Capital, Ekonomist ve Startup dergilerinin düzenlediğini geleneksel UEZ 2024 zirvesi Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in sunumu ile başladı. Zirvedeki sunumunda altyapı yatırımlarına dikkat çeken Bakan Şimşek, “Lojistik sıralamasında 38. sıradayız dünyada. Çünkü çok yatırım yaptık. Son 20 yılda 270 milyar dolar kaynak ayırdık. Karayollarında yapmamız gereken her şeyi yaptık. Karbon ayak izi düşürmek için demiryolları en büyük önceliğimiz ve yüksek hızlı tren hatlarının inşası. Önemli sanayi işlerinin limana bağlanması. Önümüzdeki 30 yılda 70 milyar dolar harcayacağız. Sanayi bölgelerini limanlara bağlamak için 70 milyar dolar harcayacağız. 20 yıl önce 26 havalimanı varken şimdi 70 olduk.” bilgilerini paylaştı.
Ticaretteki parçalanmaya dikkat
Küreseldeki dezenflasyon sürecine işaret eden ve jeopolitik gelişmelerin Türkiye’yi destekleyeceğini vurgulayan Bakan Şimşek, FED ve Avrupa Merkez Bankası’nın faiz indirimlerinin öngörüldüğünü söyledi. Bakan Şimşek, “Jeopolitik gelişmeleri piyasalar fiyatlamıyor gibi bir durum söz konusu. Büyümeyi olumlu etkileyecek bir yapay zeka kullanımı var. Yapısal reformlar ve bu alan büyümeyi olumlu etkilerken, ticaretteki parçalanma olumsuz etkileyecek.” diye konuştu.
“Programımız çalışıyor, işlemekte. Uygulamaya devam etmekte de kararlıyız. Fiyat istikrarı olmadan sürdürülebilir büyüme sağlayamayız.” ifadelerini kullanan Bakan Şimşek, sanayide dönüşüm üzerinden Türkiye’nin zenginleşmesini sağlamayı amaçladıklarını kaydetti.
Fiyat istikrarının daha adil gelir dağılımı için gerekli olduğunu anlatan Şimşek, “Enflasyon nihayetinde bir vergi. 2023 Haziran ayı ile 2024 Haziranını bir geçiş dönemi olarak öngördük. Dezenflasyon yılın ikinci yarısında başlayacak. Enflasyon yaz aylarında çok hızlı düşecek. Dezenflasyona geçiş için para politikasında yeniden bir inşa süreci gerekiyordu. Para politikası gecikmeli çalışır bizim gibi ülkelerde.. Destekleyici adımlar atacağız. Yapısal reformlarla da destekleyeceğiz. Maliye politikası önemli bir bileşen olacak. Enflasyonu düşürmek zaman alıyor. Bütün dünyada bu bir süreç işidir… 56 ülkede 100 dezenflasyon programı incelendi. Enflasyonunun şok öncesi döneme dönmesi 3.5-4 yıl alıyor. Bazı kesimler şu yapıldı, bu yapıldı enflasyon niye inmiyor diyorlar! Bunun bir süreç olduğunu anlamamız lazım. Maliye tarafında da depremin etkisini görmemiz lazım.” bilgilerini paylaştı.
Merkez Bankası’nın elini güçlendirecek
Deprem etkisi sonrası bütçenin dengeleneceğini belirten Bakan Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Borcun milli gelire oranı deprem etkisi dair yüzde 35’i geçmeyecek. Bütçe açığı milli gelirin yüzde 3’ünü geçmeyecek. Kayıt dışı ile mücadelede Hazine ve Maliye Bakanlığı sahada olacak. Bu adil rekabet için de lazım. Merkez Bankası’nın elini güçlendirmek için şoklara karşı da mali alan oluşturacağız. Borçluluğun milli gelire oranı yüzde 108, bize benzer ülkeler yüzde 208, dünyada yüzde 300’lerde.. Küresel ekonominin sorunlarından biri yüksek borçluluk. Yaşlanan nüfus da büyümeye engeldir. Türkiye’nin burada avantajı var. Önümüzdeki bir 15 yıllık avantajlı dönem var. Geçici olarak büyüme yavaşlayabilir. Ama dünyaya oranla güçlü seyretmeye devam edecek. Sürdürülebilir cari açık; milli gelire oranının yüzde 2’nin altına çekilmesi hedefimiz. Altın ithalatında normalleşmeye gideceğiz. Cari açığın yarısı altın ithalatından kaynaklandı. Bu sene cari açık yüzde 2.5’in altında olacak.”
Yerli petrol ve gaz etkisi
Türkiye’nin petrol ve gaz üretiminin de arttığını kaydeden Bakan Şimşek, şu bilgileri verdi: “Ciddi bir şekilde dışardan petrol ve gaz alıyoruz. Bunu düşündüğümüz takdirde riskleri yönetebileceğiz. Önümüzdeki dönemde bir 100 milyar dolarlık yatırım olacak yenilenebilir enerjiye. Nükleer de devreye girecek. Petrol ve doğalgaz ihtiyacının yüzde 20-25’ini kadarını yerli kaynaklardan karşılamak hedefimiz. Şu anda gazın yüzde 2 kadar yerli kaynaktan, petrol yüzde 5’in biraz üzerinde. Biz orta vadeli programda bunları dikkate almadık. Cari dengede tamamen makro ekonomik etkilerden kaynakları bir düzelme olacak. Bütçe açığında hedef yüzde 5’in altı. İlave tedbir alıyoruz; ikiz açığı çok daha yönetilebilir bir patikada götüreceğiz.
Yeni bir sanayi politikası ile birlikte Türkiye’yi katma değer zincirinde yukarı bir yerde taşıyacağız. İmalatın milli gelir içindeki payında Türkiye Almanya’ya oranla bile daha yüksek bir katma değere sahip. Ancak onlar kadar zengin değiliz. Çünkü katma değer zincirinde arzuladığımız yerde değiliz. Son 20 yıldır Türkiye’de çok güçlü bir ekosistem inşa ettik. Önümüzdeki birkaç senede bu sonuçlar görülecek. Türkiye’de bu ekosistem sonuç vermeye başladı. 2010’u baz alsanız yüksek teknoloji yoğunluğunun arttığını görüyorsunuz. Savunmanın katkısı çok büyük ama dünyada da böyledir. Şu anda devam eden 854 tane savunma sanayi projesi var. Büyümenin kompozisyonunu değiştirmeye kararlıyız. Dezenflasyon sürecinde bir miktar yavaşlayabilir ama dezenflasyon yüksek sürdürülebilir büyümeyi sağlamanın şartı. İç talebin büyümeye katkısı yüksekken net ihracatın katkısı negatif oldu. Bunun için çok ciddi yapısal dönüşüm programımız var. Birleşmiş Milletler kriterlerine göre, 736 dolar daha artarsa kişi başı gelir, yüksek gelirli ülkeler grubuna girme ihtimalimiz var.
Bu sene olmasa bile orta vadeli program döneminde gireceğiz. Dış yatırımcıların bize olan ilgisi artacak. Yüksek enflasyon varken dış yatırımcı çekmek zor. Ama bunu düşüreceğiz ve yatırımcıları çekeceğiz. Bizim yatırımcılarımız da yurt dışına çıkmayacak.”
Recep Erçin