Murat Kurum, BM İklim Değişikliği 29. Taraflar Konferansı (COP29) kapsamında, Bakü Olimpiyat Stadyumu'nda Türkiye'nin İklim Yol Haritası'nı açıkladı.
Küresel çapta somut adımlar atılması beklentisinin en yüksek olduğu COP toplantılarından birinin gerçekleştirildiğini belirten Kurum, Türkiye olarak bu yılki gündemin doğrudan doğruya finans kaynaklarına erişim olmasının, finansa erişemeyen ülkeler için çok kritik önemde olduğunu düşündüklerini dile getirdi.
İklim finansmanın kesintisiz şekilde sunulmasının, sera gazı emisyonlarının azaltılmasına ve iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlamaya yardımcı olacağını bildiren Kurum, "Bu nedenle iklim finansmanına erişimin kolaylaştırılması daha adil bir dünya için şarttır. Türkiye olarak her platformda COP29'u, iklim finansmanında bir dönüm noktası olarak gördüğümüzü ifade ediyoruz." diye konuştu.
Kurum, Dünya Meteoroloji Örgütü verilerine göre son 50 yılda hava, iklim veya su ile bağlantılı 11 binden fazla afet yaşandığını, 2 milyonun üzerinde can kaybı, 4,5 trilyon dolarlık ekonomik kayıp olduğunu ifade etti.
Türkiye'nin, bu gerçeklere hiçbir zaman sessiz kalmadığını, pasif bir tutum içinde olmadığını dile getiren Kurum, "Binlerce yıllık birikiminden de güç alarak, tüm kurumlarıyla birlikte, insanlık için, ortak evimiz dünya için var gücüyle çalışmaktadır. Türkiye, her gayretini, bize emanet olan dünyanın sağlığı ve insanlığın iyiliği için tasarlamakta ve uygulamaktadır." dedi.
"Emisyonların çoğunun kaynaklandığı enerji sektöründe iddialı hedefler ortaya koyduk"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dünyaya ilan ettiği, 2053 Net Sıfır Emisyon hedefinin bu kararlılığın en yüksek belgesi ve tezahürü olduğunu belirten Kurum, şunları kaydetti:
"İşte hazırladığımız uzun dönem stratejimizi, bir başka deyişle, yol haritamızı da bu kararlılığa uygun olarak en şeffaf ve katılımcı süreçleri işleterek ortaya koyduk. Uzun Dönemli İklim Stratejimizin hazırlık sürecini, yaklaşık 2 yıl boyunca kamu ve özel sektör ile sivil toplum temsilcilerinin katkılarıyla yürüttük. Stratejimizi toplam 18 sektörde 89 strateji ile hazırladık ve 3 temel sacayağı üzerine bina ettik. Bu 3 temel sacayağı, 'azaltım, uyum ve yatay kesen konular' adını verdiğimiz her iki başlığın ortak noktalarından müteşekkildir.
Bu yılki emisyon miktarlarımıza baktığımızda, emisyon oranımızın yüzde 72'sinin enerji sektöründen, yüzde 13'ünün tarım, kalan yüzde 3'ünün ise atık sektöründen kaynaklandığını görüyoruz. Bu nedenle de Uzun Dönemli İklim Stratejisi Azaltım Hedeflerimiz Kapsamında emisyonların çoğunun kaynaklandığı enerji sektöründe iddialı hedefler ortaya koyduk."
Türkiye'nin toplam kurulu güç içerisinde yenilenebilir enerji payını yüzde 59'a yükselttiğini, bu alanda Avrupa'da 5'inci, dünyada 11'inci sırada yer aldığını bildiren Kurum, "Birincil enerjide yenilenebilir enerjinin payını yüzde 50'ye, nükleer enerjinin payını ise yüzde 30'a çıkarmayı planlıyoruz. Böylece ulusal çapta kullanacağımız enerjinin yaklaşık yüzde 80'inini karbonsuz hale getireceğiz." dedi.
