İsrail ile Lübnan arasında 60 günlük ateşkes anlaşması yürürlüğe girdi. Ancak bu anlaşmanın nasıl hayata geçirileceği, tarafların şartlara uyup uymayacağı ve ateşkesin kalıcı bir barışa dönüşüp dönüşemeyeceği konuları, kamuoyunda tartışılmaya devam ediyor.
Gazeteci-yazar Ramazan Bursa, İsrail ile Lübnan arasındaki bu kritik ateşkesin perde arkasını, olası etkilerini ve uygulanabilirliğini CGTN Türk’e değerlendirdi.
"Zafer ve mağlubiyet anlamı çıkaracak birçok gerekçe var"
Ramazan Bursa, İsrail ile Lübnan arasında varılan ateşkes anlaşmasının taraflar açısından ne anlama geldiğine dair şu değerlendirmeyi yaptı:
"Hizbullah ve İran’ın isimlendirdiği direniş cephesini destekleyenler, bunu büyük bir zafer olarak görüyor. Ancak buna karşı, yani Hizbullah ve direniş cephesi karşıtları ise bunun bir mağlubiyet olduğunu ifade ediyor. İsrail tarafına baktığımızda, Netanyahu ve destekçileri bunun bir başarı ve zafer olduğunu söylüyorlar. Öte yandan, Netanyahu hükümetine karşı olanlar, Hizbullah’ın İsrail’i ateşkese mecbur bıraktığını ve Lübnan’da Netanyahu’nun hiçbir hedefini gerçekleştirememesi nedeniyle bunu bir mağlubiyet olarak görüyor.
Dolayısıyla, her iki taraf açısından da zafer ve mağlubiyet anlamı çıkaracak birçok gerekçe var. Bu nedenle, her iki taraf açısından da mutlak bir zafer veya mutlak bir mağlubiyetin söz konusu olmadığını düşünüyorum. Bu öyle bir mesele ki, hangi taraftan baktığınıza bağlı olarak zafer ya da mağlubiyet manası yüklemek mümkün."
"İsrail ve Hizbullah tarafının, Trump yönetimine bir şans tanıyacağı kanaatindeyim"
Bu anlaşmanın hazırlanmasında, sürecin Trump ve ekibiyle istişare edilerek yürütüldüğünü belirten Bursa, 60 günlük ateşkes sürecinin sonunda yaşanabilecek gelişmelere ilişkin şunları söyledi:
"60 gün denilmesinin sebebi, 60 günden sonraki süreci Trump yönetiminin yönetmesine fırsat tanımak. Çünkü 60 gün sonra Biden ve yönetimi Amerika’da olmayacak. Bu müzakereye Fransa’nın aktif rol oynaması beklenirdi, çünkü Fransa’nın Lübnan üzerinde ciddi bir etkisi var. Ancak Amerika aktif bir rol üstlendi ve sürece liderlik etti. Dolayısıyla bu sürecin devamında da Amerika’nın aktif rolünü sürdüreceği görülüyor. Ayrıca, bu anlaşma yapılırken dahi göreve başlamamış olmasına rağmen Trump ve ekibine danışılarak bu süreç yürütüldü.
Biden yönetimi tarafından yönetilen bu süreçte, 60 gün sonra Trump’ın sürecin devamını yönetmesi için bir plan yapıldığı kanaatindeyim. Trump yönetimini beklemek, işte burada 60 günlük sürecin önemini oluşturuyor. Bir taraftan Trump yönetimi beklenirken, diğer taraftan da bu ateşkesin uygulanabilir ya da uygulanamaz olduğu, aksayan ve ihlal edilen tarafları ortaya çıkacak.
Sızan metinlere baktığımızda, ihlallerin hem UNIFIL yani Birleşmiş Milletler’in bölgedeki barış gücüne hem de kurulacak bir komisyona bildirilmesi yönünde bir karar olduğu görülüyor. Dolayısıyla böyle bir süreç bekleniyor.
Ben, 60 gün içerisinde elbette bazı ihlallerin ve aksaklıkların yaşanacağını ancak ateşkesi tamamen ortadan kaldıracak bir ihlalin olmayacağını düşünüyorum. Ayrıca, hem İsrail tarafının hem de Hizbullah tarafının, 60 gün sonrasını yönetmek için Trump yönetimine bir şans tanıyacağı kanaatindeyim."
Röportajın tamamı için aşağıdaki linke tıklayınız