ABD, giderek artan bir şekilde askeri ittifaklara odaklanırken, Çin ekonomik iş birliği ve medeniyetler arası güven üzerine inşa edilmiş bir "ortak geleceğe sahip toplum" vizyonunu öne sürüyor. ABD'nin yumuşak gücü giderek meydan okunduğunda, ülke, kurallara dayalı uluslararası düzen vizyonunu korumak için sert güç kullanımı üzerine odaklanıyor. Çin ise, daha adil bir dünya düzeni oluşturma çabasıyla sosyoekonomik ve medeniyet temelleri atıyor.
Geçtiğimiz Pazar günü, Gazze savaşının başlangıcından bu yana İsrail ve Hizbullah arasındaki en yoğun sınır ötesi saldırılar yaşandı. ABD'nin İran ile potansiyel bir düşmanlığı caydırmak için Orta Doğu'ya savaş gemileri ve uçak gemileri göndermesiyle birlikte, bölgesel bir çatışma ihtimali endişe verici boyutlara ulaştı.
Aynı zamanda, ABD Batı Pasifik'te Çin'in tehdit oluşturduğunu düşündüğü savunma ittifakları ve grupları aracılığıyla Çin'i sınırlandırma çabasında bulunuyor. Dünyanın tek süper gücü olarak, geniş bir küresel askeri varlığı sürdürüyor.
Ancak, Kasım'daki ABD başkanlık seçimleri bu stratejiyi bozabilir. Cumhuriyetçi başkan adayı ve eski ABD başkanı Donald Trump, Amerikan askeri taahhütlerini azaltma niyeti taşıyor ve bu durum Ukrayna, Taiwan Adası ve Filipinler gibi müttefiklerin gelecekteki güvenliğini belirsiz bırakabilir. Derin bir şekilde bölünmüş ABD'den gelen tutarsız küresel liderlik, kurallara dayalı uluslararası düzeni savunma konusundaki güvenilirliğini sorgulatabilir. Trump, doğrudan askeri çatışmadan kaçınsa da, Çin'i sınırlamak için diğer stratejilere başvurması bekleniyor.
Çin’in çözüm çabaları
Bu yıl, Çin uluslararası alanda barışçıl çözüm süreçlerine önemli katkılarda bulundu:
İran-Suudi Arabistan Normalleşme Süreci: Çin, İran ve Suudi Arabistan arasındaki gerilimi azaltmak için önemli bir rol oynadı. Her iki ülke arasında 2024'ün başlarında yapılan anlaşmalarla, Çin'in ara buluculuğunda iki ülke arasında diplomatik ilişkilerin yeniden tesis edilmesi sağlandı. Bu adım, Orta Doğu'daki siyasi istikrarı güçlendirme ve bölgesel barışı teşvik etme çabalarının bir parçası olarak görülüyor.
Yemen'de Barış Çabaları: Çin, Yemen’deki iç savaşın sona erdirilmesi için Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşlarla iş birliği yaptı. Çin'in desteklediği barış görüşmeleri, çatışan taraflar arasında anlaşmazlıkların çözülmesine ve insani yardımların bölgeye ulaşmasına yardımcı oldu.
Kuzey Kore'nin Nükleer Programı: Çin, Kuzey Kore'nin nükleer silahlanma programına karşı diplomatik ve ekonomik baskılar yoluyla çözüm arayışlarını destekledi. Çin'in bu konudaki diplomatik girişimleri, uluslararası müzakerelerde önemli bir rol oynadı ve bölgesel güvenliği teşvik etti.
Çin-Afrika İşbirliği Forumu (FOCAC) 2024 Zirvesi
Çin’de şu anda, Afrika ile ilişkilerini güçlendirmek ve iş birliği fırsatlarını artırmak amacıyla Çin-Afrika İşbirliği Forumu (FOCAC) 2024 Zirvesi'ni düzenliyor. Bu zirve, Çin'in uluslararası ilişkilerdeki barışçıl yaklaşımını ve gelişmekte olan ülkelerle olan stratejik iş birliğini vurguluyor. Çin, Afrika ile ortaklıklarını ekonomik kalkınma ve sosyoekonomik ilerleme üzerine kurarak, uluslararası barış ve güvenliği teşvik etmeyi amaçlıyor. FOCAC 2024 Zirvesi, Çin'in küresel diplomatik stratejilerinde barışçıl işbirliği ve karşılıklı yarar sağlama hedefini ön plana çıkarıyor.
Çin'in barışçıl diplomasi ve uluslararası yardımlar konusundaki çabaları, küresel iş birliğini teşvik etmekte ve uluslararası gerilimleri azaltmada önemli bir rol oynamakta. Özellikle Orta Doğu ve Kuzeydoğu Asya'daki ara buluculuk girişimleri, bölgesel ve küresel istikrarı desteklemekte ve Çin'in barışçıl bir dünya düzeni kurma vizyonunu somutlaştırmakta. Çin-Afrika İşbirliği Forumu (FOCAC) 2024 Zirvesi gibi platformlarda da bu yaklaşımını sürdüren Çin, ekonomik iş birliği ve diplomatik çözümler yoluyla uluslararası ilişkilerde daha fazla güven ve iş birliği sağlamayı hedefliyor. ABD'nin askeri stratejileri karşısında, Çin'in önerdiği barışçıl ve ekonomik iş birliği temelli çözüm, küresel politika dinamiklerinde önemli değişikliklere yol açabilir.
Zülal Çelik