İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, 3'ü tutuklu 7 sanık ve avukatları ile bazı müştekilerin avukatları katıldı.
Örgüt elebaşı Adnan Oktar'ın avukatı, Anadolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılaması devam eden eski davayla bu dosyanın birleştirilmesini isteyerek, mahkemeden dosyanın yetkisizlikle gönderilmesini talep etti.
Mahkeme heyeti bu talebi reddetti.
Söz alan tutuklu sanık Ali Sadun Engin, FETÖ'ye yardım ve uluslararası casusluk suçlamalarına ilişkin daha önce yapılan yargılamalarda beraat ettiğini söyledi.
Hayatının her döneminde suça karşı olduğunu savunan Engin, şunları kaydetti:
"Kimseden maaş almadım. Tam tersi cebimden harcadım. Adnan Bey yazdığı kitaplardan bir kuruş para almadı. İsrail'le köprü vazifesi gördüğüm söyleniyor. Doğruyu anlatmak, kötülükten men etmek anlamında da köprü vazifesi görmüş olabilirim. Biz zaten köprü vazifesi görmeye çalışıyoruz. Filistin'den Müslüman liderleri, hahamları kanalımıza davet ettik, konuşturduk. Adnan Bey onlara Tevrat'ı açtığında savaşta fidye ödemek, özür dilemek helaldir gibi şeyleri anlattı. İsrail hükümeti Mavi Marmara baskınından sonra Türkiye’ye özür mektubu yazdı ve fidye ödedi. Biz sivil toplum kuruluşu olarak böyle bir şeye vesile olduk."
Engin, cinsel saldırı suçuna ilişkin de üzerine atılı suçlamaları kabul etmedi.
Tutuklu sanıklardan Orkun Şimşek ise şirketinin 2014'te kurulduğunu belirterek, "Adnan Oktar'la bir ilgisi yoktur, örgüt adına da kurulmuş değildir. 'Örgüt şirketi' denilerek el konuldu ve batırıldı. Şirket sahibi olarak itibarım da sıfırlandı. Milyonlarca lira borca da sokulduk. Bu da başımıza gelen hukuksuzluklardan biridir. Ben hiçbir mali işi takip etmiyordum. Mali işler sorumlusu falan değilim." dedi.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanık Paşa Durmuş'un tahliyesine karar verdi.
Sanıklar Erol Şimşek, Orkun Şimşek, Ali Sadun Engin ve Paşa Durmuş'un dosyasının ayrılmasına hükmeden heyet, firari sanıklar hakkındaki yakalama kararının devamını kararlaştırdı.
Duruşma 15 Ekim'e ertelendi.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 42'si firari 72 kişi "şüpheli", 21 kişi "mağdur", 9 banka ise "suçtan zarar gören" sıfatıyla yer alıyor.
Örgütün kuruluş amacı ve faaliyetleri anlatılan iddianamede, haklarında dava açılan sanıkların eylemleri detaylı olarak ele alınıyor.
İddianamede tutuklu sanık Ali Sadun Engin'in örgüt içinde "Sado" lakabını kullandığı, özellikle ABD ve İsrail ile örgüt arasında köprü vazifesi gördüğü, örgüt elebaşı Adnan Oktar'ın talimatıyla İsrail'de düzenlenen ve örgüt tarafından organize edilen konferanslarda konuşmacı olarak yer aldığı belirtiliyor.
Sanığın yurt dışından gelen bürokrat ve yabancı siyasetçilerin rehberliğini üstlendiği, ayrıca Oktar'ın A9 TV'deki yayınlarında konuşulacak konuları belirleyip, kanalın para transferini organize ettiği kaydediliyor.
İddianamede sanığın, Oktar'ın da aralarında bulunduğu bir grup örgüt üyesinin 1999'da gözaltına alındıklarında işkence gördükleri iddialarıyla ilgili dönemin emniyet görevlileri hakkında açılan dava kapsamında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine şikayette bulunduğu ve kazandığı tazminatı "infak" adı altında örgüte aktardığı belirtiliyor.
Tutuklu sanıklardan Erol Şimşek'in, kendisine yüklü miktarda miras kalan örgüt üyelerinin mal varlıklarının örgüte aktarılması noktasında faaliyet gösterdiği aktarılan iddianamede, sanığın özellikle Kazakistan'da olmak üzere yurt dışında örgüte finans sağlayan şirketler kurup, örgüt içi para transferini yönettiği ifade ediliyor.
İddianamede, sanık Orkun Şimşek'in kendisine yüklü miktarda miras kalan örgüt üyelerinin mal varlıklarının örgüte aktarılması noktasında faaliyet gösterdiği, özellikle Dubai'de olmak üzere yurt dışında örgüte finans sağlayan şirketler kurup örgüt içi para transferini yönettiği ve Kazakistan'daki şirketlerden elde edilen geliri Dubai'deki şirketi aracılığıyla Türkiye'ye aktardığı bilgisine yer veriliyor.
Sanık Şimşek'in "turnike" sistemine girecek kadınları tespit ettiği değerlendirmesine yer verilen iddianamede, kadınların kimlerle görüşeceklerine karar verdiği, özellikle örgüt yöneticisi Adnan Oktar ile tanıştırdığı, dönem dönem kadınların kaldığı evlerden sorumlu olduğu, örgüt içi deşifrenin önlenmesi amacıyla özellikle turnike sistemine giren kadınlara örgütsel yemin ettirdiği belirtiliyor.
İddianamede, Adnan Oktar, Ulviye Didem Ürer, Tarkan Yavaş ve Alev Babuna'nın aralarında bulunduğu 13 sanığın, diğer 59 sanığın eylemlerini örgüt kapsamında gerçekleştirmesi ve yöneticilerin bu suçlardan ayrı ayrı sorumlu olması gerektiğinden çok sayıda kişiye karşı birden fazla kez "nitelikli cinsel saldırı", "çocuğun cinsel istismarı", "cinsel taciz", "basit cinsel saldırı", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklamak"tan 1938 yıl 5'er aydan 2 bin 758 yıl 6'şar aya kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.
59 sanığın "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak"tan 2,5 yıldan 6'şar yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, ayrıca bu sanıklardan 27'sinin "nitelikli cinsel saldırı", 8'inin ise "cinsel taciz" suçundan değişen oranlarda hapisle cezalandırılması talep ediliyor.
İddianamede, sanıklardan İbrahim Özçelik'in ayrıca "nitelikli dolandırıcılık" ile "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama" suçlarından da 12 yıldan 34 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor.
TÜRKİYE HABERLERİNİN TAMAMI İÇİN TIKLAYIN