Üç yıl önce Çin’in en büyük çevrimiçi kitap platformu DangDang’daki bir haberde, dünyada kendisinden sıkça söz edilen bir ülke haline gelen Türkiye’ye yönelik merakın Çin’de de çok arttığı, tarihten edebiyata açılan yelpazede Türkiye’yle ilgili yeni eserlerin yayımlandığı belirtilerek, “Çinlilerin Türkiye hakkında okuduğu beş kitap” listesine yer verilmişti. Söz konusu kitaplar şunlardı: “Türkiye: Kısa Bir Tarih” (Norman Stone), “Yağmurlu Gün, Bulutlu Gün / Yunanistan ve Türkiye Seyahatnamesi” (Haruki Murakami), “Osmanlı Çağı: Türk İmparatorluğunun Yükselişi ve Düşüşü” (Lord Kinross), “Rüyadan İmparatorluğa Osmanlı” (Caroline Finkel), “Kürk Mantolu Madonna” (Sabahattin Ali). İki ülke arasındaki ilişkiler yoğunlaştıkça ve karşılıklı ilgi çoğaldıkça, tıpkı turizm gibi yayıncılık faaliyetinin de hız kazandığı bir gerçek. Mo Yan’dan Yu Hua’ya, Zhang Wei’den Jiang Rong’a açılan yelpazede çağdaş Çin edebiyatına eskiye oranla çok daha kolay ulaştığımız söylenebilir. Bunun gibi Çin’deki kitabevi ve kütüphanelerdeki Türk yazarların sayısının arttığı da görülüyor. REŞAT NURİ GÜNTEKİN’DEN ORHAN KEMAL’E Bazı akademik ve siyasi çalışmaların ötesinde Türk edebiyatının Çinceye çevrilme serüveni asıl olarak 1970’li yıllarda başlıyor. Aziz Nesin’in öykülerinin “Nasıl İntihar Ettim?” başlıklı bir derleme haline getirilmesinin ardından 1980’lerin başında Yaşar Kemal’in “İnce Memed”i Çinli okurlarla buluşuyor. Sabahattin Ali’den “Kürk Mantolu Madonna”nın, Reşat Nuri Güntekin’den “Çalıkuşu”nun  Çinceye aktarılması da ilk olarak bu dönemde gerçekleşiyor. 2000’lerde çeviri çalışmaları biraz daha yoğunlaştığı görülüyor. Nobelli Orhan Pamuk’un “Benim Adım Kırmızı”sının 2006’da Çin’de yılın en iyi yabancı romanı seçilmesiyle başlayan süreçte Pamuk’un diğer kitaplarının ve Ahmet Hamdi Tanpınar (“Huzur”), Orhan Kemal (“Bereketli Topraklar Üzerinde”, “Cemile”, “Avare Yıllar”), Barış Müstecaplıoğlu (“Korkak ve Canavar”), Tuna Kiremitçi (“Dualar Kalıcıdır”), Ahmet Ümit (“Patasana”), Zülfü Livaneli (“Mutluluk”) çevirileriyle Çinli okurların edebiyatımızı yakından tanıma fırsatları çoğalmış oldu. Asya’nın en doğusundaki Çin ile batı ucundaki Türkiye arasındaki kültürel köprünün, 2012’de “Çin’de Türkiye Yılı”, 2013’ün “Türkiye’de Çin Yılı” kutlamalarıyla ve aynı yıl 32. İstanbul Tüyap Uluslararası Kitap Fuarı’nın konuk ülkesinin Çin olarak belirlenmesiyle sağlamlaştırıldığını belirtelim. Bir yıl sonra, 2014’te Beijing Uluslararası Kitap Fuarı’nın onur konuğu ülkesinin Türkiye olduğunu da anımsatalım. İSTANBUL KİTAP FUARI’NDA ÇİN ÇIKARMASI Oldukça geniş bir Çinli yayıncı grubu, bu yıl 40. kez gerçekleşen İstanbul Tüyap Kitap Fuarı’na adeta çıkarma yaptı. 28 ve 30 Ekim’de fuarın dokuz numaralı salonunda gerçekleşen iki farklı forumda Çin’den ve Türkiye’den yayıncılar çalışmalarını, amaçlarını, beklentilerini anlattılar, işbirliği olanaklarını dile getirdiler. Çinli konukların, her iki oturumda da Cumhuriyetimizin 100. yılına ilişkin kutlama mesajları da dikkat çekti. 28 Ekim’deki Çin-Türkiye Telif Hakkı Değişimi Forumu ve 30 Ekim’deki Çin-Türkiye Yayıncılık İşbirliği Forumu’na katılan 25 konuşmacı, insanlık tarihine büyük kültürel katkılarda bulunan iki ülkenin birikimlerini, siyasi ve kültürel atılımlarını dile getirerek, “kazan-kazan” anlayışının hayata geçirilebileceği yeni alanlara dikkat çektiler. Benim de Kaynak Yayınları adına bir konuşma yaptığım ikinci gün oturumunda özellikle Asya uygarlığının zenginliğine vurgu yapıldı, halkları karşılıklı olarak tanımak-tanıtmak için yayıncılık sektörünün barındırdığı potansiyelden söz edildi. Edebiyattan felsefeye, bilim-teknolojiden sanatın çeşitli dallarına ve çocukların dünyasına açılan yelpazede kitapların zenginleştirici etkisini dile getiren konuşmacılar, Kuşak-Yol projesinin öneminden de söz ederek, yayıncılığın kültür elçiliği anlamına geldiğini belirttiler. Çin dünyanın yeni “fırsatlar ülkesi” ve günümüzde “Çin mucizesi” diye anılan olgu, Çin Usulü Sosyalizmin büyük başarısından başka bir şey değil. Forumlarda, özellikle Türk konuşmacıların büyük bölümünün bu gerçeği kavramış olduklarını görmek sevindiriciydi. 100 yıl önce Cumhuriyet ilan edildiğinde, Çinli devrimciler ezilen dünyadaki bu meydan okumadan büyük ilham almıştı. Bugün de Çin ilham veren bir ülke. Çinli ve Türk yayıncıların da birbirlerinden öğrenecekleri, ilham alacakları çok şey olduğu görüldü iki gün boyunca.