Çin'in kuzeyinde son dönemde insan metapnömovirüsü (HMPV) ile ilgili haberler gündeme gelmeye başladı. Basın organlarında, HMPV vakalarının arttığına dair yayılan haberler, 5 yıl önceki COVID-19 pandemisini hatırlatarak toplumda endişe yaratmaya başladı. Bu gelişmeleri, İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Ertuğrul, CGTN Türk’e değerlendirdi.

HPMV virüsü, uzun bir süredir varlığını sürdürüyor

Dr. Bülent Ertuğrul, HPMV virüsünün 20 yıldır bilinen bir virüs olduğunu ifade etti. Ayrıca, özellikle kış aylarında sıkça karşılaşılan bu virüsün enfeksiyon etkenlerinden biri olduğunu belirterek şunları söyledi:

'İnsanlar yeni virüs ortaya çıktığında, panik olmaya başlıyorlar. Özellikle 2019 ve 2020 yıllarındaki pandemiye dönecek miyiz diye endişeleniyorlar. Ancak burada bir yanlış anlaşılma var. İnsan Metapnömovirüsü, aslında eskiden beri bildiğimiz, en az 20 yıldır farkında olduğumuz bir virüs. 2000'li yıllarda ilk kez tanımlanmış olsa da, enfeksiyon etkeni olarak çok uzun zamandır var.

Tuba Çebi: 'ABD Yeni Bir Terör Örgütü Yaratacak' Tuba Çebi: 'ABD Yeni Bir Terör Örgütü Yaratacak'

Özellikle kış aylarında daha sık karşılaştığımız bu enfeksiyon etkeni, ne yapıyor peki? Şunu belirtmek gerekir ki, bu virüs bir RNA virüsüdür. Kış aylarında üst solunum yolu enfeksiyonları ya da alt solunum yolu enfeksiyonlarına yol açabilir. Alt solunum yolu dediğimizde ise, zatürre (pnömoni) gibi daha ciddi enfeksiyonlardan bahsediyoruz.'

'Burun tıkanıklığı, kuru öksürük, hafif ateş...'

HPVM virüsünün belirtilerini açıklayan Dr. Ertuğrul, bu enfeksiyonun klasik soğuk algınlığına benzer bir tabloyla ortaya çıkabileceğini ifade etti ve şunları ekledi:

'Virüs, eğer üst solunum yolu enfeksiyonu şeklinde seyredecekse, burunda tıkanıklık, kuru öksürük, bazen hafif ateş ile klasik soğuk algınlığı tablosuyla karşılaşabiliriz. Ancak, eğer pnömoni (zatürre) dediğimiz tabloya yol açacaksa, o zaman solunum sıkıntısı daha fazla olur. Kuru öksürük, nefes darlığı ve aynı zamanda yüksek ateşle de karşımıza çıkabilir. Çekilen akciğer filmlerinde, atipik pnömoni dediğimiz, COVID-19’a benzer akciğer tutulumu gözlemlenebilir.'

'Ölüm riski var'

Bülent Ertuğrul, virüsün risk grubunda yer alan hastalarda yoğun bakıma yatışa hatta ölüme yol açabileceğini ifade etti:

Risk grubunda olanlar, yani altta yatan hastalığı bulunanlar, kanser hastaları, şeker hastaları, yapısal akciğer hastalığı bulunanlar, kemoterapi alanlar ve bağışıklık yetmezliği olan kişilerde, ne yazık ki daha ağır enfeksiyon tablosu gelişebilir. Bu durum yoğun bakıma yatışa ve bazen de maalesef ölüme yol açabilir.

'Solunum yoluyla bulaşıyor'

Dr. Bülent Ertuğrul, virüsün bulaşma yolunu açıkladı ve tedavisinin yalnızca semptomatik sıvı desteğiyle mümkün olabileceğini belirtti. Ayrıca Ertuğrul,  virüsün ilaç tedavisiyle tedavi edilemeyeceğini vurguladı: 

'Bulaşıcılık, her üst solunum yolu veya solunum yolu enfeksiyon etkeninde olduğu gibi damlacık ve solunum yoluyla bulaşır. Nasıl COVID-19’a yol açan SARS-CoV-2 veya influenza virüsü bulaşıyorsa, bu virüs de aynı şekilde bulaşır. Öksürükle veya konuştuğumuzda çevremize saçtığımız damlacıklar, virüs parçacıkları içerir ve bu virüs, sağlıklı bir bireye bulaştığında enfeksiyon oluşabilir.

Tedavisi ne yazık ki sadece semptomatik tedavi ile mümkündür. Ateşi düşürmek, ağır tabloda oksijen desteği vermek gibi ya da semptomatik sıvı desteği sağlamak gibi tedaviler uygulanabilir. Ne yazık ki, "şu ilacı kullanıp geçirebilirsiniz" diyebileceğimiz bir ilaç yoktur.'

'Batı'nın iddiaları gülünç'

Virüsün dünya genelinde görüldüğünü belirten Ertuğrul, Batı medyasının, sanki tüm hastalıkların kaynağı Çin'miş gibi bir algı yarattığını ifade etti ve şunları anlattı:

'Hastalığın sadece Çin'de görülmesi diye bir durum söz konusu değil. Dünyanın her tarafında görülüyor. Türkiye'de de, Avrupa'da da, Amerika Birleşik Devletleri'nde de görülüyor. Ancak, Çin'de böyle bir hastalık durumunun deklare edilmiş olması, işi biraz farklı bir hale getiriyor. Bence batı medyası veya batı tarafından sanki Çin, tüm hastalıkların müsebbibi, tüm kötülüklerin anasıymış gibi, gülünç bir biçimde, komik bir şekilde algılanıyor ve oradan kaynaklandığı düşünülüyor.'