıtlığı yaparak siyaseti zehirlememesi gerektiğini söyledi.
"CHP Kürt meselesi hakkında ne düşünüyor?" diye soran Bakırhan, "Bir zahmet bu konuda madem iktidardan rahatsızsa, iktidarın bu meseleyi araçsallaştırdığını düşünüyorsa kendi çözüm önerilerini de ortaya koymalıdır. CHP 1989, 1990 sonrasında Kürt meselesine dönük raporlar yayınlardı. Şimdi CHP'ye çağrımızdır; eleştirmek, reddetmek, oluşabilecek bir sürecin önüne bariyerler koymak yerine buyurun siz ne düşünüyorsunuz, Kürt meselesini nasıl çözeceksiniz, bu Meclisin Kürt meselesinin çözümünde oynayacağı rol nedir, açıklayın. Türkiye halkları da biz de görmüş olalım." ifadelerini kullandı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, partisinin TBMM Grup Toplantısı'ndaki konuşmasını dinlediğini ve şaşırdığını belirten Bakırhan, şöyle konuştu:
"Öcalan'a, Bahçeli bir çağrı yaptı. Ama o çağrının muhataplarına ulaşması için Öcalan üzerindeki tecritin kaldırılması gerektiğini bilmiyor. 43 aydır Öcalan aile ve avukatlarıyla görüşemiyor. Sayın Bahçeli, Öcalan'ın ne söyleyeceğini, nasıl bir çağrı yapacağını biz de merak ediyoruz senin gibi. O zaman tecriti kaldırın, Öcalan'ın kendi örgütüne, kendi arkadaşlarına ne dediğini hep beraber izleyelim, görelim. 43 aydır kuş uçmayan kervan geçmeyen, kuşların bile üzerinden geçmediği bir adaya boşu boşuna bir çağrı yapılır mı? Sizin sormuş olduğunuz soruya Öcalan'ın nasıl cevap verdiğini hep birlikte merak ediyoruz. Kapıları açıp dinleyelim, görelim."