Zhi Wuyan, CMG

İstatistiklere göre, Alman şirketlerinin 2024 yılının ilk yarısında Çin'e yaptığı yatırımlar büyük ölçüde artarak 7,3 milyar avroya yükseldi. Çin-Almanya Ticaret Odası tarafından kısa süre önce yayımlanan bir raporda, Çin'deki Alman şirketlerinin yüzde 91'inin ülkede faaliyet göstermeye devam etmek istediği, yüzde 50'sinin ise Çin'e daha fazla yatırım yapmayı planladığı belirtildi.   

Ancak, Alman şirketlerinin Çin'e yatırımlarını artırmasından memnun olmayan bazı Batılı medya kuruluşları şu yorumu yaptı: Çin ve AB arasındaki ticari ilişkilerin kötüleşmesi ve Çin'le ticaret faaliyetlerinde "risk azaltma" ilkesinin uygulanması durumunda, Çin'e daha büyük yatırım yapmak Alman şirketleri için yanlış bir karar olabilir. Bu yorumlarda, Alman şirketlerinin Stockholm Sendromu'na kapılan rehineler gibi Çin piyasasına "kaçırıldıkları" ve şu anda "kaçıran" olan Çin'e daha da bağımlı hale geldikleri öne sürüldü.   

Ne kadar ilginç bir yorum! Çin piyasasında kâr elde eden Alman şirketlerinin Çin'e yatırımlarını artırması doğal bir ticari hamledir. Ancak bu Batılı medyaya göre, Çin'deki çıkarlarından vazgeçmek ve Çin'le yollarını ayırmak, Alman şirketleri için doğru bir seçenek olacaktır. Bu yorumun siyasi amacı oldukça net: Alman şirketlerini Çin piyasasından çekilmeye zorlayan asıl kaçıranlar, batılı güçlerdir. 

Son yıllarda, özellikle ABD başta olmak üzere Batı ülkeleri, ulusal güvenliği koruma bahanesiyle ticaret sorunlarını siyasallaştırmaya çalıştı ve "Çin'den ayrılma" ile "risk azaltma" gibi siyasi amaçlı söylemleri gündeme getirdi. Soğuk Savaş zihniyetini yansıtan bu söylemlere göre, yabancı şirketlerin büyük zarar görme pahasına da olsa Çin piyasasından çıkmaları gerekiyor. Bu aslında, Batılı politikacıların ilgili şirketlere uyguladığı baskıcı bir önlemdir.

Çin'e yatırım yapan Alman şirketler, Çin piyasasını değerlendirme hakkına sahiptir. Şu anda, Çin'in Jiangsu eyaletinin Taicang ilçesinde 500’den fazla Alman şirketi faaliyet göstermektedir. 2024 yılının başından bu yana, Volkswagen şirketi Hefei kentindeki fabrika ve Ar-Ge merkezini geliştirmek için 2,5 milyar avro yatırım yaptı. BMW ise Shenyang kentindeki fabrikayı genişletmek için yine 2,5 milyar avro yatırımda bulundu. Ayrıca, Alman Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler Birliği'nin (BVMW) ilk şubesi Shenyang kentinde kuruldu. Alman şirketler, Çin'deki ticaret ortamına, altyapı tesislerine ve tedarik zincirine büyük güven duyuyor.

ABD merkezli küresel danışmanlık şirketi Kearney tarafından yayımlanan bir rapora göre, 2024 yılında yabancı yatırımcı güven endeksi (FDICI) bakımından Çin, dünya sıralamasında 3. sıraya yükseldi. Yılın ilk yarısında Çin'de kurulan yabancı şirketlerin sayısının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14,2 oranında artarak 27 bine ulaştığı bildirildi.

ABD yönetimi, küresel ekonomik sistemdeki tekel pozisyonunu korumak amacıyla yabancı sermayeyi Çin'den çekilmeye zorlamaktadır. Ancak bu girişimler, küresel tedarik zincirinin güvenliğine ve küresel ekonomik toparlanma sürecine zarar verebilir. Uzun yıllardır Çin piyasasında faaliyet gösteren Batılı bilim ve teknoloji şirketleri, Çin'in kaliteli kalkınma sürecinde daha iyimser bir geleceğe sahip olduklarına inanıyor. Bazı Batılı siyasetçilerin siyasi amaçlarla Çin piyasasından çekilmeye yönelik çağrıları, bu şirketler için akıllıca bir karar değildir. 

Wang Yi, Sırbistan Başbakan Yardımcısı’yla bir araya geldi Wang Yi, Sırbistan Başbakan Yardımcısı’yla bir araya geldi