Çin

Almanya “tehlikeli sularda”: 70 yıl sonra neden Filipinler ziyaret edildi?

Almanya, Filipinler ile kurduğu diplomatik ilişkiden 70 yıl sonra bu ülkeye savunma bakanını gönderdi. Berlin yönetiminin ABD’nin ayak izlerini takip etme ihtimali Çin tarafından dikkatle takip ediliyor.

CGTN Türk Dış Haberler Servisi

Almanya Savunma Bakanı Borist Pistorius, hafta başında Filipinler’in başkenti Manila’yı ziyaret ederek ev sahibi ülkenin savunma bakanı Gilberto Teodora ile bir araya geldi. Taraflar, yılsonuna kadar bir savunma anlaşması imzalama kararı alırken, Pistorius “Birkaç hafta önce oluşturduğumuz taslak üzerinden hareket edeceğiz.” dedi.

Filipinler’in Güney Çin Denizi’ndeki iddialarına destek veren Alma Bakan “Hepimiz biliyor ve her gün tecrübe ediyoruz ki, bir bölgedeki güvenlik ve istikrar diğer bölgeleri de etkiliyor. Birbirimize yakın ve doğrudan bağlantılıyız. Bu nedenle iş birliğinden uzak kalamayız.” İfadesini kullandı.

Almanya ve Filipinler arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasından bu yana geçen 70 yıl içerisinde ilk kez bir Alman savunma bakanının ziyareti zamanlama açısından dikkat çekiyor. Zira Filipinler yönetimi son bir yıl içerisinde Güney Çin Denizi’de Çin’in egemenliğindeki resiflerin çevresinde varlık göstermek isterken en büyük desteği Amerika Birleşik Devletleri’nden (ABD) görüyor.

Hint-Pasifik stratejisi çerçevesinde Çin’i kuşatmak isteyen ABD 2023’te Filipinler’de dört yeni üsse erişim sağlayarak 30 yıl sonra ülkeye dönüş sağlamıştı. ABD’ye beşinci üssü vermek isteklerini gizlemeyen Filipinli yöneticiler herhangi bir çatışma durumunda Washington’dan güvenlik şemsiyesi talep etmeyi umuyor.

Ukrayna krizi ABD’ye bağımlılığı artırdı

Filipinleri ziyaret etmeden önce ABD ve Güney Kore’de görüşmeler yapan Almaya Savunma Bakanı, burada yaptığı açıklamalarda da bölge ülkeleri ile birlikte hareket etmek istedikleri öne sürmüştü. Berlin yönetimi 2020 yılında yayınladığı “Almanya-Avrupa-Asya: 21. yüzyılı birlikte şekillendirmek” başlığını taşıyan belgede “Hint-Pasifik bölgeseli uluslararası düzenin şekillenmesinde kilit öneme sahiptir.” değerlendirmesinde bulunmuştu.

Almanya’nın son yıllarda ABD’nin yol haritasına yakın bir çizgi izlemesinin ardında hükümette yer alan Yeşiller Partisi’nin Washington’a yakınlığı kadar Ukrayna krizi de yer alıyor. Neue Zürcher Zeitung dergisinin genel yayın yönetmeni 2 Ağustos’ta kaleme aldığı makalesinde Berlin yönetiminin, Rusya’ya uygulanan yaptırımların ardından savunma ve enerji başta olmak üzere Washington’a ağır bir bağımlılık içinde olduğunu belirterek “Ukrayna krizinin kaybedeni Almanya’dır” diye yazdı.

Berlin, Çin’i kaybetmeye göze alabilir mi?

Almanya’nın Asya-Pasifik’te ABD’nin ayak izlerini takip ederek Filipinler ile girdiği angajman Çin basını tarafından da yakından takip ediliyor. Çin’in önde gelen gazetelerinden Global Times 6 Ağustos’ta yayınladığı “Almanya’nın Güney Çin Denizi fırsatçılığı irrasyonel ve riskli” başlığını taşıyan başyazısında şunları kaydetti:

“Almanya, Rusya-Ukrayna çatışmasının olumsuz etkilerini henüz sindiremedi, ancak şu anda ana ekonomik ortağı Çin'i doğrudan kışkırtarak, Filipinler'e "yardım etmek" için müdahalesini Asya-Pasifik bölgesine kadar genişletiyor. Asya-Pasifik bölgesine bu kadar derin bir müdahalenin hiçbir faydası yok, aksine Almanya'ya zarar veriyor. Çin ile Almanya arasındaki karşılıklı yarar sağlayan işbirliği her iki taraf için de avantajlıdır. Hatta Pistorius bile, uygun olan her yerde Çin ile işbirliğinin sürdürülmesi gerektiğini itiraf etti. Çin ile Almanya arasında karşılıklı yarar sağlayan ve kazan-kazan sağlayan rasyonel ve pragmatik işbirliği için büyük bir potansiyel ve alan var. Almanya, Çin ile temel konularda provokasyon yapma dürtüsünü sınırlamalı ve genel dostane ilişkiyi korumalıdır.”