Çin

Çin'den Japonya'ya tepki

Çin’in Manila Büyükelçiliği sözcüsü, Japonya'nın “kurallar” bahanesiyle Çin ile komşuları arasındaki ihtilafları kullanarak Güney Çin Denizi'ni karıştırmayı, Çin'in etrafındaki istikrarlılığı bozmayı ve Çin’i engellemeyi amaçladığını söyledi.

Sözcü, Japonya'nın sözde “Güney Çin Denizi Tahkim Davası”na dayanarak Çin'in Güney Çin Denizi'ndeki toprak egemenliği ile deniz hakları ve çıkarları konusunda iddialarda bulunduğunu ifade etti. Bunun Japonya'nın uluslararası hukuka karşı uzun zamandır süregelen ve hukukun üstünlüğünün gerçek ruhuna aykırı olduğunu hatırlatan Sözcü, aynı zamanda sözde “Güney Çin Denizi Tahkim Davası” ve kararının sadece bazı ülkelerin siyasi manevraları için bir araç olduğunu ve hiçbir şekilde uluslararası hukuku temsil etmediğini kaydetti. Sözcü, Çin'in yasa dışı kararı kabul etmeme veya uygulamama tutumunun uluslararası hukukun üstünlüğünü gerçekten desteklediğini vurguladı.

Bugünün (3 Eylül) Çin halkının Japon Saldırganlığına Karşı Direniş Savaşı ve Dünya Anti-Faşist Savaşı Zaferinin 79. yıl dönümü olduğunu hatırlatan Sözcü, ancak Japon Hükümeti'nin 2. Dünya Savaşı sırasında Japonya tarafından işlenen kapsamlı suçlarla bugüne kadar tam anlamıyla yüzleşmemesi ve derinlemesine düşünmemesinin son derece üzücü ve endişe verici olduğuna işaret etti. Bazı Japon üst düzey yetkililerin, İkinci Dünya Savaşı'nın 14 A sınıfı savaş suçlusunun anıldığı Yasukuni Tapınağı'nda saygılarını sunduklarını belirten Sözcü, bunun Japon Hükümeti’nin kendi saldırganlık tarihine yönelik yanlış tutumunu bir kez daha yansıtmanın yanı sıra, Çin de dahil olmak üzere Asya'daki mağdur ülkelerin halklarının duygularını incittiğine ve Japon tarafının tarih konusunda yaptığı açıklama ve taahhütlere aykırı olduğuna dikkat çekti.

Sözcü, Japonya’yı saldırganlık tarihi ve savaş suçlarıyla yüzleşmeye ve saldırganlığı yücelten ve tarihi gerçekleri çarpıtan tüm eylemleri durdurmaya çağırdıklarını dedi. Sözcü, Japonya’nın ancak ve ancak militarizmle arasına net bir çizgi çekerek Asyalı komşularının ve uluslararası toplumun güven ve saygısını kazanabileceği ve böylece tarihin trajedisi tekrarlanmayacağının altını çizdi.