Çin

ABD, Çin’in kalkınmasını neden lekeliyor?

Yoksul ve az gelişmiş bir ülkeden dünyanın ikinci büyük ekonomisine dönüşen Çin’de dünya toplam nüfusunun altıda birini oluşturan nüfus yoksulluktan kurtarıldı.

Geng Jingjing

Çin’in kalkınmasıyla birlikte Washington, Çin tehdidi teorisini ortaya atmaya başladı ve Çin’e dair çok sayıda yalan bilgileri yayımladı. Amerikan siyasetçileri ise, Çin’i lekelemeye çalıştı.

Gerçek şu ki, Çin fakir ve geride kalmışken, ABD Çin'in dünyaya yönelik “tehdidi” konusunda hiç endişelenmedi; ancak Çin ekonomisi gelişmeye başladığında, Amerikalı politikacılar Çin'in “ideolojik tehdidi”ni ortaya attı. Çin'in halihazırda dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olmasına rağmen, kişi başına düşen Gayri Safi Yurtiçi Hasılası’nın hala ABD’nin çok altında olduğunun farkında olmamız lazım. ABD, Çin'in kişi başına düşen GSYİH'sinin yaklaşık altı katı büyüklüğündedir. Çin'in hala gelişmekte olan bir ülke olduğu ve daha geliştirmesi gereken çok şeyi olduğu açıktır.

ABD tarafından 2020 yılında yayımlanan ABD'nin Çin'e Stratejik Yaklaşımı’nda, Çin’in Batılı bir ülkenin modelini kopyalamadan da ekonomik kalkış ve sosyal ilerleme sağlayabileceğini kanıtladığı belirtildi.

Washington için Çin'in sürekli gelişimi, uzun süredir devam eden ABD’nin söz hakkını ve hakimiyetini sarstı, ABD’nin küresel stratejisine karşı büyük bir meydan okuma oluşturdu. Başka bir deyişle, giderek daha fazla insan ABD tarafından savunulan kalkınma modeli ve yolunun artık tek doğru yol olmadığını anladı, böylece ABD’nin küresel etkisinin temeli sarsıldı.

Çin’in gelişimini lekeleyerek kendi hegemonyasını sürdürmeye çalışan ABD, niyetleri ne olursa olsun bu düzene meydan okumaya çalışan herhangi bir ülkeyi “ideolojik tehdit” şeklinde yaftalamaya çabalıyor.