Bir Türk gazetecinin 1977’deki Çin izlenimleri

Kemal Bayram Çukurkavaklı (1934-1992), Konya-Çumra doğumlu, 13 yaşında şiir yazmaya başlayan, 17 yaşında tutuklanan, gazeteciliğe başlamadan önce kahvehanede garsonluk dahil pek çok iş yapmış, değişik türlerde15 kitabı bulunan, gezi kitaplarıyla 1983 yılında Evliya Çelebi Ödülü’ne değer görülmüş bir yazar ve şair. Çoğu kitabına yalnızca “Kemal Bayram” olarak imza atan Çukurkavaklı’nın 1970’li yıllarda sosyalist ülkelerde çıktığı yolculuklara, Sovyetler Birliği, Çin, Küba, Arnavutluk, Irak’a dair gezi ve izlenim eserleri yazarlık serüveninde ayrı bir kulvar oluşturuyor.

“Çin İzlenimleri”, Kemal Bayram’ın Çin Halk Cumhuriyeti’nin Ankara Büyükelçiliği Siyasi Müsteşarı Hsia Hung’un desteğiyle gerçekleştirdiği uzun geziden notları aktaran 158 sayfalık bir kitap. Bayram, kitabın giriş bölümünde, SBKP ile ÇKP arasındaki ideolojik tartışmaya vurgu yaparak, kitabının siyasi bir inceleme ya da bilimsel çalışma değil, yalnızca gezi izlenimleri olduğunu önemle belirtmiş.

İlginç biçimde, “Çin İzlenimleri”nin künye bölümünde ve sayfaları arasında Kemal Bayram’ın hangi yılda Çin’e gittiğine, kitabın hangi yıl yayımlandığına dair bilgi bulunmuyor. Anlatımlardaki bazı ipuçları doğrultusunda ise yazarın Çin’e 1977’de gittiği, kitabın da 1978’de yayımlandığı sonucu çıkıyor.

Kitabın ilk sayfalarında Beijing’e Moskova üzerinden yaptığı uçak yolculuğunu anlatan Kemal Bayram, Çin’in başkentine sabah altıda indiğini ve kendisini Türkiye Büyükelçiliği Birinci Yazmanı Bilge Cankorel’in karşıladığını belirtiyor. Bu not da aslında kitabın yazıldığı döneme ilişkin bir bilgi içeriyor;  çünkü Cankorel’in “Bir Dönem Biterken / Bir Diplomatın Seyir Defteri” adlı kitabından da (Kırmızı Kedi Yay., 2014) öğrendiğimize göre kendisinin Beijing’de görev yaptığı yıllar, 1976-1978 arası.

Bisikletler ve üç tip elbise

İlk izlenimlerden biri şöyle: “Otomobilin penceresinden, önümüzdeki-arkamızdaki bisiklet ordularına şaşkınlıkla bakıyorum. Trafik düzeni bile daha çok bisikletlilere göre ayarlanmış gibi. Caddeler, kaldırımlar, ara sokaklar, bisiklet yığınlarıyla dolu. Bisikletlilerde üç tip elbise göze çarpıyor. Birincisi, devlet memurlarının giydiği koyu renkli kumaş. İkincisi, işçilerin ve köylülerin giydiği mavi işçi elbisesi. Üçüncüsü, yeşil renkli askeri elbise. Dikim olarak bu üç tip, birbirinin eksiksiz benzeri. Kadın, erkek, çoluk-çocuk herkes, ayrım göstermeksizin bunları giyiyor. Böyle olunca da insan, bir Çinliyi diğerinden ayıramıyor. Kadınlar, erkekler gibi, saçlarını çok kısa kestiriyorlar. El-yüz bakımı, kaş-kirpik düzenlemesi, makyaj gibi burjuva hastalıkların izine bile rastlamak olası değil.” (s. 15)

Başkan Mao’nun mozolesi, Tienanmen Meydanı ve “Halkın Günlüğü” gazetesini ziyaretinden notlar aktaran Kemal Bayram, yazar Lui Bei Yü’yle yaptığı görüşmeye de yer veriyor. Çin’de yazar ve sanatçıların durumu, Lou Sin’in Türkçeye çevrilen “Çığlık” romanı ve Çin’in “kültür ordusu” üzerine geniş bir sohbetin ardından Hunan eyaletine, Mao Zedung’un memleketine gidişini anlatıyor Bayram.

