ABD’nin Pasifik hamlesine karşı Çin’in Avrupa hamlesi

Xi Jinping’in  Avrupa turu

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, 5-10 Nisan 2024 tarihleri arasında Fransa, Sırbistan ve Macaristan’ı kapsayan 5 günlük bir Avrupa ziyaretine çıktı. Yaklaşık beş yıldan beri Avrupa’yı ziyaret etmemiş olan  Xi Jinping’in Avrupa ziyaretinin zamanlaması oldukça önemliydi.  Çin- Fransa diplomatik ilişkilerinin kuruluşunun 60. yıl dönümünde Fransa ziyareti gerçekleştirildi.  Öte yandan Sırbistan'ı ise 1999’da ABD ve NATO güçlerinin Çin’in Belgrad Büyükelçiliği'ni (yanlışlıkla) vurmasının  yıldönümünde ziyaret etti. Xi, Paris’te Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve  AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile bir araya geldi.  Yapılan üçlü toplantıda Çin-AB ve Çin-Fransa ilişkileri masaya yatırıldı. Özelikle, devlet sübvansesine sahip olduğu iddia edilen Çin’den ithal edilen elektrikli arabalar meselesi ana gündem maddesiydi. Sadece, 2023 yılında AB, Çin’den 11,5 milyon elektrikli araba almış durumda. Dolayısıyla elektrikli araba konusu AB’deki elektrikli araba üreticilerinin rekabet edebilmesi için çözülmesi gereken önemli bir konuydu. Xi Jinping, AB ile her alanda ilişkileri kazan-kazan ilkesi üzerinden  geliştirmeyi istediklerini bir kez daha dile getirdi. Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz yıl nisan ayında Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, birlikte Pekin’i ziyaret etmişler, Xi Jinping ile üçlü bir toplantı gerçekleştirdikten sonra AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen Çin’den ayrılmıştı. Macron ise gezisine devam etmişti. Be defa da aynısı oldu. Paris’te üçtü toplantı yapıldıktan sonra Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, aynı gün Fransa’dan ayrıldı. AB’de bu yıl seçimler var .Şu an ki AB liderliği büyük ihtimalle değişecek. Bu nedenle, yeni AB liderliğinin Çin politikası ne olacak  bilinmiyor. Yeni AB liderliği seleflerinin politikalarını takip eder mi ? Bugünden bir şey söylemek mümkün değil. Kuşkusuz, toplantıda Ukrayna savaşı ve Orta Doğu’daki durum da gündeme geldi. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile düzenlediği ortak basın toplantısında yaptığı konuşmada Ukrayna Savaşı ile ilgili iddialar hakkında şunları söyledi: “Çin ne krizin yaratıcısı, ne tarafı ne de katılımcısıdır. Ancak biz de seyirci değiliz, barışa ulaşmaya her zaman aktif olarak katkıda bulunduk" dedi. Ayrıca, “Ukrayna krizinin sorumluluğunu ortadan kaldırmak veya üçüncü bir ülkeyi karalamak ve yeni bir Soğuk Savaş'ı kışkırtmak için kullanılmasına da karşı çıkıyoruz” diye ekledi. Macron,  Xi ile görüşmesi sırasında Xi’nin bir yıl önce verdiği "Moskova'ya silah ve yardım gönderilmemesi ve Çin'in askeri amaçla kullanılabilecek malların ihracatını sıkı bir şekilde kontrol etmesi" yönündeki taahhüdünü "yinelediğini" söyledi. Ukrayna savaşı konusunda Fransa ziyareti sırasında Xi Jinping’den  yeni bir adım  geldi ve Çin’i Ukrayna savaşında tarafsız olarak nitelendirdi. Açıkçası bu nitelendirme önemliydi. Zira önümüzdeki günlerde Rusya Devlet Başkanı Putin Çin’i ziyaret edecek ve bu ziyarette Çin’in bu nitelendirmesinin etkileri ilk elden görülecek. Xi Jinping’in Paris ziyareti sırasında Çin ve Fransa arasında havacılık, tarım, halklar arası değişim, yeşil kalkınma ve KOBİ işbirliği gibi alanları kapsayan 18 işbirliği anlaşması imzaladı. Bunun yanında,  Xi, Çin ve Avrupa'nın çok kutuplu bir dünyanın inşasında iki büyük güç, küreselleşmeyi teşvik eden iki büyük pazar ve kültürel çeşitliliği savunan iki büyük medeniyet olduğunu söyledi. Bir başka deyişle Xi Çin’in meşhur üç girişimi olarak adlandırılan  Küresel Güvenlik Girişimi, Küresel Medeniyet Girişimi ve Küresel Kalkınma Girişimine atıfta bulundu. Fransa'nın Okyanusya’da yani Pasifik’te  toprakları var. Bu bağlamda, Pasifik adalarında ve Okyanusya’da giderek etkinliğini artıran Çin ile işbirliği  önemli hale geliyor.  Yine Fransa'nın arka bahçesi olarak gördüğü ve kovulmaya çalışıldığı Afrika'da kalabilmek için Çin'e tutunmaya çalışıyor.

