ABD’nin “çıkış stratejisi” var mı?

Antony Blinken, NATO Dışişleri Bakanları toplantısı öncesinde NATO karargâhında yaptığı basın toplantısında, “Gazze’deki insani aranın mümkün olduğunca uzun sürmesini istediklerini” belirtti (AA, 28.11.2023). Peki bu olası mı? Dahası uzatılmış insani aranın ardından kalıcı bir ateşkes gelebilir mi, yoksa savaş devam mı eder? Tüm bunlar, son tahlilde gelip ABD’nin bir “çıkış stratejisi” olup olmadığına ya da bir “çıkış stratejisi” oluşturup oluşturamayacağına dayanıyor. Zira İsrail’i frenleyecek kuvvet de, yol verecek kuvvet de ABD… İSRAİL HEDEF KÜÇÜLTÜ İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, 4 günlük aranın başında, “aranın ardından savaşa devam edeceklerini” açıklamıştı (AA, 24.11.2023). 2 günlük ek ara sırasında ise İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi’den, “İsrail ordusu, Gazze’deki esirlerin tamamı serbest bırakılıncaya kadar durmayacak” açıklaması geldi (AA, 28.11.2023). Her ikisi de “savaşa devam” temalı bu açıklamalar, aslında İsrail’in “siyasi hedefinin” geri çekilişini resmediyor. İsrail’in ilan ettiği siyasi hedef, “Hamas’ı bitirmek”ti; öyle ki ABD ile İsrail arasında Hamas’tan sonrası için “Gazze senaryoları” bile müzakere ediliyordu. 14 Kasım’da CGTN Türk’te “Gazze senaryoları” başlıklı analizde de belirtmiştim: Gazze’de Hamas’sız bir çözüm gerçekçi değil. Açıklamalardan, İsrail’in “Hamas’ı bitirene kadar savaş” yerine, “esirleri kurtarana kadar savaş” hedefine çekildiği anlaşılıyor. Hatta bu nedenle, hükümeti oluşturan koalisyon içinde de ciddi çatlak var. İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, Gazze’ye saldırıların durdurulmasını, koalisyon hükümetinin dağılması olarak niteliyor. 64 milletvekilinin desteğini alan hükümet, Ben-Gvir liderliğindeki 5 milletvekilli Yahudi Gücü’nün çekilmesi halinde, salt çoğunluk için gereken 61’in altına düşüyor. ABD’NİN İRAN’A GÖNDERDİĞİ MESAJ Elbette pek çok etken var ama İsrail’in kararını etkileyecek en belirleyici etkenlerin başında ABD geliyor. ABD’nin ise “Gazze’deki krizin bölgeye yayılmasından endişe” ederek, İsrail’i frenlemeye çalıştığına dair değerlendirmeler var. İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, ABD’nin kendilerine savaşın kapsamını genişletmeyi düşünmedikleri mesajını ilettiklerini açıkladı. İsrail’e desteğin “bu şekilde” sürmesinin Beyaz Saray’ın çıkarına olmadığının aracılarla kendilerine iletildiğini belirten Abdullahiyan “Bu bilginin doğru olduğunu umuyoruz. Bunun doğrulaması da ABD’nin Siyonist rejimi ateşkesi sürdürmeye ve savaşı tamamen durmaya zorlamasıyla olmalıdır” (AA, 28.11.2023). Tahran’ın değerlendirmesini doğrulayan işaretler artıyor. Bunlardan en dikkat çekeni, ABD dış politikası üzerinde etkisi bulunan CFR’nin Foreign Affairs dergisinde çıkan analizdi. Jennifer Kavanagh ve Frederic Wehrey imzalı analiz, özetle ABD’nin Ortadoğu’da bataklığa sürüklenmekte olduğunu, bu nedenle acilen rota değiştirmesi gerektiğini savunuyordu (Harici, 27.11.2023). ABD İÇİN İKİ CEPHEDE DE İŞLER İYİ GİTMİYOR İsrail’in kararını etkileyecek etkenlerin başında ABD’nin geldiğini söylemiştik yukarıda. Ancak elbette asıl faktör son tahlilde Filistinlilerin direnişidir. Filistinlilerin direnme iradesini sürdürebilmeleri en belirleyici etkendir. Zira o kararlılık sürdükçe, dünya kamuoyu da ABD ve İsrail’e karşı konumlanabiliyor. Dolayısıyla İsrail’in “Hamas’ı bitirene kadar savaş” hedefinden “esirleri kurtarana kadar savaş” hedefine çekilmesinin arkasındaki asıl etken, Filistinlilerin direnme iradesini sürdürebilmesidir. O irade en sonunda Batı’yı da böldü ve Avrupa içinden ABD ve İsrail’e “ateşkes” baskısı oluşmaya başladı. Dolayısıyla ABD’nin seçenekleri azalmış ve manevra alanı daralmış durumda. ABD’nin İsrail için “Gazze’den bir çıkış stratejisinin” olup olmadığı belli değil ama bir çıkış stratejisinin olması gerektiğinin hızla gelip dayandığı ortada. Ve asıl önemlisi şu ki hem Ukrayna cephesinde hem de Filistin cephesinde ABD için işler iyi gitmiyor. ABD’nin Ukrayna’ya sınırsız desteği 5 aylık taarruzda Rusya’yı bir adım geriletemedi; İsrail’e sınırsız desteği ise Ortadoğu’daki müttefikleriyle ilişkilerini daha da gevşemeye götürüyor. Kısacası ABD’nin her iki cephede de “çıkış stratejisi”ne ihtiyacı var…