Çin ulusunun kanında barış akıyor
İpek Yolu’nu tesis ederek, dış dünya ile, ticari ve beşeri yöntemler aracılığıyla temaslar kurdu ve karşı tarafı tanımış oldu. Yakın çağda, Batılı ülkelerde denizcilik henüz gelişmemişken, Çin’deki Ming Hanedanında yüzlerce gemiden oluşan filo, Çinli meşhur denizci Zheng He’nın liderliğinde Çin’den Güneydoğu Asya’ya, Güney Asya’ya hatta Doğu Afrika’ya ulaşarak, barışçıl ticaret yoluyla adı geçen bölgelerle dostane iletişim kurdu.
Çin Halk Cumhuriyeti, kurulduktan sonra da hep barışı savundu. 1955 yılında Çin’de dönemin Başbakanı Zhou Enlai, Endonezya’da düzenlenen Asya Afrika Konferansı’na katıldı ve ‘Barış İçinde Birlikte Yaşama’ya dair 5 Maddelik İlke’yi ilan etti. Egemenliğe ve toprak bütünlüğüne saygı göstermek, diğer ülkeleri istila etmemek, diğer ülkelerin iç işlerine müdahale etmemek, eşitlik ve karşılıklı yarar, barış içinde birlikte yaşamak olmak üzere bu 5 madde, daha sonra da Çin Halk Cumhuriyeti’nin diğer ülkelerle ilişkileri yönetmesinin ana ilkesi oldu.
Çin’in barışı savunması sadece sözde kalmayıp, gerçek hareketlere de dönüştü. Orta Doğu bölgesinde, Çin’in barış hızlandırma çabaları somut sonuçlara ulaştı. Mart 2023’te Çin’in ara buluculuğu ile, Suudi Arabistan ve Iran diplomatik ilişkilerini yeniden tesis edeceğini açıkladı. Bu durum, uluslararası arenada çalkantılı gelişmeler için önemli istikrar sağladı, savaşların gölgesinde bulunan dünya için barış ışığı getirdi. Uluslararası camia, şunu merak ediyor: Çin bunu gerçekleştirmek için neler yaptı?
Bazı güçler Orta Doğu’yu kendi “arka avlu”su olarak görüyor, uzun zamandır bölgede “demokrasi” “insan hakları” gibi sözde standartlarla, ülkeler arasında ayrım yapıyor. Buna karşı Çin, her zaman yabancı ülkelerle sıkı diplomatik ilişkilerde bulundu. Son yıllarda somut iş birliği ile bu samimi ilişkilerin içeriğine yenilikler kattı. 2016 yılında Çin, Suudi Arabistan ve İran ayrı ayrı olarak kapsamlı stratejik ortaklık ilişkisini kurdu. İki ülke ile karşılıklı iş birliğini daha üst seviyeye taşımayı başardı. 2016 yılından itibaren Çin, Suudi Arabistan ve İran arasındaki ikili iletişim ve iş birliği her geçen gün pekiştiriliyor. Çin’in barış hakkında ortaya koyduğu düşünceler, fikirler ve tavırlar, hem Suudi Arabistan tarafından hem de İran tarafından kabul ve destek gördü. Böylece, Çin’in barış hızlandırma çabaları sağlam zeminde tamamlandı.
Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, Aralık 2022’de, Suudi Arabistan’ı ziyaret etti. Bunun hemen ardından Şubat 2023’te, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi Çin’e ziyarette bulundu. 3 ülkenin liderleri, Suudi Arabistan-İran ilişkilerinin normalleşmesi için önemli mutabakata ulaştı. Bunun doğrultusunda, Çin-Suudi Arabistan-İran üçlü toplantısı gerçekleştirildi ve Suudi Arabistan-İran tarafları Beijing’de, tüm dünyaya barış mesajı verdi. Bu başarı, diyalogun başarısıdır, barışın başarısıdır.
Suudi Arabistan-İran ilişkileri başarısı, Çin barış diplomasisinin doğruluğunu ispatladı ve sonraki çalışmalar için önemli bir referans oldu. Orta Doğu sorununun esası olan Filistin sorunu hakkında, Çin’in çabaları durmadan devam ediyor. Geçen yıl Gazze’de çatışmalar yoğunlaştıktan sonra Çin, BMGK'da (Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi) Filistin için ateşkes karar tasarısını onaylayan ilk ülkelerden biriydi. Çin’in her kademedeki yetkilileri de ilgili taraflarla temaslarda bulunarak, ateşkes ve müzakereyi hızlandırmaya çalışıyor.
Hatırlanacağı üzere, Filistin içindeki 2 ayrı gurup olan, Fatah ve Hamas’ın temsilcileri de Nisan ayının sonunda Beijing’de görüşme yaptı. Çin’in Fatah-Hamas’in görüşmesine ev sahipliği yapması, Filistin ile ilgili diplomasisinde önemli bir atılımdı. Özellikle şu anda Gazze’de şiddet gitgide yoğunlaşıyor. Bu kritik zamanda Filistin içinde birlik sağlamak için yapılan ara buluculuk, Çin’in uluslararası camiada ve Orta Doğu bölgesinde genişlemekte olan etkisini gösteriyor. Çin’in olumlu katılımı, Çin’in diyalogu hızlandırmak için çabalar sarf ettiğini ve gelecekte Filistin sorununun kalıcı çözümü için anahtar olabileceğini gösterdi. Fatah-Hamas’ın görüşmesinin Haziran ayında Beijing’de devam edeceği öngörülüyor. Geleceğe baktığımızda, Çin’in ara buluculuk çalışmalarında hala belirsizlik olmasına rağmen, Çin’in aktif rolü yine de Orta Doğu’daki diyalogu ve istikrarı hızlandırmak için yapmış olduğu tüm taahhütlerini doğruluyor.
2022 yılında, Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, Küresel Güvenlik İnisiyatifi’ni ilan etti. Küresel Güvenik İnisiyatifi, Küresel Kalkınma İnisiyatifi ve Küresel Medeniyet İnisiyatifi ile birlikte, Çin’in diplomasisinin üç ayağı olup, Çin tarafının ilan ettiği İnsan Kader Birliği’ni inşa etme çabalarının pratik deneyimleri için istikameti belirledi. İnisiyatifin ilan edilişinden bir yıl sonra, Çin Dışişleri Bakanlığı Küresel Güvenlik İnisiyatifi Konsept Belgesi’ni yayınlayarak, bu inisiyatif çerçevesinde Çin’in dış dünya ile birlikte iş birliğini gerçekleştirmeyi arzu ettiği 20 alanı açıkladı. BM içtüzüğüne ve uluslararası ilişkiler prensiplerine saygı gösterildiği vurgulanan belgede, küresel ve bölgesel sıcak konulara çözüm hızlandırmaktan, gıda ve uzay güvenliğine kadar alanlarda somut iş birliği beklentileri sıralandı.
Çin tarafı her zaman barış ve güvenin, kalkınma ve refahın zemini olduğunu savunuyor. Barış ve güven olmadan, ülke veya bölgenin kalkınması gerçekleştirilemez, yerel halkın yaşamı da iyileştirilemez. Bu yüzden Çin, uluslararası camiada her zaman barışın önemini vurguluyor ve barışı sağlamak için alın teriyle çalışıyor. Kalıcı barış ve kapsamlı güven, Çin’in inşa etmeyi planladığı İnsan Kader Birliği’nin önemli kriterlerinden ikisidir. Bu hedeflere ulaşmak için Çin, aynı iradesi olan bütün ülkeler ile iş birliği yapmaya hazır.
Yun Yang