AUKUS’a karşı Çin-Fransa ortak hamlesi

Pasifikte 2021’de yeni kurulan askeri pakt olan AUKUS’tan dolayı kalbi kırık bir Fransa var. ABD ile İngiltere Fransa’nın Avustralya ile yaptığı milyarlarca dolarlık konvansiyonel denizaltı satışını Avustralya’ya nükleer denizaltı vaadiyle  engellediler. Çin, bu fırsatı  çok iyi değerlendirdi ve Fransa'yla ilişkileri derinleştiriyor , bir nevi Asya Pasifik’teki ittifakı Fransa gibi ülkelerle yeni girişimlerle bozmayı deneyecek. Fransa’nın da AUKUS’a karşı Çin ile yeni bir denge kurma fırsatı var. ABD-İngiltere ikilisi Fransa’yı ne AUKUS’a ne de QUAD’a ortak etme düşünceleri var. Bu nedenle Fransa da Çin üzerinden bir jeopolitik açılım yapmayı deneyecek. Geçtiğimiz yıl nisan ayında  Macron, Çin ziyaretinden dönüşünde yaptığı açıklamada Tayvan sorununun AB’nin sorunu olmadığını dolaysıyla da AB’nin bu soruna karışmaması gerektiğini söylemiştir. Macron, sadece Çin ile bölgede kendisini göstermeyecek aynı zamanda da Hindistan ile son dönem her alanda özellikle de askeri alanda geliştirdiği yakın ilişkileri de kullanarak ABD-İngiliz paktını delmeye çalışacak. Ancak Macron’un Hindistan flörtünü de Çin yakından takip etmektedir. ABD’nin tüm imkanlarını kullanarak son yıllarda Çin’i uluslararası ortamda yalnızlaştırmaya adeta cüzzamlı bir ülke haline getirmeye ve bir şer devleti olarak ilan etmeye hazırlanırken ABD’nin Avrupa’daki önemli müttefiki olarak gördüğü Fransa ise tam aksi istikamette hareket ederek Çin’le her alanda ilişkileri derinleştiriyor.  Ayrıca Fransa Cumhurbaşkanı Macron Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile kişisel dostlukları üzerinden bir liderler diplomasisi geliştirmeye çalışıyor. Hiç kuşku yok ki bu durum en fazla ABD’yi rahatsız etmiştir. Zira başından beri Fransa, Çin’le çatışma yerine kazan-kazan esası temelinde hem rekabet hem de işbirliği zemininde hareket etmek istiyor. Bu ziyaret, Çin’in  ABD’nin Pasifik’te kendisini çevrelemek ve kuşatmak için oluşturduğu ittifak zincirlerine karşı Avrupa’daki hamlesidir.

Gazze konusunda ortak açıklama

ABD’nin büyük bir sınav verdiği Orta Doğu ve Gazze meselesinde Çin ve Fransa yaptıkları ortak açıklamada; sivillere yönelik ayrım gözetmeyen saldırılar da dahil olmak üzere, uluslararası insani hukukun her türlü ihlalini kınadılar. Uluslararası insancıl hukuk uyarınca Gazze'deki sivillerin korunmasının mutlak zorunluluğunu hatırlatarak,  iki devlet başkanı, İsrail'in Refah'a yönelik daha büyük bir insani felakete ve Filistinli sivillerin zorla yerlerinden edilmesine yol açacak saldırısına karşı olduklarını ifade etti. İki lider de, İsrail ve Filistin'in barış ve güvenlik içinde yan yana yaşaması, 1967 sınırlarına dayalı yaşayabilir, bağımsız ve egemen başkenti Kudüs olan Filistin Devleti olmak üzere iki devletli çözümün somut olarak uygulanmasına yönelik siyasi sürecin kararlı ve geri dönülemez şekilde yeniden başlatılması çağrısında bulundu. Sonuç olarak, Çin-Fransa ilişkilerinde yeni bir dönemin başladığı görülmektedir. YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYIN