Cangır’ın kutsal mekânı Bumb, yeryüzünde mutlulukla dolu bir cennettir. Kimsesizler orada aileye kavuşur; yoksullar zenginleşir; orada kargaşa ve korku yoktur, sadece mutluluk, huzur, ebedi coşku ve ölümsüz varlıklar vardır.”

Cangır Destanı’nda tasvir edilen Bumb cenneti ne güzel bir yer, öyle değil mi? Peki, Cangır Destanı nasıl bir eserdir? Merak ediyorsanız gelin önce bir çadıra gidip gösteri izleyelim.

Çin’in kuzeybatı kesiminde yer alan Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi’ne bağlı Bayingolin Moğol Özerk İli’nde, çobanlar Cangır Destanı’nı sahneliyor

Sütlü çayın mis kokusunun yayıldığı tipik bir Moğol çadırında, elinde geleneksel müzik çalgısı Topşur tutan yaşlı amca, çaldığı müzik eşliğinde alçak bir sesle şarkı söylüyor. Cangır’ın dünyaya gelmesinden yiğitlere öncülük ederek, Bumb adlı yeryüzü cennetini oluşturmasına kadar Cangır’ın kahramanca hayatını anlatıyor. Yaşlı amcanın sesi bazen heyecanlı, bazen sakin. Etrafındaki insanlar ise destanın hikâyelerine dalıyor, bazen yiğitlerin zor duruma düşmesinden dolayı alçak sesle ağlıyor, bazen yiğitlerin zaferini yüksek sesle kutluyor… Bu, otlaklarda Cangır Destanı söylenirken görülen ve bin yıldır tekrarlanan bir manzaradır.

Cangır Destanı, esasen Tanrı Dağları bölgesinde yaşayan Moğollar arasında yaygındır. Bu Moğollar, Oyratların 4 boyunu oluşturan Cungar, Turgut, Dörbet ve Hoşutların torunlarıdır. Oyrat kabilesine mensup Moğollar, büyük bayramlarda veya kutlamalarda, Cangır Destanı’nı seslendirmesi için mutlaka bir Cangırıcı davet eder. Bu, nesiller boyunca korunan bir gelenektir. Özellikle eskiden televizyon ve radyo yokken, Cangır Destanı’nı dinlemek, çobanların en sevdiği eğlenceydi.

Büyük çaplı opera eseri: Cangır

 Moğolların ünlü kahramanlık destanı olan Cangır Destanı’nın doğuşuyla ilgili bir efsane var.

Turbayar adlı yaşlı bir kişi, bir vadide koyun güderken, bir gün 70 tane renkli taş bulmuş. Bu taşlar geceleri gökkuşağı gibi parlıyormuş. Taşların her biri bir parça Cangır Destanı metnine dönüşmüş. Bundan sonra Turbayar çeşitli yerleri gezip Moğollar arasında bu yüce destanı seslendirmiş. Hopkoser Moğol Özerk İlçesi de Cangır Destanı’nın beşiği olarak kabul edilmiş.

Destanda, Cangır’ın 12 yiğit, 36 yetenekli general ve 6 binden fazla cesur savaşçıyla birlikte, Moğolların yüreğindeki kutsal mekan Bumb’u savunmak için Mongus canavarlarıyla yaptığı savaşın öyküsü anlatılıyor.

Cangır Destanı, Tibetlerin Gesar Destanı ve Kırgızların Manas Destanı’yla birlikte Çin’in 3 büyük kahramanlık destanı olarak kabul ediliyor. Nehirlerin ve yağmur suyunun çayırları sulaması gibi, Cangır Destanı da yıllardır Moğolların yüreğini besliyor.

Çocuklar Cangır’ı seslendiriyor

Cangır Destanı, sözlü şekilde aktarılıyor. Cangır Destanı’nı söyleyen bir Cangırcı, Cangır eserini seslendirirken genellikle aklına gelen paragrafları ekleyip izleyicilerle etkileşim kurar. Bu da sözlü edebiyat ile yazılı edebiyat arasındaki farklılıktır. Sözlü şekilde aktarılan destanı seslendiren sanatçı ve izleyiciler etkileşim içinde olur.

