Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ahlat’ta Malazgirt Zaferi'nin 953’üncü yıl dönümü etkinliğinde; “Bizler bu toprakların emanetçisi değil, asıl sahipleriyiz. Bu toprakların altında da üstünde de biz varız. Her karışında bir şehit yatan Anadolu bizim öz yurdumuzdur. Buradaki varlığımızı hâlâ hazmedemeyenleri, hâlâ hayaller peşinde koşanları bekleyen büyük bir bozgundur, yıkımdır, ağır bir mağlubiyettir” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malazgirt Zaferi'nin 953’üncü yıl dönümü kapsamında Bitlis Ahlat'taki etkinliğe katıldı. Erdoğan, özetle şöyle konuştu:
“Ahlat fetihler ve fatihler doğuran, başkentler doğuran, fiziki varlığından daha büyük görevler, manalar ihtiva eden şehirler anası bir şehirdir. 8 bin 200 ecdat mezarıyla Ahlat, bize kim olduğumuzu, nereden gelip nereye gittiğimizi de hatırlatır. Bakınız değerli kardeşlerim, göreve geldiğimizden bu yana Ahlat’ı yeniden bir başkent gibi ihya etmeyi bir vazife olarak gördük, hep bu şuurla hareket ettik. Ahlat’ı kökleriyle buluşturmak, tarihimizdeki yerine uygun şekilde yeniden tarih, kültür ve cazibe merkezi haline getirmek için çok çalıştık. Çalışmalarımız ve çabalarımız neticesinde Ahlat, hamdolsun küllerinden yeniden doğdu.
“Bizi bölmeye çalıştılar”
Etnik köken üzerinden bizi bölmeye çalıştılar. Mezhep, meşrep üzerinden bizi ayırmak istediler. Siyasi görüş farklılıklar üzerinden nifak çıkarmaya çalıştılar. Bölücü terör örgütü eliyle aramıza nefret duvarları örmeye kalktılar. Daha bunun gibi nice hain ve kalleş oyunla kardeşliğimizi dinamitlemek, bizi kolay yutulur lokma haline getirmek istediler. Allah’ın yardımı, aziz milletimizin basiretiyle hepsini üstesinden geldik. 85 milyon olarak her zamankinden daha sıkı kenetlendik. Bugün de aynısını yapıyoruz. Vatanımıza yönelik senaryoları yırtıp atarak yolumuza devam ediyoruz. Şunun bilinmesini isterim, bizler bu toprakların emanetçisi değil, asıl sahipleriyiz. Bu toprakların altında da üstünde de biz varız. Her karışında bir şehit yatan Anadolu bizim öz yurdumuzdur. Buradaki varlığımızı hâlâ hazmedemeyenleri, hâlâ hayaller peşinde koşanları bekleyen büyük bir bozgundur, yıkımdır, ağır bir mağlubiyettir. Şunu da söylemek isterim, milletimizin ebedi, ezeli kardeşliğini bozmaya çalışanlar ne yaptılarsa bir türlü muvaffak olamadılar. Bu topraklardaki kardeşlik hukuku tarihimizin hiçbir döneminde mezhebe, meşrebe, etnik kökene göre belirlenmedi.”