Sanayi sektöründe 2053'e kadar çimentoda yüzde 93, demir-çelikte yüzde 99, alüminyumda yüzde 75 emisyon azaltımı öngördüklerini dile getiren Kurum, binalar sektöründe, 2053'te emisyonları sıfıra yaklaştırmış olacaklarını, bu alanda toplam 2 milyar ton karbondioksit eşdeğeri emisyon salımını engelleyeceklerini söyledi.
"2035'e elektrikli araç yerlilik oranı yüzde 75'e çıkarılacak"
Bakan Kurum, ulaştırma sektöründe 2053'e kadar 7 bin kilometre yüksek hızlı tren ve hızlı tren hattı inşa ederek, temiz ulaşım olan demir yollarının lojistikteki payını yüzde 5'ten yüzde 22'ye çıkaracaklarını, 2035'e kadar elektrikli araç sayısını 4,2 milyona ulaştıracaklarını, bu sayede elektrikli araç yerlilik oranını da yüzde 75'e çıkaracaklarını belirterek, bu çalışmalarla kara yolu ulaşımı kaynaklı sera gazı emisyonlarını olabildiğince azaltacaklarını vurguladı.
Atık sektöründe sıfır atık prensibiyle hareket edeceklerini anlatan Kurum, şöyle devam etti:
"Yıllar içinde aşamalı olarak, atıkların düzenli depolama sahalarına gönderilmesine son vereceğiz. Atıkta, geri kazanım oranımızı yüzde 70'e çıkaracağız. Depozito Yönetim Sistemimizin makine ve altyapı kurulumunu, 2025 yılı sonuna kadar yapacak, ülke genelinde uygulamaya geçeceğiz. Metan emisyonlarının azaltılmasına önemli bir katkı sunmuş olacağız. Tarım sektöründe tarım topraklarımızın en az yüzde 10'unda organik tarım yapacağız. Hayvancılıkta yem rasyonuyla yem çeşidini optimize edeceğiz. Biyogaz tesislerini yaygınlaştıracak, karbondioksit dışı emisyonlarını azaltacak ve en önemlisi gıda güvenliğimizi koruyacağız. Ormancılık sektöründe ormanlarda koruma çalışmaları yürütülmesi ve yine millet bahçelerinin, yeşil alanların ve yeşil koridorların arttırılması yoluyla yutak alan kapasitemizi arttıracağız."
"Tarımsal sulama verimliliğimizi arttıracağız"
Murat Kurum, üzerinde çalıştıkları 3 kilometre çözünürlüklü projeksiyon modelleri sayesinde 11 farklı sektöre dair risk analizi yürüteceklerini belirterek, bu sektörlere dair 37 stratejiyi şimdiden belirlediklerini söyledi.
Bu stratejilerle şehirlerde su kayıp ve kaçaklarını azaltacaklarını bildiren Kurum, "Tarımsal sulama verimliliğimizi arttıracak, akıllı su yönetim sistemlerini hayata geçireceğiz. Havza yönetim planlarımızı titizlikle uygulayacağız. Biyolojik çeşitliliği koruyacağız. Sürdürülebilir orman yönetimi, çölleşmeyle mücadele, şehirlerimizde iklim dirençli yapı standartlarının geliştirilmesi gibi uygulamaları çeşitlendireceğiz." diye konuştu.
Kurum, organik tarım uygulamaları, işlemesiz tarım ve yağmur hasadı gibi uygulamaları Türkiye'nin her yerinde yaygınlaştıracaklarını, sürdürülebilir turizm programları ve kültürel miras alanlarının koruma altına alınmasına dair adımları kararlılıkla atacaklarını, sağlık izleme sistemlerini kuracaklarını, erken uyarı ve müdahale mekanizmalarını güçlendireceklerini vurguladı.
