Bu yılın, Çin ve Almanya arasındaki kapsamlı stratejik ortaklık ilişkilerinin tesisinin 10. yıl dönümü olduğunu hatırlatan Wang, dünyanın ikinci ve üçüncü büyük ekonomileri olan Çin ile Almanya’nın, diyalog ve iş birliğine bağlı kalarak, Soğuk Savaş zihniyetini terk edip ortaklaşa dış risklere direnmesi ve küresel zorluklara yanıt vermesi gerektiğini dile getirdi.
Çin-Alman ilişkilerinin istikrarlı gelişimini sürdürmek için öncelikle stratejik anlayışın düzeltilmesi gerektiğinin altını çizen Bakan Wang, iki tarafın karşılıklı saygı ve anlayışa bağlı kalarak, bu temelde karşılıklı yarara dayalı işbirliğinde bulunması gerektiğini belirtti.
Çin-Almanya ilişkilerinin üçüncü tarafı hedef almadığına, üçüncü taraftan da etkilenmemesi gerektiğine dikkat çeken Wang, Almanya ve Avrupa Birliği’nin (AB) Çin’in kalkınmasına objektif ve rasyonel bir şekilde bakmasını, Çin’e karşı olumlu ve pragmatik bir politika benimsemesini, ticari anlaşmazlıkları diyalog ve istişare yoluyla uygun şekilde çözmesini temenni ettiklerine vurgu yaptı.
Almanya ve Çin arasındaki iş birliğinin geniş alanları kapsadığına dikkat çeken Annalena Baerbock ise, Çin ile ilişkilerine büyük önem verdiklerini ve Tek Çin ilkesine bağlı kaldıklarını dile getirdi.
Karmaşık bir dünya karşısında, Çin ile samimi diyaloğun sürdürülmesi ve stratejik iletişimin güçlendirilmesinin büyük önem taşıdığına dikkat çeken Baerbock, bunun dünya barışı ve istikrarına katkı sağlayacağının altını çizdi.
Çin’in iklim değişikliğiyle mücadelede oynadığı etkin rolü takdirle karşıladıklarına işaret eden Baerbock, her iki taraf için de kabul edilebilir bir çözüme bağlamak için AB ve Çin’in, Çin menşeli elektrikli araçlara yönelik anti-sübvansiyon vergisi sorunu üzerine müzakerede bulunmaya devam etmesini desteklediklerini kaydetti.