Başvuruyu görüşen Yüksek Mahkeme, Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edilmediğine karar verdi.
Kararın gerekçesinden
Anayasa Mahkemesinin kararında, isimler üzerinde belirli şartlarda değişikliklerin, özel hayatın bir parçası olan kimliğin belirlenmesi açısından gereklilik olduğu ifade edildi.
Kamunun üstün yararının söz konusu olduğu istisnai durumlarda isim değişikliğine ilişkin taleplerin kabul edilmemesinin makul karşılanabileceğine işaret edilen kararda, ancak bu gibi hallerde kamu makamlarının buna ilişkin yeterli gerekçe sunmaları gerektiği vurgulandı.
Kararda, yerel mahkemenin ilgili kurumlardan tek harfli ismin kullanıma uygun olup olmadığını sorduğu, bu şekilde bir kullanımın kamu düzenini zedeleyeceği tespiti karşısında da değişim talebini reddettiği ifade edildi.
Başvurudan önceki yasal süreçte kamusal makamların takdir yetkisini keyfi şekilde kullanmadığı, kamunun üstün yararının varlığı çerçevesinde tedbirler aldığı aktarılan kararda, şunlara yer verildi:
"Başvurucunun kültürüne göre bir ismi edinmesi engellenmemekte, yalnızca tek harflik bir ismi almasının kamu yararına aykırı olduğu belirlenerek buna sınırlama getirilmektedir. Bu sebeple başvurucunun hak ve menfaatleri ile kamusal yarar arasında adil bir dengenin kurulduğu belirlendiğinden anılan müdahalenin ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edilmediği sonucuna ulaşılmıştır."