Zülal Çelik
Çinli yetkililer tarafından yapılan açıklamalara göre, yeni yatırım stratejisi kapsamında dijital ekonomi, yapay zeka ve elektrikli araç üretimi gibi alanlara büyük kaynaklar aktarılacak. Uzmanlar, bu adımın küresel tedarik zincirlerini yeniden şekillendirebileceğini ve Batılı ülkelerle olan rekabeti daha da artırabileceğini vurguluyor.
Ancak, ABD Başkanı Donald Trump’ın 2 Nisan’da imzaladığı yeni kararname ile Çin’e yönelik gümrük tarifeleri artırılıyor. Daha önce açıklanan vergilere ilave olarak, Çin mallarına yönelik yüzde 34 oranında ek vergi uygulanması planlanıyor. Bu durumda, Çin’e yönelik toplam vergi oranının yüzde 54’e kadar çıkması bekleniyor. Söz konusu tarifelerin 5 Nisan ve 9 Nisan tarihlerinde iki aşamalı olarak yürürlüğe girmesi öngörülüyor.
Konuyla ilgili Çin’in Türkiye Büyükelçisi Jiang Xuebin de AA’ya bir röportaj verdi ve ABD'nin tek taraflı gümrük tarifeleri hakkında sert bir açıklama yaptı. Jiang, Çin'in bu kararları kabul etmediğini ve karşı tedbirler alacağını belirterek, "Tarife ve ticaret savaşı ekonomik kurallara aykırıdır ve kazananı olmayacaktır. Çin, ABD’ye tek taraflı tarife tedbirlerini iptal etmesi ve ticaret anlaşmazlıklarını eşit diyalogla çözmesi çağrısında bulunuyor." dedi.
Küresel Güney ve Çin: Yükselen bir güç merkezi
Çin ABD’nin kısıtlamalarına rağmen küresel piyasada ağırlığını koyuyor bunun en belirgin örneklerinden birisi “Küresel Güney.”Çin’in bu iş birliğindeki katkıları, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda kalkınma alanlarında da derin bir etkiye sahip. Tsinghua Üniversitesi Kamu Yönetimi Yüksekokulu Başkan Yardımcısı Doçent Gao Yuning verdiği bir demeçte, Çin'in küresel kalkınma girişimlerinde nasıl liderlik yaptığı ve bu süreçte gelişmekte olan ülkelerle olan iş birliğinin önemi vurguladı.
Gao Yuning, gelişmekte olan ülkelerin giderek daha güçlü bir ses oluşturduğunu ve bu ülkelerin ekonomik güçlerinin artmasıyla birlikte küresel yönetişimde daha fazla temsil edilmeleri gerektiğini belirtti. "Küresel Güney" ülkelerinin nüfusunun dünya nüfusunun yüzde 70'ini oluşturduğuna dikkat çekerken, bu ülkelerin son 20 yılda küresel ekonomik büyümeye yüzde 80'lik bir katkı sağladığını ifade etti. Bu yükselen güç, küresel ekonomik düzende daha adil bir temsiliyetin gerekliliğini ortaya koyuyor.
Çin, bu sürece aktif olarak katılmakta ve özellikle BRICS gibi çok taraflı iş birliği platformları aracılığıyla “Küresel Güney” ülkeleri arasında ortak bir söylem oluşturulmasına katkı sağlıyor. Bu platform, ülkelerin daha adil bir küresel yönetişim düzenine ulaşmaları için önemli fırsatlar sunuyor. Bununla birlikte, Çin’in sağladığı küresel kamu malları, küresel kalkınma ihtiyaçlarını karşılamak için önemli bir araç haline gelmiş durumda.
Çin, küresel kalkınma sistemine dahil olmanın yanı sıra, altyapı projeleri ve kalkınma yardımlarıyla da Güney-Güney iş birliğini güçlendirmekte. Çin’in dış ticaret ve yatırımlarını artırması, bu ülkelerin kalkınma ihtiyaçlarıyla daha uyumlu hale gelmesini sağlıyor. Çin'in sağladığı bu destek, yalnızca ekonomik büyüme değil, aynı zamanda sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmada önemli bir role sahip.
Bundan sonraki süreçte, Çin’in küresel kalkınma girişimleri ve "Küresel Güney"deki aktif rolü, dünyadaki kalkınma dinamiklerini yeniden şekillendirecek gibi görünüyor. Çin’in öncülüğünde, gelişmekte olan ülkeler daha fazla fırsata sahip olabilir ve küresel ekonomik düzenin daha adil bir hale gelmesine katkıda bulunabilir.
Çin'in döviz rezervleri 3 trilyon 240 milyar dolara ulaştı
Bu gelişmelerin yanı sıra, Çin’in döviz rezervleri de dikkat çekici bir büyüme gösterdi. Çin Devlet Döviz Takas İdaresi'nin Mart 2025 verilerine göre, ülkenin döviz rezervleri mart sonunda bir önceki aya göre 13,4 milyar dolarlık artış kaydetti. Şubat ayına kıyasla yüzde 0,42 oranında artan rezervlerin toplam değeri 3 trilyon 240 milyar dolara ulaştı. Çin'in döviz rezervleri, 16 aydır 3,2 trilyon doların üzerinde seyrederek ülkenin ekonomik istikrarını koruduğunu gösteriyor. Uzmanlar, bu durumun Çin’in küresel ekonomik güvenilirliğini artırdığını ve dış yatırımcılar için cazip bir pazar sunduğunu belirtiyor.
Ayrıca, Çin’in uluslararası finans sistemindeki rolü de giderek büyüyor. Yuanın uluslararası kullanımının artması ve birçok ülkenin ticaret anlaşmalarında Çin yuanını tercih etmeye başlaması, Pekin'in küresel ekonomi üzerindeki etkisini daha da güçlendiriyor. Çin’in döviz rezervlerindeki artışın, ülkenin gelecekteki yatırım ve altyapı projeleri için de güvenli bir finansal zemin oluşturacağı ifade ediliyor.
ABD'nin Çin'e yönelik ek gümrük vergileri getirme kararı, şüphesiz küresel ticaret savaşlarını yeniden alevlendirdi. Çin’in güçlü üretim kapasitesi ve rekabetçi fiyat politikası, ABD'nin ek vergiler uygulamasına yol açtı. Ancak uzmanlar, bu vergilerin uzun vadede ABD’li ithalatçılar üzerinde baskı yaratacağını ve tüketicilere maliyet artışı olarak yansıyacağını belirtiyor. Pekin yönetimi ise adil ticaret ilkelerine vurgu yaparak, bu tür hamlelerin küresel ekonomik istikrara zarar vereceğini savunuyor.