Söz konusu dava haberinin yayınlanmasının ardından, Türk halkının tutumunu anlamak amacıyla CGTN’nin Türkçe platformunda bir anket düzenlendi. Ankette halka, "Türkiye hükümetinin bu kısıtlayıcı önlemlerine karşı olup olmadıkları" soruldu. Türkiye’de bu konu büyük ilgi gördü ve 24 saatten kısa bir sürede binlerce kişi ankete katıldı. Şaşırtıcı bir şekilde, ankete katılanların yüzde 77’si Çin'in açtığı davayı desteklerken, yüzde 3'ü tarafsız kaldı ve sadece yüzde 20'si Türkiye hükümetinin vergi artırma kararını destekledi.

Çin'in "Engelsiz İnşaat Kararı" BM'de onaylandı Çin'in "Engelsiz İnşaat Kararı" BM'de onaylandı

Anketin altındaki yorumlar da büyük ölçüde tek taraflıydı. Bazı internet kullanıcıları, Çin arabalarının Avrupa ithalat arabalarına kıyasla daha ucuz, kullanışlı ve sık sık indirimli olduğunu belirtti. Vergilerin artırılmasının sıradan insanların daha uygun fiyatlı ürünlerden faydalanmasını engellediği dile getirildi. Bir başka yorumda ise, Türkiye'nin gümrük vergisi uygulamalarında adil olması gerektiği, tek taraflı vergi artışlarının yerli marka arabaların satışlarını artırmayacağı ifade edildi. Yerli marka arabaların pazar rekabetçiliği artırılmadan alınan bu önlemlerin, yerli otomobil endüstrisine zarar vereceği savunuldu. Ömer isimli bir kullanıcı ise, "Çin'in açtığı davayı destekliyorum! Umarım Dünya Ticaret Örgütü vergilerin kaldırılması yönünde karar verir!" diyerek görüş bildirdi.

Genellikle milliyetçi duyguları yüksek olan Türk halkı neden Çin'in Türkiye'yi DTÖ'ye şikayet etmesini destekliyor? Aslında bu durumu anlamak zor değil. En önemli sebep, vergi artırma kararının Türk halkının cebini-bütçesini- etkilemesidir. Son yıllarda, Çin’in yeni üç ürününden biri olan elektrikli araçlar, yurt dışında ciddi bir talep görmüş ve Türkiye'de hızla popüler hale gelmiştir. Yüksek kalite ve makul fiyatları, kısa sürede Türk halkının takdirini kazanmıştır. İstatistiklere göre, Çinli otomobil üreticisi Chery, 2023'te Türkiye pazarına girdiğinden bu yana aylık satışlarıyla ilk on sırada yer aldı. Ancak Eylül ayında uygulanan vergi politikaları nedeniyle, geçen yıl satış sıralamasında beşinci sırada olan Chery bu yıl on ikinci sıraya düştü. Chery Omoda5 modeli örneği üzerinden bir hesap yapacak olursak, 2023’te Türkiye’de 860 bin Türk lirasına satılan araç, şu anda 1 milyon 650 bin Türk lirasına satılmakta. Bu durum, Türk orta gelirli aileler için büyük bir yük oluşturuyor. Eskiden kolayca ulaşılabilir bir araç olan yüksek fiyat-performans arabası, şimdi ulaşılamaz bir "lüks" haline geldi. Bu nedenle, birçok Türk’ün bu duruma tepki göstermesi anlaşılır.

Aynı zamanda Türkiye, bir Avrupa Birliği adayı ülke olarak çevreye büyük önem veriyor. Çin’den gelen elektrikli araçlara vergi artırılması, çevreci otomobil seçeneklerini azaltmakta, bu durum da çevreci kesimlerin hoşnutsuzluğuna yol açmakta.

Türkiye tarafından bakıldığında, Türkiye'nin Çin elektrikli araçlarına vergi artırmasının arkasında kendi haklı nedenleri ve düşünceleri de bulunmakta. Türkiye her zaman kendi otomobil endüstrisinin gelişimine önem verdi. 2023’te 1.5 milyon otomobil üretimiyle dünyanın 12. en büyük otomobil üreticisi olan Türkiye, elektrikli araçlarda henüz hızlı bir gelişim göstermedi. Ancak Türkiye, elektrikli araç pazarını potansiyel bir “mavi okyanus” olarak görerek bu alana yatırım yapmış ve milli markası Togg’u piyasaya sürmüştür. Ancak, teknik açıdan olgunlaşmış ve endüstri zinciri tam olan Çin elektrikli araçlarını kısa sürede yakalamak zor görünmekte. Bu nedenle Türkiye’nin Çin araçlarına yüzde 40 vergi artırma kararı, yerli otomobil endüstrisini destekleme amacı taşıyor olabilir.

Aslında Türkiye ile Çin arasında elektrikli araç endüstrisinde birçok başarılı iş birliği örneği bulunmaktadır. Örneğin, Çinli otomobil üreticisi BYD, Türkiye’de yıllık 150 bin otomobil üretecek bir fabrika ve bir ulaşım ve Ar-Ge merkezi kurmayı planlıyor. Toplam yatırımın 1 milyar doları bulması beklenirken, fabrikanın 2026 sonunda faaliyete geçmesi ve doğrudan 5 bin iş imkanı sunması bekleniyor. Çin için, Türkiye’nin elektrikli araçlarına vergi artırma politikasına karşı çıkmamıza rağmen, Türkiye pazarına sadece araç ihraç etmekle kalmayıp, aynı zamanda sermaye ve teknoloji iş birliği gibi farklı yollarla da girmeyi düşünmeliyiz. Böylece açık bir ortamda karşılıklı kazanç sağlanabilir.