Çin’in denizcilik alanında gösterdiği atılım Türkiye’de konunun uzmanları tarafından yakından takip edilmeye devam ediliyor. Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, hafta sonu Veryansın TV için kaleme aldığı köşe yazısında Türkiye ve Çin’in tarihten gelen ortaklıklarına dikkat çekerek “Ankara’nın Çin’den öğrenecek çok şeyi var.” diye yazdı.

Çin’i “denize çıkan küresel güç “olarak tanımlayan E. Tümamiral Cem Gürdeniz, açık denizlerde elde edilecek başarının sadece denizcilik değil üretim, ticaret ve teknolojik üstünlükle ilgili olduğunun altını çizdi. Gürdeniz, Kuşak ve Yol İnisiyatifi bağlamında Çin’in denizcilik faaliyetlerine hız verdiğini anımsatarak “İlan edildiği 2013’ten 2022’ye kadar Çin ile BRI (Kuşak ve Yol) ülkeleri arasındaki ithalat ve ihracatın toplamı her yıl %6,4 büyüme ile 19,1 trilyon ABD doları oldu. Diğer yandan Çin ile BRI ortak ülkeleri arasındaki çift yönlü yatırımların toplamı, 380 milyar ABD dolarına ulaştı. Bu miktarın 240 milyar USD madencilik, limanlar ve enerji alanında kullanım ağırlığı ile Çin tarafından temin edildi.” bilgisine yer verdi.

Çin'in meyve üretimi dünyanın yaklaşık üçte birini oluşturuyor Çin'in meyve üretimi dünyanın yaklaşık üçte birini oluşturuyor

Beijing yönetiminin üretim gücünün finanstan üstün olduğu yönünde bir tespit yaptığının altını çizen E. Tümamiral Cem Gürdeniz “Bugün itibarıyla değişik ölçeklerde Çin sermayesi ile işletilen 50 ülkede 105 liman mevcut. Bu limanlar arasında Çin’in çoğunluk hisselerine sahip olduğu, inşa ettiği, işlettiği ve operasyonel kullanım haklarını kiraladığı limanlar mevcut. Bu sayı 2000 yılında 20 idi.” İfadelerini kullandı.

ÜRETİM VE TİCARET GÜCÜ BEŞ KITAYA YAYILIYOR

Çin’in Deniz İpek yolu üzerinden üretim, ticaret ve sermaye gücünü beş kıtada temsil ettiğinin altını çizen Gürdeniz “Her kıtada Çin’in uçak gemilerinden daha etkili olan konteyner filosu ve onu destekleyen limanları büyük bir ağ içinde dünyayı sarmalına alıyor. Ticaret gemileri, Arktik dahil her yerde bayrak gösteriyor. Çin iştirakli 105 limana bu gemiler her gün giriş çıkış yapıyorlar. Yani okyanus ve denizleri kullanıyorlar.” değerlendirmesinde bulundu.

Gürdeniz yazsının devamında şunları kaydetti:

“Ankara’nın Çin’den öğreneceği çok şey var. Osmanlı ve Çin imparatorluklarının tarihsel süreçleri birbirine benzer. Çin Halk Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti tarihlerinde de ortaklıklar mevcuttur. Çin, komünizmden daha çok Kemalizm’e yakın bir devlet kapitalizmi ile bugünkü aşamaya gelmiştir. Bizden farkı devletçilik, halkçılık ve devrimcilikten uzaklaşmamıştır. Felsefe toplumu olduklarından laikliğin örselenmesi gibi sorunu da olmamıştır. Milyarı aşan nüfusu bizde bazı kesimlerde olduğu gibi 7. Yüzyıla değil 22. Yüzyıla erişme arzusundadır. Diğer yandan bizim aksimize denizci olmaya karar vermişler ve başarmışlardır. Donanma, Limancılık, Deniz Ticareti, Gemi İnşa, Balıkçılık, Deniz Bilimleri, Deniz Dibi Madenciliği gibi alanlarda en üst ligde yer almaktadırlar. Türkiye Çin’in denizcileşme modelini örnek almalıdır. Uzağa gitmeyelim. 2003 ile 2022 arasında ulaştırma ve haberleşmeye Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı 1.6 trilyon TL yatırım yapılmış.  Bu yatırımların %60’ı karayolu %21’i demiryolu, %8’i haberleşme ve %9’u hava yolu için kullanılmış. Deniz yolu için kullanılan pay sadece %1. Daha fazla söze gerek yok herhalde.”

Diğer Çin haberleri için tıklayınız.