Türkiye'nin öncülüğünde Romanya ve Bulgaristan ile başlatılan 'Üçlü Girişim' kapsamında, Karadeniz Mayın Karşı Tedbirleri (MCM Black Sea) Görev Grubu Mutabakatı yarın İstanbul'da imzalanacak. Sarıyer'deki Kalender Kasrı'nda saat 11.00'da imzalanması beklenen mutabakatla birlikte, Karadeniz'e kıyıdaş 3 NATO ülkesi, mayın temizleme operasyonlarına başlayacak. Türkiye'nin Montrö'ye dayanarak Ukrayna'ya hibe edilen gemileri bloke etmesi hala gündemdeyken, ilan edilen 'Üçlü Girişim' farkı kesimlerde farklı beklentilere yol açtı. Güvenlik ve askeri alanlara yoğunlaşan Avrupa merkezli kimi kuruluşlar, Üçlü Girişim'in Türkiye'nin kapılarını NATO gemilerine açmasına yol açacağı beklentisi içerisinde. Rumen basını da, ideolojik motivasyonlarının da bir sonucu olarak, ‘Türkiye Karadeniz Savaşı’nda teslim oldu. ABD ve İngiltere gemileri geçebilir' başlığıyla şimdiden Türkiye'nin teslimiyetini ilan etti. Ancak Türkiye, Karadeniz faaliyetlerinde Montrö statüsünün korunmasına vurgu yapıyor ve şimdilik pozisyonunu buna göre belirliyor. Öte yandan, ilan edilen Üçlü Girişim, Karadeniz'le ilgili bir başka girişimi de akıllara getirdi. İngiltere Savunma Bakanlığı, Aralık 2023'te Norveç ile birlikte Ukrayna'nın denizcilik yeteneklerini desteklemek için Kiev'e savaş gemileri sağlayacak yeni bir koalisyona liderlik edeceğini duyurmuştu. Açıklamada, Ukrayna'nın Karadeniz'deki kabiliyetlerini güçlendirmek amacıyla İngiltere’den iki adet Sandown sınıfı mayın tarama gemisi satın alacağı belirtilirken, koalisyonun uzun vadede 'Kiev'in donanmasını geliştirmesine ve onu NATO ile ‘daha uyumlu’ hale getirmesine yardımcı olacağı' vurgulanmıştı. Ukrayna'ya Karadeniz'den yapılması planlanan askeri yardımlar, Türkiye'nin Sandown sınıfı gemilere engel olması, Türkiye'nin Montrö vurgusu ve Üçlü Girişim, Türkiye'nin Karadeniz'e yönelik hamlelere yine NATO içerisinden verdiği bir yanıt olarak okunabilir. Ancak, bu görev gücünün Montrö statüsünün etrafından dolaşılacak bir faaliyete dönüşmesi de elbette ihtimal dahilinde. Görev grubu, imzalanan muhtıranın ardından her üç ülkenin iç hukuk prosedüründen geçtikten sonra aktif hale getirilecek. Bütün bu soruların yanıtları, operasyon tam kapsamlı başlamasının ardından alınacak. Rusya-Ukrayna savaşı zemininde Karadeniz güvenliğine ilişkin tartışmalar sürerken, ABD'nin bölgedeki amacına dair önemli ipuçları barındıran, Aralık 2023 tarihli bir rapor daha gündeme geldi. Atlantic Council'e bağlı Scowcroft Strateji ve Güvenlik Merkezi tarafından yayınlanan ve emekli ABD askerleri James L. Jones ve Curtis M. Scaparrotti imzalı 'Karadeniz için güvenlik stratejisi' başlıklı rapor 28 sayfadan oluşuyor ve Rusya-Ukrayna savaşı bağlamında Karadeniz'deki Amerikan çıkarlarına odaklanıyor. Raporun hazırlanma sürecinde, 'Türkiye'nin bölgedeki güvenlik üzerindeki rolü ve etkisine ilişkin daha fazla perspektif öğrenmek amacıyla' Türkiye'deki Atlantik Konseyi uzmanları ve diğer uzmanlarla bir toplantı da düzenlenmiş. Uzmanlar aynı zamanda, Romanya'ya da bir çalışma ziyareti düzenleyerek, Romanya hükümeti, Romanya'daki ABD Büyükelçiliği ve uzmanlarla toplantılar düzenlemiş. Ekip aynı zamanda NATO birliklerine ev sahipliği yapan Mihail Kogalniceanu üssüne de ziyarette bulunmuş.

