Haftalardan beri yaşanan İsrail’in Hamas’a tek başına ve tek taraflı yürüttüğü sözde “Gazze Savaşı” tek bir gerçeği ortaya çıkardı; o da tıpkı Ukrayna Savaşı’nda olduğu gibi ikiye bölünmüş bir dünya gerçeği.
İsrail Başbakanı Netanyahu, 7 Ekim de Hamas’ın düzenlemiş olduğu saldırıları ülkesinin 11 Eylül’ü olarak adlandırmış bu bağlamda 11 Eylül 2001’de ABD’nin yaşamış olduğu terör saldırılarıyla bir benzerlik oluşturarak adeta bir kader ortaklığı ilan etmiştir. Ancak Biden yine de ABD’nin 11 Eylül sonrası öfkeyle hareket etmesinin hatalara neden olduğunun da altını çizerek 11 Eylül’ün referans alınmasının sağlıklı olmadığına işaret etmiştir.
Buna rağmen, ABD, İsrail’in 11 Eylül ve terör söylemini desteklemiş, İsrail’in “ kendini savunma hakkını” uluslararası terörizmle mücadelenin bir parçası olarak görmüştür. Halihazırda, Hamas hem Birleşmiş Milletler tarafından hem ABD tarafından hem de Avrupa Birliği (AB) tarafından terör örgütü olarak tanınmaktadır. Dolayısıyla, Hamas‘la mücadele de terörle mücadele kapsamına alınarak İsrail’in uluslararası hukuk kurallarını ve teamülleri aşan orantısız güç kullanımı da kendi mantığı içinde meşrulaştırılmış olmaktadır.
Ancak dünyada Hamas’ı terör örgütü olarak AB’nin de dahil olduğu 8 ülke tanıyor. Müslüman ülkelerden sadece Mısır, kendi iç siyasi dengeleri bakımından Hamas’ı terör örgütü olarak tanıyor. Dünyanın geri kalanı ise Hamas’ı bir terör örgütü olarak görmemektedir. Örneğin Türkiye, Çin ve Rusya, Hamas’ı bir terör örgütü olarak görmüyor. Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz hafta Meclis grup toplantısında yaptığı konuşmada üstüne basa basa Hamasın bir terör örgütü olmadığını, topraklarını ve vatandaşlarını koruma mücadelesi veren bir kurtuluş ve mücahitler grubu olduğunu söylemiştir.
Dolayısıyla, ABD’nin 11 Eylül saldırılarından sonra El Kaide örgütüne karşı yakalamış olduğu uluslararası destek ve koalisyon Hamas’a karşı yok, onun yerine tıpkı Ukrayna Savaşı’nda olduğu gibi iki bloka bölünmüş bir dünya var. Ukrayna savaşında tek taraflı dayatmalarla barışı ve diplomasiyi görmezden gelerek Ukrayna’yı Rusya’nın önüne süren ABD şimdi de İsrail’i Ortadoğu’nun önüne sürerek yeni bir savaş kurgulamaktadır. Ukrayna Savaşı boyunca cepheyi genişletme adına Taiwan üzerinden bir savaş pazarlamaya çalışan ABD bunu başaramayınca bu defa şansını Ortadoğu’da denemek istiyor gibi duruyor. Her ne kadar Biden, Ortadoğu’da bir savaş istemese de hele de İran’la bir savaşa asla olumlu bakmasa da neoconların Ortadoğu ile bir türlü bitmeyen hesaplaşmaları peşini bırakmamaktadır.
Netanyahu’nun Hamas’a yönelik operasyonu “barbarlarla medeniyetin savaşı” olarak adlandırması ve Hamas’a verilecek yanıtın yeni bir Ortadoğu yaratacağını söylemesi bir kez daha bize ABD’nin 11 Eylül sonrası uzun süre takip ettiği Ortadoğu’nun yeniden dizayn edilmesi söylemlerini hatırlattı. Aslında, Netanyahu’nun yeni Ortadoğu söylemi yeni değil. 22 Eylül güne BM kürsüsünden elinde bir harita ile yeni Ortadoğu’dan bahsetmişti. Elindeki haritaya dikkatli bakıldığında ne Gazze ne de Batı Şeria o haritanın üzerinde yer alıyordu. Ukrayna Savaşı üzerinden Avrasya’nın dizaynı için harekete geçen Biden yönetimi bu savaşı demokrasi ile otokrasinin bir savaşı olarak adlandırmıştı. Biden’ın ulusa sesleniş konuşmasında İsrail ile Ukrayna arasında paralellikler kurması ve Hamas ile Rusya’yı aynı kefeye koyması meselenin Hamas ve Gazze boyutunu aştığını göstermektedir.
Tüm bunlara rağmen geçtiğimiz Cuma günü BM Genel Kurulu insani ateşkes ilan edilmesi konusunda İsrail’e çağrıda bulunan kararı kabul etti. 120 ülke karara evet derken içinde Irak ve Tunus’un da olduğu 45 ülke çekimser kaldı. 14 ülke ise hayır oyu kullandı. Kararın bir bağlayıcılığı yok ancak siyasi bir etki yaratacağı düşünülüyor. İsrail, kararı sert bir şekilde eleştirdi. Hiçbir şekilde ateşkes ilan etmeyeceğini duyurdu.
İsrail açıkça yaşananları Filistin sorunundan soyutlamaya, oradan ayırmaya çalışmaktadır. İsrail, Hamas saldırısı ve ondan sonra yaşananların Filistin sorunuyla beraber anılmasına veya ele alınmasına karşı çıkıyor. İkisinin apayrı konular olduğunu işaret ederek Hamas meselesini terörizm kapsamında değerlendirilmesini istiyor.
Sonuç olarak, İsrail çok kutuplu sistemi desteklemiyor; hatta BM sistemini ve bu sisteme bağlı normlara dayalı düzeni de benimsemiyor. Kendi hilafına konuşan BM Genel Sekreterine bile hakaret ederek istifa çağrısında bulunmuştur. İsrail için en uygun düzen ABD’nin önderlik ettiği tek kutuplu dünya düzenidir. Çünkü, ABD, sınırsız bir şekilde İsrail’i desteklemektedir, bir başka deyişle sınırsız bir ortaklıkları var. Hatırlanacağı üzere 2022’de Rusya ve Çin aralarındaki ilişkiyi sınırsız bir ortaklık olarak adlandırdığında ilk eleştiren ABD olmuştu. Bugün, ABD’nin İsrail’e sınırsız desteği tartışılır hale geldi.