Uzun dönemli iklim stratejisinde hem azaltım hem de uyum politikalarını ilgilendiren ortak konuları, Yatay Kesen Konular başlığı altında belirlediklerini, yenilikçi teknolojileri destekleyerek kapsamlı adımlar attıklarını belirten Kurum, şöyle konuştu:
"Bu çerçevede, hidrojen teknolojileri karbon yakalama, kullanma ve depolama teknolojileri; akıllı şehir ve akıllı tarım teknolojilerine dair yaklaşımlarımızı strateji belgemize en kapsamlı şekilde yansıttık. Adil geçiş politikalarıyla, yeni iş imkanları ve beceri geliştirme programları da hedeflerimiz arasında. İklim kanunumuzun bu yıl içerisinde, Gazi Meclisimizde kanunlaşarak yürürlüğe girmesini bekliyoruz. Bu kanunla birlikte yeşil dönüşümü hızlandıracağız. 2026'da Avrupa Birliğinde yürürlüğe girecek olan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasına karşın, dış ticarette rekabet gücümüzü artırmak için karbon fiyatlandırma ve Emisyon Ticaret Sistemimizi süratle hayata geçireceğiz. Yeşil yatırımlar için finansman mekanizmalarını geliştirecek, 'ulusal yeşil taksonomi yönetmeliğimizi' de 2025'te çıkaracağız."
Türkiye'nin COP31 başkanlığına adaylığı
İklim değişikliğine karşı dünyanın en kırılgan kesimlerinin 6 milyardan fazla insana ev sahipliği yapan Akdeniz, Asya-Pasifik ve Afrika İklim bölgeleri olduğunu ifade eden Kurum, Türkiye'nin de sanayi devrimi öncesine göre 1,5 dereceden daha fazla yüzey sıcaklık artışı yaşayan, dünyanın en tehlikeli göç rotalarından birine ev sahipliği yapan Akdeniz İklim Havzası'nda yer aldığını anlattı.
Türkiye'nin iklim değişikliğinden olumsuz etkilenmekle birlikte bu krizi fırsata dönüştürme becerisine de sahip olduğuna işaret eden Kurum, "Tecrübelerimizi aktarmak, her ülkenin tecrübesini de doğrudan kendilerinden almak için, iklim değişikliğiyle küresel mücadeleye en yüksek katkıyı sunmak için COP31 başkanlığını çok önemsiyoruz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye'nin COP31 başkanlığına dair adaylığını tüm dünyaya ilan ettiğini anımsatan Kurum, şunları kaydetti:
"Türkiye, başkanlığı süresince gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında iklim eylemini güçlendiren bir köprü olacaktır. İstisnasız tüm ülkeler için iklim adaletine uygun bir teknoloji akışını ve finans paylaşımını sonuna kadar destekleyecektir. İklim dirençli ve uyumlu kent modelini geliştirme noktasında; en kararlı adımları atacaktır. Akdeniz-Afrika-Pasifik başta olmak üzere tüm dünyadaki kırılgan bölgelerin direncini artırma konusuna, tüm gücüyle odaklanacaktır. Bu kapsamda Türkiye'nin COP31 başkanlığında adil, sürdürülebilir, kapsayıcı ve şeffaf bir yaklaşımla hareket edeceğini ifade ediyor, tüm dostlarımızdan da desteklerini bekliyoruz."
"Türkiye alınacak kararlar doğrultusunda finansa erişimini daha da artıracaktır"
Bakan Kurum, konuşmalarının ardından basın mensuplarının sorularını da yanıtladı.
Türkiye ve Azerbaycan arasında her alanda işbirliği yürüttüklerini belirten Kurum, iklim değişikliği ve çevre alanı başta olmak üzere Bakanlığı ilgilendiren konularda Azerbaycanlı mevkidaşlarıyla görüşme yaptıklarını söyledi.
Kurum, Türkiye'nin zaman içerisinde de fosil yakıtlardan çıkmış olacağını, emisyon üretmeyen enerji tesisine yönelik adımlar atacağını dile getirdi.
Türkiye'nin BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nin EK-1 listesinde yer aldığını ancak bu listede olmaması gerektiğini vurgulayan Kurum, "İklim değişikliğiyle mücadele ve emisyon azaltım noktasında adımlarımızı atıyoruz, atmaya devam edeceğiz. İklim finansmanına erişim noktasında Türkiye gelişmekte olan bir ülke olarak burada alınacak kararlar doğrultusunda finansa erişimini daha da artıracaktır." dedi.