'Türkiye Montrö'yü devreye soktu'

"Rusya-Ukrayna ihtilafının başlarında Türkiye Montrö'yü devreye soktu" ifadelerine yer verilen raporda, Yörük Işık'ın maritimenews haberine atıfla, 'Rus ticari gemileri üzerinden Rusya'ya askeri yardım akışının devam ettiği' iddia edildi. Raporun 'Temel Planlama Varsayımları' bölümü ise, ABD'nin Türkiye ve bölgeye ilişkin stratejileri konusunda önemli ipuçları barındırıyor. Yazarlar, "Kesinliğin olmadığı durumlarda sağlam bir strateji, doğru planlama varsayımlarına bağlıdır" ifadeleriyle 'politika yapıcılara' verdiği akılda, Karadeniz bölgesinde istikrar için sürpriz olmayan bir öneride bulunuyor: Karadeniz'de güçlü ABD liderliği. Rapordaki varsayımlar şu şekilde: ● Karadeniz bölgesinde istikrar ve güvenliğin sağlanması için, NATO ve AB'nin kilit aktörler olduğu güçlü ABD liderliğine ihtiyaç duyulacaktır. ● Ukrayna'daki çatışmanın donmuş bir çatışmaya dönüşmesine izin verilmesi ticaretin aksamasını ve daha fazla Rus askeri saldırganlığı tehdidini teşvik edecektir. ● Karadeniz güvenliğine yönelik bir strateji, NATO'nun temelini oluşturduğu daha geniş bir Avrupa güvenlik mimarisiyle iç içe olmalıdır. ● Rusya'nın stratejik hedefleri Ukrayna'nın ötesine uzanıyor; Putin NATO'ya karşı çıkmayı ve mümkün olduğunca eski Rus topraklarını kurtarmayı ve ittifakı içeriden zayıflatmayı hedefliyor. ● Ukrayna'nın tahıl ve diğer tarım ürünlerinin Karadeniz'de yasaklanması Ukrayna, bölgesel ve küresel ekonomileri bozmaya devam edecek ve uluslararası gıda krizine önemli ölçüde katkıda bulunacaktır.

'Erdoğan iktidarda kaldığı sürece...'

● Kıyıdaş devletlerin enerji alanında Rusya'dan bağımsızlaşması, daha istikrarlı güvenlik düzenlemeleri oluşturmak açısından kritik öneme sahiptir. ● Karadeniz bölgesindeki yabancı yatırım, yatırımın geri dönüşünü garanti altına almak için güvenlik garantileri (NATO veya ikili) ve öngörülebilir ve şeffaf bir iş ortamı gerektirecektir. ● Kıyıdaki zayıf devletleri siyasi açıdan istikrara kavuşturmak için ekonomik ilerlemeye ve yaşam standartlarında artışa ihtiyaç vardır. ● Karadeniz bölgesindeki istikrar, Rusya'nın yıkıcılığını ve dezenformasyonunu yenmek için aktif ve koordineli önlemler gerektirecektir. ● Türkiye muhtemelen zor ama kritik bir müttefik olarak kalacak ve Erdoğan iktidarda kaldığı sürece Rusya ile Batı arasında denge kurmaya çalışacak. Bu varsayımlardan en çok öne çıkanları, kuşkusuz "Erdoğan iktidarda kaldıkça gerilim sürecek" mesajı ve "Ukrayna'da savaş hali donarsa istikrarsızlık olur" iddiaları... Bu varsayımlara göre, Atlantic Council uzmanları, özetle Ukrayna'da çatışmaların donmasını ve Rusya'ya komşu ülkelerin Rusya'yla gaz ticaretini yapmasını istemiyor, Karadeniz'de NATO'nun merkezinde olduğu bir güvenlik mimarisi savunuyor ve Türkiye'yi 'zor ama kritik bir müttefik' olarak tanımlıyor. Raporun en çarpıcı noktası ise, sonuç kısmında 'transatlantik topluluğun dışında kalan Karadeniz ülkeleri için NATO, AB, OECD ve Üç Deniz Girişimi'ne erken üyelik' hedefi konması ve zamanında ilerleme kaydedilememesi halinde "Görevlerin çoğunu üstlenmek üzere ABD liderliğinde bir koalisyon kurulabilir" ifadelerine yer verilmesi. ABD'nin bölgeye ilişkin stratejilerinin bir projeksiyonu olarak bu rapor, Türkiye'nin Karadeniz'deki stratejik çıkarlarıyla oldukça keskin çelişkilere sahip öneriler barındırıyor. Bir NATO üyesi olarak Türkiye ise, bağlı bulunduğu ittifakla yaşadığı çelişkileri denge politikasıyla ötelemeye çalışıyor. Belli ki, Üçlü Girişim'in hayata geçeceği önümüzdeki dönemde, Türkiye'nin, bölgede mayın temizleme faaliyetlerinin yanında, aynı zamanda NATO 'müttefiklerinin' Karadeniz'e sızma girişimlerini engellemek gibi önemli bir görevi daha bulunuyor. "Bağlı bulunan uluslararası ittifaklar, ulusal çıkarlarla çelişen adımlar attığında devletler ne yapmalı?" Konu Karadeniz'in güvenliği olduğunda, sorulması gereken ilk soru bu. Ulusal çıkarlarımızla çelişen küresel ittifaklar mı, Karadeniz güvenliğine odaklanan bölgesel işbirlikleri mi?.. İkinci seçeneğin uygulanması, Karadeniz'in diğer büyük kıyıdaş ülkesi olan Rusya'nın katılımı olmadan mümkün görünmüyor. Yazarın bütün yazıları için tıklayın