Sulama tesislerinde, porselen ve ipek işleme fabrikalarında inceleme gezilerinin ardından, Kanton (Guangzhou-Guandong) bölgesine geçiş, bir sağlık merkezinde akupunktur ve Çin Tıbbı hakkında bilgi edindikten sonra Guangzhou’dan Fushan’a geçiş.

Temizlik kenti Fushan

Fushan’da en çok kentin temizliği dikkat çekiyor. O zamanlar 240 bin nüfuslu bir kent olan Fushan’ın anlatıldığı bölümün adı da “Temizlik Kenti” zaten. Bölge komitesinden, 40 yıl öğretmen olarak çalıştıktan sonra altı yıl önce emekli olan Bayan Cheng Miao Ling’le yaptığı uzun sohbeti aktarıyor Kemal Bayram. “Eskiye göre yaşam koşulları şimdi nasıl?” sorusuna aldığı yanıt şöyle:

“Belki kalkınmış ülkelere göre biz çok iyi yaşamıyoruz. Ancak bugünkü koşullara ulaşabilmek kolay olmadı. Kurtuluştan önce iş bulamayan, pirinç bulamayan halkımız, sokaklarda yatan insanlarımız şimdi güven içinde çalışıyor. Asgari gereksinimlerini karşılıyor. Bu bizim için önemli bir aşamadır. Daha ileri bir yaşam düzeyine bu noktadan sıçrama yapacağız. Çalışıyoruz bunun için. Kendimize inanıyoruz. Çin bu inancı yüreklerde ve kafalarda her gün biraz daha yüceltiyor.” (s. 92)

Çinlilerin “Gökyüzünde cennet varsa, yeryüzünde de Hangzhou var” dedikleri kentten izlenimler ve tren yolculuğuyla Shanghai… Emekli bir işçinin, karısı, oğlu, gelini ve iki torunuyla 32 metrekarelik bir evde yaşayan Bay Lung’un anlattıklarını, 25-30 yıl öncesine göre nasıl çok daha iyi koşullarda yaşadıklarını dile getirişini ilgiyle dinliyor yazar.

“Türkiye’yle ilişkileri geliştirebiliriz”

Shanghai Çocuk Sarayı ve “fabrika yapan fabrika”yı ziyaretinin ardından “Çin İzlenimleri”ne noktayı, Dışişleri Bakan Yardımcısı Ho Ying’in kendisini uğurlama konuşmasıyla koyuyor Kemal Bayram. Ho şöyle demiş: “Biz kapitalizme, emperyalizme karşı yaptığımız savaşta, aynı zamanda kendi bağımsızlığımızı koruma savaşı da vermiş oluyoruz. Türkiye ile olan ilişkilerimiz iyi noktada. Bu ilişkiler daha da geliştirilebilir. Bunları dışında eşit ve karşılıklı yarar prensibine dayanarak aramızdaki ticari ilişkileri de geliştirebiliriz.” (s. 157)

Kemal Bayram’ın anıları, sosyalist bir ülke olarak Çin’i merak eden, bu ülkedeki değişimi yerinde görmek, incelemek ve bir anlamda da sorgulamak isteyen bir Türk aydınının bakış açısını yansıtıyor ve önyargısız yaklaşımıyla, samimiyetiyle dikkat çekiyor. Bayram bugün ancak sahaflarda bulabileceğiniz kitabını Çin Devrimi’nin üzerinden 30 yıl geçtikten sonra yayımlamış. Değişen Çin’i, geleceğe bakan Çin’i ve Çin insanını sıcak bir dille, saygılı bir dille aktarmış. Kitabın yayımlanış tarihinden bu yana geçen sürede de çok değişti Çin ve bu değişimin ipuçlarını pek çok yönden Kemal Bayram’ın kitabında bulmak mümkün.

Not: Fotoğrafta Kemal Bayram Çukurkavaklı (en sağda), Rıfat Ilgaz ve Fikret Otyam’la.