22 Mayıs Uluslararası Biyoçeşitlilik Günü, biyoçeşitliliğin önemi ve korunmasının gerekliliği konusunda önemli bir farkındalık yaratıyor. Çin Bilimler Akademisi, bugün kutlanan 24. Uluslararası Biyoçeşitlilik Günü vesilesiyle “Çin Yaşam Kataloğu 2024 Listesi’ni yayımladı. Rapora göre, Çin’deki canlı türlerinin sayısı 6 bin 423 arttı. Ancak Çin, dünyanın en biyoçeşitli ülkelerinden biri olmasına rağmen, biyoçeşitliliği tehdit altında. Lakin, ülkenin biyoçeşitlilik koruma çabaları ve bilimsel araştırmaları, gelecek nesiller için umut vaat ediyor.
Çin, dünyanın en biyoçeşitli ülkelerinden biri olarak öne çıkıyor. Ülke sınırları içinde 38 binden fazla hayvan türüne ve 44 binden fazla bitki türüne ev sahipliği yapıyor. Ancak, biyoçeşitlilik, kentsel ve tarımsal çevrelerin genişlemesi, endüstriyel faaliyetlerin artması ve tarımın genişlemesi gibi nedenlerle tehdit altında.
Çin'in biyoçeşitlilik koruma çabaları ve uygulamaları, zaman içinde çeşitli tarihlerde başladı ve gelişti. Örneğin, Çin'in biyoçeşitlilik konusunda ilk önemli adımlarından biri, 1970'lerin sonlarına doğru ve 1980'lerin başlarında Çin'in çevre koruma politikalarının oluşturulmasıyla atıldı. Daha kapsamlı ve sistematik biyoçeşitlilik koruma çabaları ve politikaları, sonraki yıllarda hız kazandı.
Özellikle 1990'lardan itibaren, Çin'in biyoçeşitlilik koruma stratejileri daha belirgin hale geldi ve ulusal düzeyde daha yoğun çaba gösterildi. Örneğin, 1992'de Çin Çevre Koruma Yasası kabul edilmiş ve biyoçeşitlilik koruması bu yasaya dahil edilmiştir. Ayrıca, Çin hükümeti, 1994'ten itibaren ulusal çapta biyoçeşitlilik konferansları düzenlemiş ve bu alandaki araştırmaları teşvik etmek için çeşitli önlemler almıştır.Daha sonraki yıllarda, 2000'lerin başlarından itibaren, Çin'in biyoçeşitlilik koruma çabaları daha da güçlenmiş ve uluslararası arenada daha aktif bir rol oynamıştır. Özellikle 2000'lerin ortalarından itibaren, Çin'in çevre koruma politikaları ve biyoçeşitlilik koruma stratejileri, ulusal düzeyde daha belirgin hale gelerek uluslararası alanda tanındı.
Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, çevre ve biyoçeşitlilik konularında önemli bir farkındalık ve çaba çağrısı yaparak, "Yeşil dağlar, altın dağlarla birdir" şeklindeki söylemi, doğal çevrenin ve biyoçeşitliliğin önemini vurgulayan ve onların korunmasının değerini anlatan bir ifade. Xi Jinping'in bu sözü, Çin'in çevre koruma ve sürdürülebilir kalkınma politikalarının bir parçası olarak geniş kitlelere ulaşmış ve biyoçeşitlilik koruma çabalarını desteklemiştir.Biyoçeşitliliğin korunmasının neden önemli olduğunu anlamak için, ekosistemlerin sağladığı faydaları görmek önemli. Ormanlar, denizler, nehirler ve diğer doğal yaşam alanları, hava ve su temizliği, toprak verimliliği, iklim düzenlemesi ve besin zincirinin işleyişi gibi birçok hayati hizmet sunar. Ayrıca, biyoçeşitlilik, tarım, ilaç, malzeme ve diğer endüstriler için önemli kaynakların kaynağı.
Çinli politikacılar ve bilim insanları, biyoçeşitliliği korumak ve sürdürülebilir kullanmak için kararlı bir şekilde çalışıyorlar. Ülke, 2035'e kadar yüzde 60'lık bir sulak alanın korunması ve yüzde 26 ormanlık alan kaplama hedefleri belirledi. Ayrıca, Çin'in biyoçeşitliliğine yönelik gelecekteki dört olası senaryoyu belirlemek için güçlü arazi kullanımı ve biyoçeşitlilik modelleri kullanılıyor.
UNEP-WCMC (Birleşmiş Milletler Çevre Programı ) ve diğer ortaklar, bu senaryoları belirlerken Çin'in biyoçeşitliliğine dair umut verici bir tablo çiziyorlar. Daha sürdürülebilir politikalar ve uygulamaların benimsenmesi durumunda, Çin'in biyoçeşitliliği olumlu bir geleceğe sahip olacak.Çin'in bu çabaları, biyoçeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanımı konusunda bir örnek model oluşturuyor. Ülkenin biyoçeşitlilik koruma çabaları ve teorik katkıları, dünya genelinde sürdürülebilir kalkınma ve biyoçeşitliliğin korunması konusunda ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Çin'in bu alandaki başarıları, ulusal ve uluslararası düzeyde biyoçeşitlilik koruma stratejilerinin geliştirilmesine ve uygulanmasına önemli bir katkı sağlayacak.
Zülal Çelikü
ü