Temmuz ayında, Filistin'deki 14 siyasi grup Beijing'de bir barış toplantısı düzenleyerek "Filistin Ulusal Dayanışmasının Güçlendirilmesi ve İhtilafların Sonlandırılmasına İlişkin Bildiri"yi imzaladı. Bu toplantı, Filistin tarihinde en geniş katılımlı ve en kapsamlı siyasi barış girişimi olarak değerlendiriliyor. Toplantının en önemli sonucu, 14 grubun geniş çaplı bir barışma ve dayanışma sağlamış olmasıdır. Ayrıca, Filistin Ulusal Kurtuluş Hareketi (Fetih)’nin tüm Filistin halkının tek yasal temsilcisi olarak kabul edilmesi önemli bir dönüm noktası oldu. Toplantının diğer önemli sonucu ise, Gazze çatışmaları sonrasında geçici bir ulusal uzlaşı hükümeti kurulması konusunda görüş birliğine varılmasıdır. Bu toplantının en güçlü mesajı, ilgili Birleşmiş Milletler kararları çerçevesinde Filistin’in bağımsızlığını kazanması ve devlet olarak tanınması çağrısı.
Filistin'in iç uzlaşmasının sağlanması, Filistin halkına umut ve gelecek vaat ederken, aynı zamanda Filistin sorununun çözümüne ve Ortadoğu'da barış ve istikrarın sağlanmasına katkı sağlayacak. Mevcut gelişmelerin ciddiyeti göz önünde bulundurulduğunda, Filistin iç uzlaşmasının önemi ve gerekliliği daha da artıyor. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın 15 Ağustos’ta Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) ifade ettiği gibi, Filistin’de ulusal uzlaşı ne kadar erken sağlanırsa, hedefe o kadar hızlı ulaşılır.
Çin, Filistin Ulusal Kurtuluş Hareketi’ni ve Filistin Devleti’ni ilk tanıyan ülkelerden biri olarak, Filistin meselesinin Ortadoğu’nun en önemli sorunu olduğunu savunmakta ve Filistin’in bağımsızlık ve devlet kurma hakkını kararlılıkla destekliyor. Cumhurbaşkanı Xi Jinping, Filistin sorununun çözümüne yönelik Çin'in tutumunu defalarca dile getirmiş ve çözüm için önerilerde bulunmuştur. Gazze'deki mevcut zorluklar karşısında, Çin üç aşamalı bir plan önerdi: İlk olarak, Gazze'de kapsamlı, kalıcı ve sürdürülebilir bir ateşkesin hızla gerçekleştirilmesi ve insani yardımın kesintisiz sağlanması; ikinci olarak, Filistin'in kendi kendini yönetmesi ilkesi doğrultusunda, Gazze’de çatışmalar sonrası yönetimin sağlanması; üçüncü olarak ise, Filistin'in BM'nin resmi üyesi olmasının hızlandırılması ve iki devletli çözümün gerçekleştirilmesi öngörülüyor.
Ortadoğu, bölge halklarının yaşadığı ve geliştiği memleket olup, hiçbir ülkenin arka bahçesi değildir. Ortadoğulu halklar, Ortadoğu'nun gerçek sahipleridir. Çin, Ortadoğu meselelerinde, özellikle Filistin sorunu konusunda adalet ve hakkaniyeti savunuyor. Çin, sivillere zarar veren her türlü eylemi kınamakta ve uluslararası insani kurallara aykırı hareketlere karşı çıkıyor. Ayrıca, İsrail'in uluslararası toplumun sesine kulak vererek derhal ateşkesi ve savaşı sonlandırması, sivilleri koruması ve bölgesel gerginliği artırmaktan kaçınması için çağrıda bulunuyor.
Filistin'deki grupların iç uzlaşması, tamamen kendi iç meseleleridir, ancak uluslararası toplumun da bu süreci desteklemesi gerekmektedir. Çin, Türkiye dahil birçok ülkeyle aynı hedefleri paylaşarak Filistin'deki iç uzlaşıyı destekliyor. Çin, Filistin’deki grupların kısa sürede uzlaşarak bağımsızlık ve devlet kurmalarını temenni etmekte ve bu doğrultuda Beijing Bildirisi'nin uygulanması için ilgili taraflarla işbirliğini sürdürmeye hazır olduğunu belirtti. Filistin sorununun kapsamlı, adil ve kalıcı bir çözüme ulaşması için birlikte çalışmak gerektiğine inanılmaktadır.
Barışa ulaşmak tek bir adımla mümkün değildir, ancak doğru yolda ilerlediğimiz sürece hedefe ulaşabiliriz. Filistin iç uzlaşmasının kilidi, güvenin yeniden tesis edilmesi ve doğru yönde ilerlemeye devam edilmesidir. Fikir birliği oluşturup bunu pratikte uyguladıkça, uzlaşı süreci daha da sağlamlaşacak ve Filistin'in iç dayanışması güçlenecektir. Çin ve Türkiye, Filistin sorunu konusunda birçok ortak görüşe sahiptir. Gazze çatışmalarından sonra Türkiye’nin ara buluculuk rolü üstlenerek barış ve ateşkesi teşvik etmesi, iki ülkenin bu konuda yakın işbirliği yapmasına zemin hazırladı. Bu işbirliğinin, Filistin sorununun kısa sürede kapsamlı, adil ve kalıcı bir çözüme ulaşmasına katkı sağlaması bekleniyor.