Hopkoser Moğol Özerk İlçesi, Xinjiang’da yer alıyor. Moğollar “at sırtındaki halk” olarak adlandırılır. Hopkoser’in haritası gerçekten de güzel bir atın başına benziyor. Hopkoser, iki sözcükten oluşan bir isim. Hopko, benekli geyik; Ser de atın sırtı ve sağrısı anlamına geliyor. Hopkoser’in merkezi, Sair ve Hatan adlı iki dağın arasında, bereketli bir bozkırda yer alıyor. İlçe merkezindeki heykeller, bozkır kültürünü ifade ediyor. Hopkoser, bin yıldır Xinjiang’daki Moğol kabilelerinin yaşadığı belli başlı bölgelerden biri. Kahramanlık destanı Cangır, 13. yüzyıl civarında bu topraklarda doğdu.

Turgutlar, Xinjiang’da yaşayan bir Moğol kabilesidir. Bu kabile, 17. yüzyılda batıya göç ederek, Rusya topraklarında bulunan Volga Nehri’nin orta ve aşağı kesimlerine yerleşti. Böylece, Xinjiang’ın Hopkoser bölgesinde doğan Cangır Destanı da Orta ve Batı Asya’da bozkırlara yayılarak olgunlaştı. Fakat Turgutlar, Rusya’da 130 yıl yaşadıktan sonra, Çarlık Rusya’sındaki baskıcı yönetime dayanamayınca, Çin’e dönmeye karar verdi. 1771 yılında, reisleri Obası’nın önderliğindeki 170 bin Turgut, önlerinde engeller oluşturan Kazak süvarileri ve peşlerinden kovalayan Rus Kazak süvarileriyle dövüşerek vatanlarına dönüş yoluna çıktı. Turgutlar 7 ay içinde 5 bin kilometre kat ederek, 70 bin kayıpla Çin’e döndü ve Xinjiang’a yerleşti. Bir bölümü, bugün Hopkoser ilçesinde bulunan topraklarda kaldı.

Turgutların dönüşünü tarihçiler, insanlığın büyük göçlerinin en sonuncusu olarak tanımlıyor. Bu göçle, Cangır Destanı da doğduğu yere döndü ve adım adım Çin topraklarında Moğol kabilelerinin yaşadığı bölgelerde yayıldı.

13. yüzyılı izleyen 800 yılı aşkın süre içinde Cangır Destanı Çin, Moğolistan, Rusya ve Kalmukya’da yaşayan Moğollar arasında sözlü olarak nesilden nesle aktarıldı. Uluslararası bir kahramanlık destanı haline gelen Cangır Destanı, 70 bölümden oluşuyor. Toplam dize sayısı 100 bini buluyor.

Tarihte Hopkoser bölgesinde Cangır Destanı’nı anlatan birçok ünlü isim ortaya çıktı. O nedenle Kopkoser ilçesi de Cangır Destanı’nın beşiği olarak tanınıyor.

Cangır Destanı’nın aktarılma sürecinde Cangırcıların destanı tekrar icat etmesi, güzelleştirmesi ve yenilik yapmasıyla, destanın içeriği gittikçe zenginleşiyor ve uzuyor. Şimdiye kadar, Çin’de ve dünyada destanın altımıştan fazla versiyonu keşfedildi.

Çin'de ormanlık alanların kapsamı yüzde 25'in üzerinde Çin'de ormanlık alanların kapsamı yüzde 25'in üzerinde

Cangır’da toplu dans

Cangır Destanı geleneksel olarak iki türlü seslendirilir. Bunlardan biri müziksiz, öteki müziklidir. Cangır Destanı’nın canlı şekilde aktarılması ve gösterilmesi, Moğolların tabiata yaklaşımını, dünyayı keşfetme arayışını ve hayat anlayışını yansıtıyor. Bu destan Moğol milliyetinin tarihi hafızası, tecrübeleri, zekâsı ve kültürel birikimini taşıyor.

Cangır Destanı, Haziran 2006’da Çin Devlet Konseyi tarafından Birinci Ulusal Maddi Olmayan Kültür Mirasları Listesi’ne dâhil edildi.

KÜLTÜR-SANAT HABERLERİNİN TAMAMI İÇİN TIKLAYIN